"Alooo uyansana olum."
Seungmin arkadaşını üçüncü kez dürttü uyanması için. Sızlanan çillinin söylediği hiçbir şeyi anlamamıştı. Göz devirerek kapı sövesine omzunu yaslamış Chaeryoung'a baktı. Genç kız omzunu silkmişti.
"Birkaç gecedir uyuyamıyor. Dün de öğle saatinde uyanmıştı zaten ondan dördüncü derse anca yetişebildi." Ayaktaki ikili bir süre konuşmadan göz altları kararmış şekilde yatan çocuğa baktı "Ben gidiyorum, derse bir kere daha geç kalırsam müdürden mızrak yiyeceğim."
Seungmin anlayışla başını sallayarak odada arkadaşıyla kaldı. Bir süre daha tartaklasa da kalkmamıştı "Felix on saniye içinde kalkmazsan Ryujin'e kırmızı kalpli donla ağaca striptiz yaptığın videoyu atıyorum." Bağıra bağıra ondan geriye saymaya ve yatağı sallamaya başladı. Tüm rahatı bozulan çocuk elleriyle kulaklarını örterek sızlanmaya devam etti.
"Of Seungmin ya! Al kalktım al." Uykusuzluktan şişip ufakcık kalan gözlerini ovaladı oturur pozisyonda "Bu saate ders mi konur, kafanızı sikiyim ya."
"Eğer yedi dakika içinde çıkarsak Bay Park'tan azar işitmiyoruz." Ufak kol saatini kontrol ederken konuştu "Yani speed run atıyorsun canım hadi." Felix'in kolunu çekiştirerek banyoya soktu. Her saniyesinde mızmızlandığı on dakikanın ardından mütevazı ahşap evlerinin kapısından dışarı attı kendini.
"Sayısal seçtiğim günün sabahını sikiyim." Ayakkabı bağcıklarını gelişigüzel bağladı "Ben ne anlarım fizikten ya bi de ilk ders!"
"Ağzından pozitif bi şey çıksa şaşıracağım ya." İkili hızlı hızlı okula doğru yürümeye başladı. Birkaç sokağı geçtikten sonra kasabanın ana yoluna çıkmışlardı.
"Olum keyfim sıfır ya günlerdir."
"Ne oldu yine baban mı?"
Felix bileğindeki tokayla artık iyice uzayan saçlarının üst kısmını toplamaya başladı "Yok ya o herifi görmüyorum evde. Malum olaydan sonra halamlar köşe bucak saklıyor adamı benden."
Seungmin anladığına dair sesler çıkardı "Ee ne bu tatava o zaman? Birkaç gündür uyumuyormuşsun Chaeryoung söyledi?"
"Bilmiyorum."
Karşıya geçmek için birkaç arabanın geçmesini beklemek için durdular "Ne demek bilmiyorum?"
"Öyle." Omuz silkip asfalt yerine kaldırım taşıyla döşenmiş araba yoluna göz gezdirdi. Taşların arasından yer yer otlar fışkırmış, hatta çiçek açtığı bile olmuştu. Cılız bir sarı çiçeğe odaklanırken buldu kendini. Sonbaharın başlarında olduklarından birkaç güne solup gidecekti soğuktan. Öyle olmasa bile boynunu biraz daha kaldırsa bir arabanın altında eziliverecekti. Neden her ihtimalde da kısa sürede ölmek zorundaydı ki?
"KAFAYI MI YEDİN OLUM SEN!?"
Seungmin'in ve traktör kornasının sesi kulaklarına ulaşınca yerinde sıçradı korkuyla. Ne olduğunu anlayamamıştı. Donakalmış vaziyette yolun ortasında duruyor, kızgın traktör şoförüyle bakışıyordu. Kolundan geriye doğru çekilmesiyle dengesini zar zor toparladı.
"GERİ ZEKALI İYİ MİSİN?" Seungmin arkadaşının iki kolunu kavrayıp biraz daha yaklaştırdı kendisine. Fakat Felix'in başı dönmeye ve kulakları uğuldamaya başlamıştı. Ne zaman yolun ortasına yürüdüğünü hatırlamıyordu.
"Ben.." Günlerdir resmen uyuyan tüm duyuları birden ayağa kalkmaya karar vermişti. Duyduğu karmaşa yüzünden aniden gelen kusma isteğini zorla bastırarak kaldırıma oturdu ve midesini tuttu. Öğürmesi bir yana derin ve hırıltılı nefesler almaya başladı. Önündeki Seungmin telaşla arkadaşına eğilip bir şeyler söylese de çilli çocuğun duydukları yankıdan farksızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinner | Hyunchan
FanfictionBir şeytan olan Chan'a ne bir insan ne de bir melek karşı koyabilirdi. -- *Uyarısız Yetişkin İçerik* -slow update-