Herşey bok yolunda girmekle başladı. Zaman hiç olmadığı yerde, hiç ses çıkmadığı yerdeydik.
Yolda mahsur kalmıştık.
Ben ne diyeceğimi bilmiyordum -ki arkadaşlarımda bilmiyordu. Taksici bizi bırakıp gitmişti. Bu geçende olmuştu ve yine oldu. Bütün aksilikler bizi bulmak zorunda mıydı?
"Eee şimdi ne yapacağız?" diye soru yönetti Toprak. Herkes durmuş bir çözüm yolu bulmaya çalışıyordu. Yağmur birilerini arıyor, Fatih ise adamın arkasından saydırıyordu. Selim ve Can ise otostop çekiyordu. Kızlarla ben ise öylece kenarda oturmuş ümitsizce etrafı izliyorduk. Bir anda birisi çığlık atıldığında ayağa nasıl kalktım bilmiyorum.
"Ne, ne oldu?" dedi Yağmur telefonu cebine koydu.
"Arkanıza bakın." dedi Selim, arkama baktığımda gizemli bir ev 'le karşılaştım. Şeye benziyordu, scooby doo gizem avcıların' da bir otele gitmişlerdi. Onu izlediğimde gülmüştüm ama bu çok farklıydı. İnşallah burda timsah çıkmazdı.
"Ben şimdiden tüylerim ürperdi." dedi Çisem kulağıma fısıltıyla.
"Ben bile korktum ya. Bune böyle altıma sıçıcam." dedi Toprak. Başka bir yerde olsak gülerdim ama burası hiç yeri değildi.
"Gidelim bari." dedi Fatih, herkes başını zorda olsa sallamış ve eve doğru adımlamıltık.
Tabelada gördüğüm kadarıyla leon yazısıyla ' karanlık sırlar' yazıyordu.
"ııı bence girmeyelim. Çünkü bu yazıyı gördüğüm hiç bir dizi ya da hiç bir çizgi flim iyi gitmedi. " dediğimde Faith gülmüştü,ardından Yağmur gülmüştü.
Ama Çisem, Deren, Toprak, Selim, Can ve Ben gülmemiştik.
"Destina haklı bir çizgi filmde görmüştüm. Buraya böyle geliyorlar sonra zavallı insanlar bu otele girdiğinde bir daha çıkamıyorlar." dedi Deren, ben hemen başımı salladım.
"Bence girmeyelim. Çok gencim, çok çocuğum, yapıcak bir sürü işim var. Olamaz böyle bir şey daha ben sınava gireceğim." dedi Can, derin bir nefes alıyor veriyordu. Selim ve Can birbirinin koluna girdi.
"Bence burda hafif tüyelim." dedim ve ayaklarım yavaş yavaş geri gitti. Tam merdivenler bitiyordu ki birisi benim çeketimi tutup beni kendisine döndürdü.
"Hiç bir yere girmek yok. Zaten hava karardı birazdan yağmur yağar." dedi Yağmur, ben ona 'yav şaka yapıyorsun' bakışı atarken o bana 'şaka' nın hiç sırası değil. 'bakışı atıyordu.
"Bakın son uyarımı yapıyorum. Burdan bir daha çıkamayız." dedi Selim, Toprak bu cümleyi duyunca cebinden telefonunu çıkartıp kamerayı çıkartıp kendisini videoya aldı.
"Evet arkadaşları ve sevgili Annem bu videoyu izliyorsan ben bu eve girmişim demektir. Bu evden çıkamazsam hakkınızı helal edin. Eğer arkadaşlarım çıkarlarsa en çok sevdiğim kutup ayıcığımı Can'a verin, en en çok sevdiğim siyah arkası baskılı olan tşörtümü Yağmura veriyorum. Ha bu arada imzalı olandı. Güzeler güzeli siyah kuru kafalı sweatshirtü'mü Deren' e veriyorum. Evde bir çok eşyam olduğu için yeni arkadaş edindiğim diğer arkadaşlarımı veriyorum. İnsatagramımı Arif diye bir arkadaşım telefonumu alıp hepsini silsin. Hadi eyvallah. "diye videoya aldı Toprak. Bize arkadaşından bilemesi beni çok mutlu etmişti. Herkes sarılmaya gidince bende sarılmaya gittim.
Sarılmamızın tek bir türkütücü ses bölmüştü ki nasıl ayrıldım bilmiyorum. Can düştü, ayakları havada kalmıştı, Selim canın üstünde kaldı. Allahtan sadece 2 'si düşmüştü. Diğerleri düşseydi ne olurdu orasını bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karabiberim |Texting|
Teen Fiction"Beni nasıl yendin?" dediğimde, güldü. "Benimle oynarken dikkatini vermiyorsun." dedi, ve topu sektirdi. "Ben sana basketbol'da, beni nasıl yendiğini sormuyorum." dediğimde, sektirdiği topu eline alıp,karşımda durdu. "Neyi soruyorsun?" dediğinde, el...