Okuldan çıktığımda harap olmuştum, yorgundum ama bu pekte Can'ın umurunda olunacak birşey değildi. Eve gelip üstümü değiştirdim. Can'ı arayıp ona saat 00. 00 'de orda olacağımı söyledim. Sonra biraz ders çalışıp birazda kitap okudum.
Öyle böyle saat günü gün etmiştim. Siyah pantolan, siyah üstü ve siyah çeket giyip fermuarı' nı çektim. Saçlarımı topuz yapıp siyah şapka taktım. Odamdan çıkıp merdivenlerden aşağa indim. Ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Yaklaşık 1 saat sonra Yağmurun evimdeydim. Canı beklemeye başladım. Yağmurun evi normal bir apartmandı. Nasıl gireceğiz hiç bir fikrim bile yok. Bu arada ben niye Can'a uydum ki.
Salak seni tehdit etti ya.
Doğru şimdi. Bir el omzuma dokunduğunda çığlık atacağım zaman Can' elinle ağzımı kapattı.
"Ne bağırıyorsun?" dedi Can, elini ağzımdan çekti.
"Sen niye öyle geliyorsun acaba? Ödüm bokuna karıştı."dedim, Can gülüp bakışlarını üzerime gezindi.
"Bu ne lan? Sanki ajanlığa gireceğiz dur lan. Ben de siyah giyindim." dedi, onunla konuşmayıp eve adımladım.
"Nereye gidiyorsun daha plan yapmadık." dedi Can, durup ona baktım.
"Tamam, yapalım o'zaman " dedim, Can' başını sallayıp 1 dakika işareti yaptı.
"Alo geliyor musun?" dedi Can, telefonla birisinle konuşuyordu.
"Tamam bekliyoruz." dedi ve kapattı. Ellemi gögüsümde birleştirdim.
"Kimdi?" diye sorduğumda boğazını temizledi.
"Gelince görürsün." dedi ve sorumdan uzaklaştı. Aradan 5 dakika sonra arkadan ses geldiği için arkama döndüğümde Selim'i gördüm.
"Kanka beni niye çağrmadın? Sen kaç yıllık kankamsın çağrmadın. Ama Can çağrdı. Ayıp çok ayıp." dediğinde, şaşkınlıkla gözlerim açıldı.
"Sen nerden biliyorsun? Yoksa düşündüğüm şey mi?" dediğimde ikisi kafasını aynı anda sağa sola salladı.
"Biz kadınlardan hoşlanıyoruz." dediler aynı anda.
"Ben onu mu diyorum salaklar."dediğimde, ellerini boşver diye salladılar.
"Şimdi Destina'nın görevi Yağmur'un telefonunu kurcalamak olacak. Bizde Allah ne verdiyse o." dedi ve eve doğru ikiside adımladı. Bende burda durmayıp onların peşinden adımladım.
Telefon?
Neden telefonunu kurcalayacaktım ki. Apartmana girdik, merdivenleri çıktık. Ve kapıya girdik. Can kapıyı kartla açtığında içeri girdik. Ev karanlıktı. Ve bu gizemli bir hava katıyordu.
"Dağılın." dedi fısıldadı Can. Ben merdivenlerden yukarı çıkarken son gördüğüm Can ve Selim bir ajan edasıyla duvardan duvara atıyorlardı. Üst katta 3 oda vardı. İlk odanın kapısının deliğinden baktığımda burasının Misafir odası olduğunu anladım. Diğer kapıya geldiğimde burası Yağmur'un odasıydı. Ben bu odaya nasıl girecektim ki.
"Of ya." dedim fisıltıyla. Kapıyı yavaş açtığımda, kapının arasından baktım. Yağmur arkası dönük yatıyordu. Karabiberim benim nasılda uyuyor kim bilir. İçeri girdiğimde kapıyı kapatmadım, eğer kapatırsam ses olur diye kapatmamıştım. Yavaş adımlarla içeri adımladım. Allahtan ayağımda ayakkabılarım yoktu. Komidinin üstündeki telefonu gördüğümde oraya adımladım. Nefesimi tutup komidindeki telefonu aldım. Yavaş adımlarla aldığım gibi çıkmamayı planlıyordum ki Yağmur bir anda önüne döndü. Her ne kadar ona bakmak istesemde bakmadım.
Kapıdan çıkıp kapıyı yavaşça kapattım. Telefona bakmak için en son ki kapıya geldiğimde yine aynı şekilde delikten baktım. Burasınında çalışma yerisi olduğunu anladım. Kapıyı açtım, içeri girdim. Burayı güzel tasarlamıştı. Kütaphane gibiydi. Kapıyı kapatıp ayakta telefonun şifresini gitmeyi çalıştım ama olmadı. En sonunda saçma olacağı için yine denedim. Ve bir anda telefon açıldı.
17 Kasım'dı.
Benim doğum günümün şiftesiydi.
Benim doğum günü şifremi niye koysun ki. Belkide onun için önemli bir tarihtir ya da gündür. Çok fazka heveslenmeyip benimle olan konuşmalarına baktım. Sonra başka bir yerlere baktım. Ama Can'ın ne dediğini anlamadım. En sonunda son kalan galeriye baktığımda ne olduğunu anlamıştım.
Burda benim fotoğrafım vardı.
"Ne oluyor ya?" dediğimde koridordan gelen sesle telefonu cebime koydum. Kapının arkasına geçtim.
"Işıklar niye yanık?"dedi birisi, ben ağzımla elimi kapattım.
"Allah Allah." dedi Yağmur.
Yağmur uyanmıştı.
Yağmur uyanıktı.
Yağmur buradaydı.Sesler sustuğunda biraz bekleyip kapıyı açtım. Koridorda kimse yoktu demek ki Yağmur odasına gitmişti. Merdivenlerden aşağa indiğimde Selim ve Can'ı görmemiştim. Mutfağa gittiğimde ikisinde yemek yediğini gördüm.
"Baktın mı?" dedi Can, kafamı salladım.
"Nasıl ya?" dediğimde bilmem diye omuzsilkti.
"Onu biricik Yapmurcuğuna sor." dediğinde yanına oturdum.
"Yağmur uykudan kalktı." dediğimde, yediği şey boğazında kaldı.
"Ne!" dediğinde,hemen ışığı kapattık. Mutfaktan çıkıp oturma odasına gelmiştik.
"Bizim için bir kere olsun güler misiniz?... Gülmem abi..... Herşeye rahmen.... Gülmem abi, ben imamım." dedi Selim, Can güldü.
"Ben imam değilim, gülebilirim. Hahaha." diye güldü Can, selim ona bakıp sen diyerek baş parmağını Can'ı gösterdi.
"Sen şimdi gittin ya. Hayatım böyle on numara,"dedi Selim, Can ona bakıp olduğu yerde zıpladı.
Nerden nereye kaçıyorduk.
"Forma giymem ama on numara"dedi Can, zupaladığı yerde." Kuran çarpsın on numara,"dedi Selim, Can devam etti."Bak keyfim meyfim on numara." bir anda ışıklar yandığında ayakkabılarımı alıp kapıyı açtım ve çıktım. Selim ve Can arkamdan topukladılar.
"Koşmayın, karnım ağrımaya başladı." dedi nefes nefese Can. Selim ona bakıp sırtttı.
"Kızlara koştuğum için bu yavaş geliyor bebeğim."dedi Selim. Koştuğumuz kadar koltuk ve deminden plan yaptığımız yere geldik.
"Derin bir nefes al ve ver."dedi Can. Ben hızlı koştuğum için nefessiz kalmıştım. Hemen çeketin cebindeki astım ilacımı alıp ağzıma ilacı verdim.
Derin bir nefes alıp verdim. Bir kaç dakika sonra kendime gelmiştim. Astımı cebime koydum. Cebime elime attığımda elime telefon geldi.
"Kimin telefonu bu ya?" dediğimde Can bana 'bunuda yapma' gibi bakıyordu. Selim ordan yutkundu.
"O telefon Yağmurun telefonuydu." dediğinde beynim işlevini yitirmişti.
Yağmurun telefonunu koymaya unutmuştum.
Hayatım hiç bu kadar boka gitmemişti.
*Bölümün Sonu*
Merhabalar!
Nasılsınız?
Beni sorucak olursanız iyiyim. Şimdi bu bölüm biraz durgun oldu farkındayım. Bu bölüm biraz Destina, Selim ve Can oldu. Daha farklı bölümlerle onlarda olucak.
Şimdilik bu kadar.
Şimdilik görüşmek üzere...
Sizi öpüyorum. 🥰
Allahaısmarladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karabiberim |Texting|
Novela Juvenil"Beni nasıl yendin?" dediğimde, güldü. "Benimle oynarken dikkatini vermiyorsun." dedi, ve topu sektirdi. "Ben sana basketbol'da, beni nasıl yendiğini sormuyorum." dediğimde, sektirdiği topu eline alıp,karşımda durdu. "Neyi soruyorsun?" dediğinde, el...