Yazarın anlatımıyla
Destina'nın babası, Destinayı çok küçükken terk etmişti. Sadece Destinayı değil. Ailesini de terk etmişti. Duygularını, benliğini, hayatlarını bırakıp gitmişti. Sanki buğar olup uçmuştu babası. Öylece gitmişti. Sebebi yoktu, Destina bunu düşüp durmuştu ama cevabı yoktu. Babası doğum gününde terk edip gitmişti prenses kızını. Destina o zamandır beri pastasını alıp mumları yakmış pastayı çimeliklere koymuştu.
"Doğum günüm kutlu olsun." dedi, küçük Destina. Küçük elleri güle donup burukça gülümsedi.
"Gel artık. Bak küserim sana." dedi, gülü severken. Gülü eskiden kopartırdı. Ama artık koparmıyordu. Çünkü eğer koparırsa babası gelmezdi. Eğer koparırsa babasının canı acırdı ve çok canı yanardı.
"Gel artık annem çok ağlıyor. Ablam ağlamıyor ama her gece ağlama sesleri geliyor." dedi, gözlerinden sicim sicim göz yaşları damlarken. Minik elleri dikeni dokunduğunda parmaklarını dikeni bastırıp gülümsedi.
"Bana minik kuzunun ve güçlü kuzunun hikayesini anlatmıştım dimi baba?" dedi, küçük umutla. "hatırladın mı?" dedi.
"Bir gün çok çok güçlü bir kuzu varmış bu güçlü kuzu, bir gün minik kuzuyu görmüş. Güçlü kuzu sanki kızını bulmuş gibi minik kuzuyu sahip çıkmış, korumuş, beslenmiş. Sonra bir gün gül bahçesine gitmişler. Minik kuzu demiş ki. "Güçlü kuzu, ben şimdi gülün dikenlerini elime geçirsem sen gelir misin?" demiş. Güçlü kuzu üzülmüş. "Ben hiç bir yere gitmeyeceğim ki." demiş. Minik kuzu burukça gülümsemiş. "Herkes gider güçlü kuzu. Bir gün sende gidiceksin." demiş. Güçlü kuzu bir şey dememiş ama son dediği bu olmuş. "Ben gider miyim bilmiyorum ama elini kıymık batsa içim acır." demiş. "
Destina hikayeyi ezberlemişti. Babası giderken çok şey yapmıştı. Ona her gün bu masalı anlatırdı, ve ondan kalan son şey bu masaldı. Destinayı da en çok kahreden şey bir daha bu masalı babası gelip te okutaması.
"Baba sen yalancıydın." dedi, ellerini gülden çekti.
"Sen yalancıydın baba. Küçük kuzunun canı çok yanıyordu ama güçlü kuzunun canı yanmıyordu. Minik kızı söylemişti," Ben şimdi gülün dikenlerine elimi geçirsem gelir misin? "demişti. Ama ben bunu defalarca yapmama rahmen gelmedin baba. Artık bir daha elimi dikenin gülüne geçirmeyeceğim. Sen belki burda değilsin ama annem burda, ablam burda. Yoksun ama kalbimde sen diye çırpımıyor artık." dedi, minik ellerini gözyaşlarını silip dudaklarını ısrdı. Ağlamak istemiyordu çünkü annesi onu izliyordu. Annesinin artık üzülmesini istemiyordu.
"Hoşçakal baba." dedi ve çimene koyduğu parayı üfledi. Gözlerini yumup dilek tuttu. O gece Destina bir dilek tutmuştu. Her geceden farkı bir dilekti bu. Her doğum gününde babasının gelmesini dinlerdi ama bu yıl bambaşka dilemişti Destina. Annesinin hep onunla yaşamasını istemişti, ablasıyla mutlu olmasını dilemişti.
Destina küçükken doğum günlerinden çok mutlu olurdu. Babası gittiği doğrum gününden sonra her yıl doğum günü kutladı ama artık eski neşesi yoktu. Çünkü bu doğum gününde gittiği gibi gelmesi içindi. Büyüdü artık eskidi gibi neşeyle kutlamaya başladı. Çünkü biliyordu doğum günü artık babasını geri getirmeyecekti.
Hani derler ya küçük kız çocukları en çok babalarına kırgındır diye. Destina en çok babası tarafından kırılmıştı. Babası tarafından terk edilmişti. Ama küçük Destina çok güçlü olmuştu.
"Anne!"diye bağırdı küçük Destina. Küçük Destina annesine koştu. Annesi minik kızını gördüğünde ağlayarak kollarını açtı ve küçük kızın kollarına girişine gelmesini bekledi. Küçük kızını kolladı. Mis gibi kokuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karabiberim |Texting|
Teen Fiction"Beni nasıl yendin?" dediğimde, güldü. "Benimle oynarken dikkatini vermiyorsun." dedi, ve topu sektirdi. "Ben sana basketbol'da, beni nasıl yendiğini sormuyorum." dediğimde, sektirdiği topu eline alıp,karşımda durdu. "Neyi soruyorsun?" dediğinde, el...