🧸
Şirketten çıktığım gibi soğuk rüzgar bedenime vururken, ceketimle iyice önümü kapattım. Yavaş adımlarla taksi durağına doğru ilerlerken hafiften yağmur çirselemesiyle adımlarımı hızlandırdım. Yorgunluktan dolayı ayakta zor dururken, bileğimden dolayı yürümekte zorlanmaya başlamıştım. Yan tarafımda duyduğum korna sesiyle başımı çevirirken camın açılmasıyla Bora'yı gördüm"Atla" kaşlarımı çatarken başımı iki yana sallayıp yürümeye devam ettim.
Yüzsüz gibi gelip arabasına binmemi istiyor birde!
Yürümemle araba yavaşça ilerlerken Bora'nın sesi tekrar kulağımı doldurdu
"Ecem inat etme bin şu arabaya. Bileğin de kötü zaten" olduğum yerde durarak sesli bir nefes verdiğimde nefesim beyaz duman gibi havaya karışmıştı
"Sanane benim bileğimden? İşine bak" tekrar yürüyecektim ki arkadan gelen sesle omzumun üstünden geriye baktım
"Ecem!" Yağız'ın gülümseyerek bana el salladığını görmemle gülümsedim
"Eve bırakmamı ister misin? Bileğin acıyor zaten" başımı sallayarak onaylarken Bora'nın sert bakışlarını yoğun bir şekilde üstümde hissediyordum
"Olur" Yağız'ın kapıyı açmasıyla arabaya binerken, Bora arabayı ani bir hareketle kaldırıp hızla uzaklaşmıştı
"O kimdi?" Yağız'ın sorusuyla ona bakarken omzumu silkip kemerimi bağladım
"Önemsiz birisi ya boşver" birşey demeden başını salladığında arabayı çalıştırarak ilerlemeye başladı.
"Aslında seni beklemiştim bu saate kadar. Bildiğim güzel bir mekan var yemek yemek ister misin?" Güzel bir yemek kulağa cazip gelse de şu an istediğim tek şey eve gidip uyumaktı
"Teşekkür ederim ama çok yorgunum. Daha sonra yesek olur mu?" Gülümseyerek kısa bir an bana bakıp tekrar önüne döndükten sonra elimi tutarak hafifçe sıktı
"Nasıl istersen güzelim. Sende haklısın" birşey demeden başımı cama çevirerek yolu izlemeye başladım
Yağmurun git gide hızlanmasıyla etrafta insanlar koştururken gözüme birisi çarpmıştı. Etrafta koşuşturan insanları umursamadan yağmurun altında hafifçe sallanarak yürüyordu. Kollarını kaldırmış kendi etrafında mutlu bir şekilde dönmesiyle yüzümde bir tebessüm oluştu
Herşeye rağmen mutlu olmak çok güzel bir duygu olsa gerek...
Kısa sürede eve vardığımızda kemerimi çözdüm
"Teşekkür ederim bıraktığın için"
"Ne demek...eve kadar yardım etmemi ister misin?" Başımı iki yana sallayarak Yağız'a döndüm
"Hayır gerek yok. Yarın görüşürüz" arabadan inmek için kapıyı açtığımda kolumdan tutmasıyla başımı çevirdim
"Öpücük vermeden mi gidiceksin?" Birkaç saniye yüzüne öylece baksam da en sonunda hafifçe tebessüm edip yanağından öptüm
"İyi geceler" arabadan inerek eve ilerlediğimde, kapıyı çalmamla uzaklaşmıştı. Açılan kapıyla adımımı içeriye attığımda yan taraftaki valizleri görmemle kaşlarımı çattım
"Caner? Bu valizler ne?" Kolunu kapının pervazına yaslarken mutfaktan çıkan Semihle kaşlarımı kaldırdım
"2 haftalığına iş için İzmit'e gidiyorum. Tek olmaman için Semih'i aradım" başımı onaylarcasına sallarken ayakkabılarımı çıkardım
"Sadece iki hafta değil mi?" Eliyle saçlarını dağıtırken kapıyı kapattı
"En az iki hafta, en fazla 1 ay" kaşlarımı çatarken, tepkimden dolayı konuşmaya devam etti

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri 2
ChickLitTekrar araları bozulan Bora ve Ecem'in aşkı bu sefer imkansız mıydı acaba... Aşk mı nefret mi? Hangisini yaşayacakları belli olmayan bu ikili bir süre sonra olacak şeylerden dolayı kendilerini kurtarmak için herşeyi yapacakları bir duruma düşecekler...