8

13.3K 1K 243
                                    

Bu his inanılmazdı. Kasıklarımdan başlayıp dallanarak tüm bedenime yayılan bir zevk dalgasıyla kuşatılmıştım. Bir yandan ağlamak isterken diğer yandan deli gibi çığlık atmak istiyordum, buna rağmen kimsenin bizi duymaması için inlemelerim içimde patlıyordu. Ellerim, Jongin'in kaslı omuzlarına tutunmuş, bacaklarım hafifçe aralanarak onu kabul etmişti. Olumsuz şartları ikimiz de umurdamıyorduk. Toza bulanmış ve sırtıma batan raflar umrumda değildi, hafif soğuk tenimde ateş etkisi yaratıyordu. Jongin'in dudakları tüm iç dengemi alt üst etmiş gibiydi, kanım daha hızlı akarak damarlarıma sert bir baskı yapıyordu, ciğerlerim fazladan birkaç damla nefes için çırpınırken dudaklarım ondan ayrılmak istemiyordu. Hem bayılacakmış gibiydim hem de hiç hissetmediğim kadar canlı hissediyordum.

Ve en önemlisi pişmandım, daha başında olmamıza rağmen pişmandım ve yapabildiğim hiçbir şey yoktu. Jongin, öyle bir öpücükle kutsuyordu ki dudaklarımı, Tanrım... Durduğu an öleceğimi düşünmeye başlamıştım. Aklımın karmaşıklığıyla tamamen tezat içindeydi bedenim. Bedenim ne istediğini çok iyi biliyordu. Belki uçakta, belki Jongin'i bizim departmanda gördüğüm ilk anda, belki de Jongin'in kendi odasında bana söylediği cümleden itibaren. Bedenim, yüzünü güneşe dönünen bir çiçek misali Jongin'e yöneliyordu. Bunun için hem ondan hem de kendimden nefret ediyordum. Bir şey olmaması gerekiyorsa bunun bir nedeni vardı ve ben ya da diğer tüm insanlar bunu oldurmak için anlamsız bir çaba veriyorduk. İşin sonunda acı çeken taraf ben olacaktım ve tüm iliklerimde hissedeceğim bu acıyı hak ettiğimi şimdiden kabullenmiştim.

Jongin ise halinden son derece mutluydu. Dudaklarıma tatlı bir işkenceyle sahip oluyordu, bazen hafif bir üstünlüktü tasladığı, bazense tamamen küçük kelebek öpücükleri veriyordu dudaklarıma. Dili ağzımın içini arşınlarken hiç beklemediğim bir anda geri çekiliyor ve sersemlememe neden oluyordu. Elleriyse bu sırada boş durmuyor zaten açıkta olan gövdemin her bir noktasını küçük kıvılcımlarla süslüyordu. O küçük kıvılcımlar içime kocaman bir yangın başlatmıştı ve Jongin bundan habersiz gibi işine devam ediyordu. Dudaklarını dudaklarımdan ayırıp gözlerime birkaç saniyelik bir bakış yolladı, yüzündeki gülümseme aklımın son damlalarını tüketmişti. Bu kadar çaresiz olduğum ilk andı çünkü ilk defa birini bu kadar çok istiyordum.

Jongin dudaklarını rotasını boynuma doğru yönelttiğinde havadaki tüm oksijeni bitirmek istercesine derin bir nefes aldım. Ellerim hemen Jongin'in saçlarına dolanıp onu boynuma daha da bastırdı. Bacaklarımın titrediğini ve artık beni taşıyamadığını hissediyordum. Jongin boynuma işkence ederken dengemi iyice kaybetmiştim. Sonunda daha fazla dayanamayıp yere doğru ağır bir düşüş yaptığımda Jongin'i de kendime çektim. Yerdeki tozları umursamadan rahat bir pozisyon bulmam gecikmedi. Jongin tatlı bir kıkırtıyı ruhuma sunduktan sonra üzerimdeki yerini aldı. Ellerini başımın iki yanına yerleştirip yüzünü yüzüme doğru eğdi. Kollarımın hala onun boynuna sarılıydı, bacaklarımı daha da açarak arasına yerleşmesini sağladım.

"İnanılmazsın." dedi gözlerini gözlerimden ayırmadan, bu söylediği ilk kelimeydi ve sesinin titrediğini fark etmiştim. Tüm duvarlarım tamamen yıkılmıştı.

"Acele et." dedim kafasını tutup boynuma yönlendirirken. İçimde büyüyen hırs beni şaşırtsa da bunun normal olduğunu kabullenmeliydim. İradesiz bir insandım ve kendime kızıyordum.

Jongin dediğimi ikiletmeden hemen boynuma yöneldi, az önceki derin öpücükler yerini bu defa hızlı ve küçük buselere bırakmıştı. Yavaş yavaş öpücükler göğsüme yönelmeye başladı, dili kasıklarıma doğru ıslak bir iz bırakırken hafifçe sırtımı kaldırıp derin bir inleme bıraktım. Şirkettekilerin duyması falan artık umrumda değildi, herkesi unutmuştum. Odaklanamabildiğim tek şey Jongin'in tenime sunduğu ıslaklıktı. Beni kasıp kavuran, apansız bir his sunuyordu Jongin bedenime. Ve bunu unutamayacığımı çok iyi biliyordum. Bu yüzden ne kadar hızlı olursa o kadar az anıya sahip olacaktım.

Secrets // sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin