~2~

10.5K 1.1K 963
                                    

Minho:

"Hyung yürüsene artık."

"Yürüyorum."

Kolumu çekiştiren Omegaya baktım. Ne var da Avustralya'dan Koreye dönmüştük.

"Hyung daha hızlı olsana okula geç kalacağız. Söz de Delta'sın."

"Sevgili kardeşim. Daha okulun başlamasına 20 dakika var."

"Olsun daha çabuk gidersek daha fazla arkadaş edinebilirim."

"Sakın Alfalara fazla yaklaşayım deme Felix! Sen baskın bir Omegasın ve hemen senin üstüne atlamaya çalışacaklardır."

Gözlerini devirerek beni çekiştirmeye bırakıp önden yürümeye başladı. Yine trip yiyorduk. Ne zaman bu konuyu açsam trip atıyordu. Arkasından büyük adımlarla yanına geldim ve omzuna kolumu attım.

"Tamam güzelim, trip atma bana. Sana sulanmadıkları sürece karışmayacağım."

"Umarım Hyung."

Okulun kapısının önüne gelince herkes bize bakmaya başlamıştı. Umursamadım, alışmıştım buna. Ama Felix'in hala alışamadığı belliydi. Kolumun altından zorlada olsa kurtuldu ve önden ilerlemeye başladı.

"Felix! Unutma dediklerimi!"

Göz devridiğine yemin edebilirdim. Beni yine dinlemeyecekti, bu açık ve netti. Arkasından gülümseyip bende okulun içine yürümeye başladım. Okula girdiğimde önümde yürüyen çifte baktım. Biri Cinsiyetsiz diğeri ise Alfaydı. Alayla sırıttım. Demek böyle alfalar hala vardı.

Hızlı adımlarla onlardan uzaklaşıp yangın merdivenlerinden yukarı çıktım. Hala dersin başlamasına vardı bu yüzden bazı ihtiyaçlarımı gidermek için lavaboya ilerledim.

Lavaboya girdiğimde kimse yoktu. Zaten kim okula gelir gelmez lavaboya gider ki? Kabinlerden birine girdim.

Bir süre sonra kapı açılmıştı. Pantolonumu toplayıp kabinin kapısını açacaktım ki güzel fısıltı sesi duydum.

"Neden böyle davranıyorsun?"

Kabinin kapısını yavaşça açtım. Arkası dönük ellerine bakıyordu. O az önceki Cinsiyetsizdi. Kimle konuşuyordu. Onların kurdu felan yoktu.

"Delta mı?"

Şaşırdım. Nasıl anlamıştı?

"Buyrun benim?"

Onu omuzlarından tutup duvara yasladım. Bana şaşkınca bakıyordu. Gerildiği her halinden belliydi. Ayrıca yüzü gerçekten güzeldi. Tombul yanakları, yuvarlak gözleriyle resmen bir sincaba benziyordu.

"Cinsiyetsizlerin feroman algılamadığını sanıyordum?"

Soru sorar şekilde sordum. Karşımdaki beden birşeye direnir bir hali vardı.

"A-almıyorum zaten."

"Peki, Delta olduğumu nereden anladın küçüğüm?"

Son kelime ağzımdan istemsizce çıkmıştı ama fazla kafama takmadım. Duvarda olan tek elini yüzünün önündeki bir tutam saça çıkardım ve kulağının arkasına sıkıştırdım. Bununla derin derin nefesler almaya başlamıştı.

"B-ben bilmiyorum. Gitmem lazım."

Kolumun altından sıyrılarak kapıya ilerledi. Aldığım cevap beni tatmin etmemişti.

"Dur!"

Emir verici ses tonuyla bağırdım. Bununla durdu. Yanına yaklaşıp boynuna eğildim. Gördüğüm şeyle şaşırdım. Mühür yeri vardı? Ne yani Cinsiyetsizler de bu oluyor muydu?

Unexpected/Minsung√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin