Jisung:
Yanağımda hissettiğim sıcak dokunuşlarla gözlerimi yavaşça açmaya başladım. Yanımda gördüğüm bılanık bedenle gözlerimi birkaç kez daha kırpıştırdım. Görünüşüm netleşince parlak gözleriyle beni izleyen Minho ile karşılaşmıştım. Gözlerinin içi gerçekten yıldız gibi pasparlaktı.
"Günaydın."
"Günaydın."
İrisleri parlaklığını hala koruyordu. Bu beni biraz utandırmıştı.
"Hmm, saat kaç?"
"9"
Gözlerim şaşkınca açıldı. O kadar çok uyumuşmuydum? Yataktan doğrulup sırtımı yatak başlığına yasladım. Minho da aynısı yapıp yanıma geldi.
"Nasılsın?"
"İyiyim."
"Hmm aç mısın? Tabiki açsın."
Kıkırdadım. Kendi sorusuna kendisi cevap vermesi komik gelmişti. Aniden üstündeki örtüyü açıp yataktan ayağa kalktı.
"Bugün yorucu bir gün olacak. Bu yüzden enerjimizi fullemeliyiz. Hadi kalk bakalım."
Ellerini çırparak odadaki lavaboya girdi. Bir kaç dakika sonra geri çıkıp bana bakmaya başladı.
"Ne bekliyorsun? Hadi bakayım küçük sincap kalk."
Yanıma hızlı adımlarla gelip elimi tutup beni yataktan kaldırdı.
Beni lavaboya iteleyerek içeri soktu."Minho? Ne bu enerji sabah sabah?"
"Dün gece çok güzel enerjimi toparladım ben."
"Ne?"
"Seninle uyudum ya o yüzden."
Yanağımı hızlıca öpücük kondurup kapıyı yüzüme kapadı. Şaşkınca olduğu yerde kapı ile bakışmayı başladım. Bu neydi şimdi?
Bir kaç saniye daha olduğum yerde durduktan sonra kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. Hızlıca ihtiyaçlarımı giderip banyodan çıktım. Alt kattan tıkırtı sesleri gelince odadan çıkıp hızlı adımlarla merdivenlerden indim.
Muhtemelen ses mutfaktan geliyordu. Sonunda sesin geldiği kapının önüne geldiğimde kapıyı yavaşça araladım.
Gördüğüm manzara ile kaşlarım çatıldı.
"Minho?! Buranın hali ne?!"
Mutfak bildiğin savaş alanına dönmüştü. Tezgah desen her tarafı unla kaplıydı. Lavabo bulaşık doluydu. Minho desen tamamen üstü başı undu.
"Jisung?"
"Minho?"
"Bak nasıl olmuş?"
Elindeki krep dolu tabağı bana uzattı. Uzattığı tabağı alıp mutfak masasının üstüne koydum.
"Üstüne bak sen?"
Mutfak masasının üstündeki peçetelerden eline bir kaç tane alıp karşımdaki bedene yaklaştım. Elimdeki peçetelerle yüzündeki unları silmeye başladım. Burnunu, yanağını, alnını sırasıyla sildim.
Üstünü silkelemek için geri çekilecektim ki belime konan eller beni aniden kendisine çekip göğüslerimizin birbirine çarpmasını sağladı.
"Yapamadım."
"Hm?"
"Sana kahvaltı hazılayamadım."
Dediğiyle koca bir kahkaha attım. Bana dudaklarını büzmüş yavru kedi bakışları atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unexpected/Minsung√
Fanfiction[TAMAMLANDI] Yüzyıl da bir dünyaya gelen Delta, nadiren dünyaya gelen Sigma. Delta beklenmedik bir anda Sigma'nın hayatına girerse ne olur? Ayrıca Sigma ve Delta ilk kızgınlıklarını beraber geçirip aralarına bir mucize katarlarsa? Sigma olan Jisung...