~29~

5.3K 650 684
                                    

Jisung:

Kalbimde hissettiğim acı dolu sızı ile gözlerimi yavaşça araladım. Açmamla birlikte gözlerimi bir kaç kez kırpıştırarak görüş alanımı netleştirdim. Tanımadığım ortamla birlikte olanlar gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmişti.

Bununla elimi direkt karnıma götürüp okşamaya başladım. Bunu neden bana yapmışlardı? Benim kimseye bir zararım hiç bir zaman olmamıştı. Yumuşak yataktan yavaşça doğrulup sırtımı yatak başlığına dayadım. Ardından küçük odada gözlerimi gezdirdim. Odanın her köşesi bembeyazdı. Küçük dolap, üzerinde yattığım yatağın çarşafı ile örtüsü, köşe de ne için durduğunu bilemediğim tahta sandalye, kapı ve küçük bir masa...her yer bembeyazdı.

Alt dudağımı dişlerimin arasına alarak kanatırcasına ısırmaya başladım.

"Miniğim, kurtulacağız tamam mı?"

Karnımı okşarken konuştum. Korkuyordum, yanımda o hariç kimse yoktu. İçimde ki kurt hareket etmeden bir köşe de duruyor, hiç bir şey yapmıyordu.

"Sigma? Hadi uyan. Sen güçlüsün, bu ilaçlara karşı gelebilirsin ki."

Kendi kendime fısıldarken odanın kapısı açılmıştı. Kafamı kaldırıp tam karşıma baktım. Uzun boylu, beyaz tenli bir adam elindeki tabldotu, beyaz masaya bırakarak bana döndü.

"Aç değil misin? Ye hadi!"

"Hayır yemeyeceğim."

"Sen bilirsin? Bebeğinin aç kalmasını istiyorsan yeme."

Alayla konuşup arkasını döndü. Kapıdan çıkmadan önce bağırdım.

"Bunu neden bana yapıyorsunuz!?"

Uzun boylu adam yerinde durup kafasını bana çevirip baktı ve pisçe sırıttı.

"Bunu neden sana söyleyim? Bir kaç saate öğreneceksin zaten."

Dedikten sonra kapıyı hızlıca kapattı. Bir kaç saate öğrenecek miydim? Sertçe yutkunup bakışlarım masada ki tabldota kaymıştı. Açtım evet ama içine ya bir şey katmışlarsa... Ya kurdumu bu hale getiren ilaçlar varsa...

"Miniğim açsın değil mi?"

Karnıma bakarak dudaklarımı ısırdım. Daha fazla dayanamayarak yavaşça ayağa kalkıp masanın önüne geldim. Chopsticklere uzanıp sağ elime aldım ve tablette duran mantılardan birini aldım. Yemeli miydim?

Seslice yutkunup gözlerimi kapadım. Ardından içimden aniden gelen sinirle elimdeki chopstick ile yemek dolu tabldotu masadan fırlattım. Bununla ortama gürültülü bir ses yayılmıştı.

"Seni aptal Sigma! Hemen ortaya çık! Bu kadar basit misin sen! Yavrunu korumayacak mısın? Artık şu aptal gücünü göstermeye ne dersin?!"

Ani ruh değişimimle sinirle bağırdım. Evet, çok sinir olmuştum.

"Bu ne gürültü?!"

Az önce gelen beyaz tenli adam kapıyı hızlıca açarak konuşmuştu. Gördüğü görüntü ile kaşları çatılmış ve bana doğru yaklaşmaya başlamıştı.

"Aish seni!"

Sırtım duvara değince üstüme gelen kaşları çatık bedene baktım. Önüme kadar gelip anlıma işaret parmağını arka arkaya bastırarak kafamın hafifçe duvara çarpmasını sağladı.

"Şu aklına sok. Kurdun yok artık senin. Gitti, seni ve bebeğini bıraktı. Artık tek başınasın ve savunmasız bir acizsin. Bu yüzden söz dinle, seni küçük."

Bileğini sertçe tutup ittirdim
Böyle yaparak beni korkutmaya çalışıyordu.

"Hayır o gitmedi! Ortaya çıktığında siz ortada fare gibi kaçışacaksınız. Çünkü ondan korkuyorsunuz ve bu yüzden beni kaçırdı-"

Unexpected/Minsung√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin