2 ay sonra:
Minho:
"Hadi bebeğim uyu artık. Anneni uyandıracaksın."
Kucağımda ki Mi hi ile odada yavaş adımlarla dolaşıyordum. Saat gece yarısına geliyordu ve gözüme bir gram uyku bile girmemişti. Tam uykuya dalacağı sırada birden gözlerini fal taşı gibi açıyor ve yüzümü inceliyordu. Yürümeyi durduğumda ise ağlamaya başlıyordu.
"Hadi Mi-hi lütfen?"
Kapanmak üzere olan göz kapaklarımı sıkıca birbirine bastırıp geri açtım. Doğduğundan beri bir gece doğru düzgün uyuyamamıştık. Artık Jisung yorgunluktan gece Mi hi'nin sesini bile duymaz olmuştu.
Bir süre sonra dudaklarımın arasından mırıltılar çıkarmaya, olduğum yerde sağ-sola hareket etmeye başlamıştım. Bir kaç dakika sonra kucağımda ki minik beden göz kapaklarını titrekçe kapatmıştı. Çabucak uyanmaması için mırıldanmalara ve yerimde sallanmaya devam etmiştim.
Aradan geçen 10 dakikanın ardından yerimde durup onu sarsmadan minik su yeşili beşiğine yerleştirip üstünü örtmüştüm. Oda da bulunan gece lambasını da açarak odaya son kez bakış attım ve odadan dışarı çıkmıştım.
Bununla tuttuğum nefesi seslice dışarı vermiştim. Uyumuştu değil mi? Bir daha uyanırsa yemin ederim şuracıkta uykusuzluktan bayılabilirdim. Odanın önünde daha fazla durmayarak hemen yanında ki odaya girmiştim. Yatakta gördüğüm bedenle gülümseyip yanına ilerledim.
"Bebeğim? Seni özledim."
Yanında ki boşluğa yatarak onu belinden tutup kendime yasladım. Burnumu saçlarına gömüp kokulu öpücükler kondurmaya başladım.
"Minho? Miniğimiz uyudu mu?"
Gözlerini açmadan konuşan bedenle gülümseyip saçlarına son kez öpücük kondurup geri çekildim.
"Çok inatçı bir kız. Ama sonunda uyutmayı başardım."
"Minho?"
Kafasını göğsümden kaldırıp kirpiklerinin arasından yüzüme bakmaya başladı. Bununla eğilerek dudaklarına minik bir öpücük kondurup geri çekileceğim zaman enseme çıkan eller buna engel olmuştu. Beni sırt üstü yatağa yatırıp bacaklarını iki yana açarak karnımın hemen altına oturmuş, dudaklarımı öpmeye başlamıştı.
Yaptığı ani hamlesini etkisinden çıkarak ellerimi ince beline götürerek bel boşluğunu okşamaya başladım. Haftalar sonra ilk defa birbirimizi böyle öpüyorduk. Nefesimiz tükenene kadar öpüşmüş ve ardından ilk ayrılan o olmuştu.
"Sakın feromon salgılama Minho? Mi-hi hemen uyanıyor. Çözdüm onu artık. Her yakınlaştığımızda böyle olmuştu."
Hızlıca konuşması ile gülümseyip onu hızlıca altıma alıp mühür yerine dudaklarımı dayadım. Dediklerin de çok haklıydı. Çok kıskanç bir bebeğimiz vardı.
"Çok özledim seni."
Ellerini saçlarıma geçirip okşamaya başladı. Ben de çok özlemiştim. Dudaklarımın yaslı olduğu yeri dudaklarımın arasın alıp iz bırakacak şekilde emdim. Yaptığımla Jisung dişlerinin arasında tıslamıştı.
"Mi-hi biraz daha büyükten sonra onu annenlere ya da benim annemlere bırakıp birbirimizi saatlerce sevelim tamam mı?"
Dedikleri ile ağzım kulaklarıma varacak şekilde gülümsemiştim.
"O günü zevk ile bekleyeceğim."
Dememle kıkırtısı ile kulaklarımı doldurmuştu. Ardından dudaklarımı teninden ayırmadan dudaklarına kadar öpücüklerimi sıralamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unexpected/Minsung√
Fanfiction[TAMAMLANDI] Yüzyıl da bir dünyaya gelen Delta, nadiren dünyaya gelen Sigma. Delta beklenmedik bir anda Sigma'nın hayatına girerse ne olur? Ayrıca Sigma ve Delta ilk kızgınlıklarını beraber geçirip aralarına bir mucize katarlarsa? Sigma olan Jisung...