~34 Final~

8.1K 700 541
                                    

2 yıl sonra:

Minho:

Beklenmedik karşılaşmalar bazen hayatınızın dönüm noktası olurdu. Onunla bütün düşüncelerin değişir, kendini bir bilinmezliğin içinde bulurdun. Ama her zaman yolunun o kişiye çıkacağını bilirdin. Çünkü biz birbiri için yaratılmış iki bedendik, ve ne olursa olsun biz tek bir beden olana dek bu peşimizi bırakmayacaktı.

Öyle de oldu, Han Jisung, benim beklenmedik dönüm noktamdı. Onu ilk defa o okulun lavabosun da gördüğümde bilmeden ilgimi çok çekmişti. Sürekli onunla uğraşma isteği doğmuştu içimde...Onun mor irislerini ilk defa gördüğümde üstümde ki şoku atlatamamıştım. O, o kadar güzeldi ki, parti gecesi kokusunu ilk defa duymak beni cennette gibi hissettirmişti.

Evet, mühürlendiğimiz zaman....miniğimizin dünyaya gelmesine sebep olan o gece... O geceyi, üstünden yıllar geçse bile asla unutamazdım. O gece tek bir beden olmuş, kurtlarımız birbirine bağlanmıştı. Birbirimizi fazla tanımasak bile kısa zaman içinde birbirimizi sevmiştik....

Korkularımız.....korkularımız ve endişelerimiz her zaman vardı. Aslında her zaman da olacaktı.... Artık başkalarının ne düşündüğünü önemsemiyorduk, sadece laf olsun diye söyledikleri şeylerin bizi üzmesine izin vermiyorduk. Böylece kabullenmişlerdi bizi....Jisung'u, Miniğimizi....

"Yaa Minho! Bırak elindekileri ya sen! Gel Mi-hi'yi tut!"

Jisung'un bağırışıyla oflayıp elimdeki renkli kabloları masanın üstüne bırakmıştım. Ardından Jisung'un yanına gitmiş kucağındaki Mi-hi'yi kollarım arasına almıştım.

"Bak eşini izle nasıl yapılıyor?!"

Alayla konuşmasıyla göz devirdim. Tamam, kabul ediyorum böyle işlerde berbattım ve en olur olmaz işi bana vermişlerdi.

"Aşkım, sen büyüdün mü? Annen sana ne giydirmiş böyle. Bu şapka ne? Şimdiden seni kıskanmaya başladım ama, yanına kimseyi yaklaştırmam ben. Çok güzelsin."

Kollarım arasında ki bedenin yanağına sulu bir öpücük kondurup kıkırdamasını sağladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kollarım arasında ki bedenin yanağına sulu bir öpücük kondurup kıkırdamasını sağladım. O da en sevdiği şey olan elini ağzına götürüp emmeye başlamıştı.

"Babacım, elini ağzına sokuyorsun da n'oluyor?"

Bileğini tutup ağzından geri çıkarttım. Bununla bana kaşlarını çatarak bakmaya başladı. İşte bu az sonra ağlayacağının bir göstergesiydi.

"Tamam, tamam sok hadi geri ağzına."

Elini tekrardan ağzına almasıyla sesli bir iç çekip karşımızda kablolarla cebelleşen bedene döndüm.

"Ne oldu sende yapamıyorsun değil mi?"

"Bence bunu boşverelim. Bune böyle! Aish çok sinir bozucu!"

Elindekileri fırlatır gibi çimenlerin üstüne atıp gülümseyerek bize doğru ilerledi.

"Ben sana dedim o çok zor oluyor diye."

Unexpected/Minsung√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin