4

2.7K 254 51
                                    

Harry parmaklarını tozlu kitapların üstünde gezdirirken çok gergin hissediyordu. Yıllardır kimseyle doğru düzgün iletişim kurmadığı için kendini rezil etmek istemiyordu.

"Niye bunu umursuyorum ki?" diye mırıldandı bir kitabı çekip alırken. Karşısındaki Draco Malfoy'du. Ondan hiçbir zaman utanıp sıkılmamıştı ki, şimdi neden böyle aşağıda hissediyordu kendini.

"Bir idam mahkumunun son günü."

Harry gelen sesle irkilerek arkasına döndü. Harry'nin boş bakışlarına göz deviren Draco devam etti.

"Elindeki kitap, Potter." Kahveleri sehpaya bırakıp koltuktaki eski yerine oturdu.

Harry kitabın ön yüzünü çevirip adını görünce şaşırdı. Raflardaki diğer kitaplara göz gezdirince büyük çoğunluğunun muggle yazarlara ait olduğunu gördü. Draco Malfoy onu şaşırtmaya devam ediyordu.

"Neden Paris peki?" diye sordu Harry kahvesine süt ekleyen sarışın adamı izlerken. Fakat Draco ona cevap vermedi.

"Malfoy." Hala cevap yok.

"Hey!" Uzanıp Draco'nun koluna dokununca Draco hızla kafasını kaldırıp ona baktı. "Dalmışım bir şey mi söylüyordun?" sesinde saklamayı beceremediği bir panik vardı. Harry şüpheyle ona baktı. "Neden Paris diye sormuştum."

Draco panik havasından kurtulup hafifçe gülümsedi. "Annem ve babam balayılarını burada geçirmişler. Annemin o zamanları anlatırken hep gözleri ışıldardı."

Draco susunca yine buz gibi bir sessizlik oldu. Harry ne diyeceğini bilemiyordu.

"Sonra o ışıltıyı söndürdüler. Ben de belki burada tekrar bulurum diye geldim." Gözlerini kaçırıp kahvesinden bir yudum aldı. Harry derin bir nefes aldı. "Kaybın için üzgünüm." diyerek söze başladı.

"Mrs. Malfoy hayatımı kurtardı. Ona edemediğim teşekkürü sana etmek isterim." Draco'nun gözlerinin içine baktı. "Teşekkür ederim."

Birkaç saniye süren göz kontaklarını Draco'nun önemi yok der gibi salladığı eli dağıttı.

"Bazen ölmelerinin daha iyi olduğunu düşünüyorum. Özellikle babamın. Malfoy adının geldiği bu hali görmek onu ölümden de beter yapardı."

Harry birkaç yıl önce okuduğu Gelecek Postası'nı anımsadı. Malfoyların mal varlıklarına Bakanlık tarafından el koyulduğu yazıyordu, sadece malikane varis Malfoy'a bırakılmıştı. Harry o an Draco Malfoy'un nasıl tutuksuz yargılandığını hiç düşünmediğini fark etti. Sonuçta o da ölüm yiyendi, kolunda o kara lekeyi taşıyordu.

"Granger lehime ifade vermiş." diye mırıldandı Draco aklını okumuş gibi. "Malikaneye getirildiğinizde sizi tanıdığım halde ele vermediğimi düşünmüş. Niye böyle bir şey yaptı bilmiyorum." Sorarcasına Harry'e baktı ama aradığı cevap onda değildi, o da yeni öğreniyordu.

"Gerçekten tanımış mıydın beni?"

"Artık bir önemi yok."

Tişörtünün içine saklanan kolyesini çıkardı. İnce gümüş bir zincirin ucuna Sihir Bakanlığının simgesi takılmıştı.

"Bu tılsımla beni takip ediyorlar. Nerede olduğumu, yaptığım büyüleri...  aldığım nefesi bile biliyorlar." Güldü. "Benim kelepçem boynumda."

Harry kahve bardağına uzandı. Büyükçe bir yudum aldı, boğazındaki düğümü çözmesini umarak. Draco Malfoy'un ona karşı bu kadar açık olmasını beklemiyordu; laf sokmadan, iğnelemeden olanları anlatması Harry'yi hazırlıksız yakalamıştı. Bu eve girerken ne beklediğini bilmiyordu ama bunu beklemediğine emindi.

Harry'yi derin düşüncelerinden uyandıran Draco'nun sesi oldu. "Hep ben konuştum. Biraz da sen anlat, ne işler karıştırıyorsun?"

Harry öksürerek boğazını temizledi. "Buradan oraya sürüklenip duruyorum işte." Devamını bir süre getiremedi. Beyninde savrulup duran kelimeleri tutup düzgün bir cümle kurmaya çalışıyordu, başarılı olduğu söylenemezdi. Üstelik Draco pür dikkat dudaklarına bakarken.

Sonra kendine bile itiraf etmekte zorlandığı şeyi söyledi. "Kaçtım. Bir korkak gibi."

Sağ eli hafifçe titremeye başladığında bardağı bırakıp yumruk yaptı. Eli şu aralar ona sık sık ihanet ediyordu.

"Hermione'yi, Ron'u, tüm Weasley'leri, herkesi, her şeyi o yıkılmış haliyle bırakıp kaçtım. Kimsenin yüzüne bakamadım ve-"

Sözlerini aniden kesince Draco "Ne oldu?" diye sordu.

Harry huysuzca konuştu. "Sen dudaklarımı izlerken konuşamıyorum."

Draco derin bir nefes verip başını ellerinin arasına aldı. Konuşmadığı her saniye Harry'nin merakı katlanıyordu. Tam ağzını açıp konuşacaktı ki Draco söze girdi.

"Dudaklarını izlemiyorum Potter, okuyorum."

-----------------------

💔

ben buraya bir şeyler saçmalıyorum ama...

silence | drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin