artık sık sık bölüm atcam diyip ortadan kaybolan yazar🤠
bu satırda beni tokatlayabilirsiniz KDMAMMSND
telafi etmek için uzun yazmaya çalıştımm, iyi okumalarrrrrr🤍🤍
O sabah Teddy gözlerini açtığında gördüğü ilk şey Harry Potter oldu. Uykulu gözlerini ovuşturarak yatakta doğrulurken vaftiz babası onu gülümseyerek izliyordu. Eve varalı sadece beş dakika olmuştu ve yetişebildiği için kendisiyle gurur duymakla meşguldü.
"Günaydın." dedi çocuğun mavi saçlarını karıştırarak.
Teddy şaşkınca ona bakıyordu. "Gelmişsin." diye mırıldandı. Sesi orada olduğuna inanmıyormuş gibiydi.
"Söz vermiştim."
"Verdiğin sözleri tutmakta çok iyi olmadığını düşünmüştüm."
Harry kendisine engel olamadan gözlerini devirdi. Bu çocuk onu daha çok uğraştıracağa benziyordu. "Artık işlerin eskisi gibi olmadığını söylemiştim." dedi. "Bundan sonra hep yanında olacağım. Bundan emin olabilirsin."
Teddy'nin çocuk gözleri çok kısa bir an heyecanla parlasa da kafasını ellerine eğip yüzünü gizledi. Harry onun hala kendisine güvenemediğini biliyordu ama zorlamayacaktı, bunlar zaman alan şeylerdi. "Hadi doğru banyoya." dedi ayağa kalkarken. "Kahvaltı hazır sayılır."
Teddy peltek adımlarla banyoya girerken Harry merdivenlere yöneldi. Ron ve Hermione bahçede kendisini bekliyordu. Koşarak yanlarından geçtiği için çok konuşma imkanları olmamıştı tabii. Yapacak çok işleri vardı, tabii önce onlara olanları anlatmalıydı.
***
"Mumları şimdiden yakmamıza gerek yok." dedi Harry elini Hermione'nin sırtına koyarak. Hermione'nin kıkırdamaya başlamasıyla merakla ona baktı. Genç kadın gülüşünü saklamak için kafasını eğerken "Ne?" diye sordu. "Neye gülüyorsun?"
"Arkam dönükken de seni duyabiliyorum Harry. Her seferinde kendini göstermene gerek yok." Kuzgun saçlının kendini geri çekip bakışlarını kaçırdığını görünce telaşla ekledi. "Seni üzmek için söylemedim Harry. Malfoy'un yanından geldiğinden beri böylesin, alıştığın için yaptığını anlayabiliyorum. Ki bence bu tatlı."
Harry derin bir nefes alıp şöminenin karşısındaki koltuğa, uyuklayan Ron'un oturdu. "Bana tatlı gelmiyor Hermione." dedi. "Bu yaptığı kendine eziyet sadece. Sadece bir iksir kullanması gerekiyor. O kadar üzülüyordum ki... Bir plak koleksiyonu olduğunu biliyor muydun? Dolabının bir köşesinde çürümeye bırakılmış onlarca plak. Bazen en sevdiklerini kucaklayıp salona sererdi ve bana en sevdiği şarkıların hikayelerini anlatırdı." Burnundan bir nefesle sinirle güldü. "Bütün bunların ne anlamı var ki? O şarkıları dinleyemeyecekse sevmenin ne anlamı var!" Yükselen sesiyle Ron huzursuzca kıpırdanıp uyandı. "Özür dilerim." diye mırıldandı Harry.
"Neyden bahsediyorsunuz?" diye sordu çatlak çıkan sesiyle. Harry kafasını çevirip cevap vermekten kaçınınca beklentiyle eşine baktı ama o da cevap vermeye istekli görünmüyordu.
"Duyamadığı için üzülüyordum, evet. Ama daha üzücü olan duymak istememesiydi. Bana sadece düzenli kullanması gereken bir iksire ihtiyacı olduğunu anlatırken öyle bir ifadesi vardı ki. Bir yolu olmasına sevinemedim bile. Bir daha bu konuyu açmama bile izin vermedi. Niye bu kadar inat ettiğini anlayamıyorum. Her şey bitti, üzerinden tam sekiz sene geçti. Ülkeyi terk etti, evini değiştirdi, lanet olsun adını bile değiştirdi! Yeterince bedel ödemedi mi? Niye hala buna devam ediyor?"