"Resmen alkoliksin." Draco şaşkınlıkla Harry'nin ikinci şişeyi açışını izlerken mırıldandı.
"Değilim," dedi Harry göz devirip. "Sen beni yalnız bırakarak kabalık yapıyorsun ama."
Draco "Ellerim hamurlu." diyip yoğurmakta olduğu pizza hamuruna döndü. Harry onu duymamazlıktan gelerek dolaptan bir kadeh daha indirdi ve şarapla doldurdu.
"Sayende kendimi kötü arkadaş gibi hissediyorum." Gülerek kadehi Draco'nun yanına koydu ve mantar doğrama işine geri döndü. Draco ile yemek yapmak onu yaparken izlemekten daha güzeldi. İçini kaplayan sıcaklığın alkolden değil, bundan olduğuna yemin edebilirdi.
Draco hamuru elinden sıyırıp kadehe uzandı ve Harry'nin gözlerine bakarak büyük bir yudum aldı. "İçini rahatlatacaksa."
O hareketinden sonra Harry'nin kendine gelmesi için birkaç saniye gerekti. Bıçağı kavrayamayıp lavabonun içine düşürdüğünde Draco'nun ufak gülüşünü duysa da ona bakamadı. Sarışın adam Harry üzerindeki etkisinin farkında mıydı? Bilerek mi yapmıştı?
"Bunun 20-30 dakika dinlenmesi lazım." dedi Draco yoğurma kabının kapağını kapatıp üstüne bez örterken. Harry ona bakmadan kafasını salladı. Mantarlarla da işi bitince önüne biberleri aldı.
"Sosu yapacağım." dedi Draco ve domatesleri alıp Harry'nin yanına geldi. Harry sinirle homurdandı. "Evet, gel başka yer yokmuş gibi ağzımın içine gir."
Draco merakla ona baktı. "Bir şey mi dedin?"
"Hayır."
Biberleri de bitirip sosislere geçince Draco "Midesiz olduğunu düşüneceğim." diyerek güldü. Harry önündeki malzemelere baktı. Draco kendine margarita pizza yapacaktı, Harry de kendininkine evde ne bulduysa koymayı karar vermişti. Bir nevi her şey pizzası sayılırdı. Ona göre pizza öyle yapılırdı çünkü.
"İğreniyor musun benden?" diye sordu. Bu soruyu sorarken onun yüzüne bakmak onu utandırmıştı ama bakmasa da Draco anlayamazdı. Hemen kafasını eğip tabaktaki zeytinlerin çekirdeklerini ayıklamaya başladı.
Draco bir süre duraksayıp "Pizzanın son halini gördükten sonra cevap vermek istiyorum." dedi gülerek. Harry'nin ciddi bir şekilde sorduğunun farkındaydı ama alaya vurarak ortamı gevşetmek istemişti.
Harry kafasını kaldırıp sarışın adamın gözlerine baktı. Madem sormaya cesaret edebilmişti gerçek bir cevaba ihtiyacı vardı.
"Yapmakta olduğum şeyden değil Malfoy, benden. Benden iğreniyor musun?"
Draco domatesleri bırakıp vücudunu tamamen Harry'e çevirdi ve "Hayır Potter," dedi ikna edici olmasını umduğu sesiyle. "Senden iğrenmiyorum." Harry'nin bunu sorması ve sorarkenki yüz ifadesi kafasını karıştırmıştı.
Kuzgun saçlının gözleri bileğine kayınca, kazağının sıyırdığı kollarını indirip dövmesini sakladı. Harry'nin gözleri tekrar gözlerini buldu. Ne hissettiğini anlayamamıştı. "Sen benden iğreniyor musun?" diye sordu kısık çıkan sesiyle. Harry bir saniye bile düşünmeden "Hayır." diye cevap verdi.
Draco'nun modunun düştüğünü görünce "Kimse kimseden iğrenmediğine göre," dedi gülerek. "Ben de pizzama domates sosu istiyorum."
Draco gözlerini devirip "İstersin tabii." diye mırıldandı ve domatesleri rendelemeye başladı. Sessizlik içinde içinde işlerine devam ettiler. Bu sessizlik Harry'nin sevdiği sessizlikti. Huzurluydu, az önceki gerginlik adeta uçup gitmişti. Harry birbirlerini oldukları gibi kabul etmeye başladıklarını hissediyordu. Geçmişlerini unutmadan, saklamadan. Oldukları gibi.
Harry boşalan kadehini doldururken Draco "Aç karna içmek istemiyorum." dese de kendininkini de uzattı. Resmen nazlanıyordu ve bu Harry'yi güldürüyordu.
Sarışın adam hamurlara şekil verdi ve tepsiye koydu, üstlerine soslarını sürüp malzemeleri koymaya başladılar.
"Seninki pizza değil domatesli hamur." dedi Harry bilmişçe. Draco'nun artan fesleğenlerinden kendininkine de ekledi. "Seninkine ne demeli?" dedi sarışın adam gülerek. Harry hayranlıkla pizzasına baktı "Sanat eseri."
"Şu kenarını da ananaslı yapacağım." dedi heyecanla. "Çikolatalı da çok güzel oluyor biliyor musun? İtalya'da yemiştim." Arkasını dönüp buzdolabına doğru gidecekken Draco onu belinden tutup çevirdi ve tezgaha yönlendirdi. "Sakin ol Potter. Başka zaman da öyle yaparız."
"Yapar mıyız?" diye hevesle sordu Harry. Draco'nun az önce dokunduğu yerler karıncalanıyordu ve kalbi resmen ağzından fırlayıp gidecek gibi atıyordu.
"Yaparız tabii." dedi Draco gülümseyerek. "Şimdi sen daha fazla şey koymadan şunları fırına verelim."
Harry bir şey söylemeden geri çekildi ve sarışın adama hareket alanı açtı. Mutlu hissediyordu, yıllardır hiç olmadığı kadar mutlu. Fırtınadan çıkmış yorgun bir gemiydi ve sonunda kendine sığınacak liman bulmuştu. Hem de aklının ucundan bile geçmeyecek bir yerde. Paris'te; Draco Malfoy'un küçük evinin, küçük mutfağında. Nihayet biraz olsun dinlenebilirdi.
Ayrıca Draco Malfoy ondan iğrenmiyordu, ona dokunmaktan da. Akşam tahmin ettiğinden de iyi gidiyordu.
------------------
harry'i yazarken kendimi yazıyor gibi hissediyorum🥺
vee haftasonuna da bir bölüm atmaya çalışacağım
okuyan, oy veren herkese çok teşekkür ederimm❤️