21

2K 193 77
                                    

draco işitme engelli çocuklarla çalışıyordu bölüm başlamadan hatırlatayım dedim. etkinlik yapıyorlar, oyun falan oynuyorlar, işaret dili öğretiyor bir de. kısaca kurs diyeceğim yani çalıştığı yere.

iyi okumalarr🥰

Harry gergince elindeki çiçek buketine baktı. Draco papatya sever miydi ki? Onun çiçek sevip sevmediğinden bile emin değildi. Buketi arka cebine sıkıştırıp omzunu yanındaki ağaca yasladı. Sevip sevmediğini birazdan öğrenebilirdi.

Bugün Draco'nun iş çıkışına gelmişti. Aslında sarışın adam derslere girebileceğini söylemişti ama Harry istememişti. Draco'nun Andre olarak yaşadığı hayatı sevmiyordu. Yeni bir başlangıç uğruna kimliğini değiştirmesi canını sıkıyordu. Draco Malfoy dünyanın her yerinde Draco Malfoy olmalıydı, bir Malfoy olduğunu küstahça herkesin yüzüne vurmalıydı. Sarışın adamla bu düşüncesini paylaştığında ona gülmüştü. "Soyadımı artık gururla taşıyamayacağımı biliyorsun." demişti burukça ona bakarak. Harry biliyordu ama şımarık bir çocuk gibi kabullenmek istemiyordu. 

Draco, her zaman bir Malfoy olmaktan gurur duymuştu. Küçücük bir çocukken bile soyadının ağırlığının farkındaydı ve herkes biliyordu ki küçücük bir çocukken bile buna bayılıyordu. Harry sadece onun yine adından gurur duymasını diliyordu, imkansız olduğunu bilmesine rağmen.

Kursun kapısı açılıp çocuklar ve öğretmen olduğunu düşündüğü kişiler yavaş yavaş dağılmaya başlayınca yaslandığı ağaçtan ayrılıp gözlerini kapıya dikti. Birkaç dakika sonra görünen sarı kafa Harry'nin içindeki bütün tedirginliği alıp götürmüştü bile.  Draco'nun etrafta gezinen gözleri onunkileri bulunca gülümsedi. Karşılığında aldığı gülümsemeyle ise kalbi tekledi. 

Kıpırdamadan Draco'nun aheste adımlarla ona yaklaşmasını izledi. "Biraz daha yavaş olabilir misin?" dedi alayla, aralarında birkaç adımlık mesafe kaldığında.

"Biraz daha uzakta bekleyemez misin? Bir dahakine hatırlat yanıma dürbün alayım seni göremedim bile. Hiç gelmeseydin ya da biraz daha yürüyünce evdeyiz zat-"

Harry'nin onu ağaca yaslayıp dudaklarını birleştirmesiyle susmak zorunda kaldı. Birkaç saatlik ayrılıkta bile Harry'i özlemiş olması onu korkuttu.

"Hep bu kadar konuşur muydun?" dedi Harry elini Draco'nun göleğinin içine kaydırıp çıplak belini okşarken. Sarışın adamın nefesini tuttuğunu fark edince gülerek ondan uzaklaştı. 

"Hayır, sadece sana özel." diye homurdandı Draco ağaçtan ayrılıp üstünü düzeltirken. 

Harry gözlerini devirip eve doğru yürümeye başladığında Draco arkasından koşturup ona yetişti. "Bunlar bana galiba." dedi gülümseyerek Harry'nin arka cebindeki buketi alırken. Kuzgun saçlı ellerini telaşla kalçasına götürürken o kadar komik görünüyordu ki kahkahasına engel olamadı. 

Harry birkaç saniye büyülenmiş gibi onu izledikten sonra kafasını sallayarak kendine gelmeye çalıştı. Draco Malfoy tanrı gibi gülüyordu ve bu sık gerçekleşen bir şey değildi. Harry onu güldürebildiği zamanlar zafer kazanmış gibi hissederdi.

"Yol kenarında bir çiçekçiden aldım." diye mırıldandı utanarak. "Sever misin bilmiyorum. Elim boş gelmek istemedim sanırım. Çok düşünmedim, aldım çıktım." 

"Beni düşünüp bir şey alman çok tatlı Potter." Draco parlayan gri gözlerini Harry'nin yeşilleriyle buluşturdu. "Aldığın kitapla beraber bu ikinci hediyem oluyor. Bense sana hiçbir şey almadım."

Harry şaşkınlıkla durup Draco'ya baktı. "Bana evini açtın, hayatına girmeme izin verdin." Uzanıp elini tuttu. "Ellerini tutmama izin verdin." Sarışın utançla gözlerini kaçırınca, hafifçe çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı. "Aptal bir kitapla aptal bir çiçek bunların yerini tutabilir mi? Ben sana ömrümün sonuna kadar, her gün bir şeyler alsam senin bana verdiğin şansın yanında hiç sayılır. Bana en güzel hediye senin yanında olmak."

silence | drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin