8

2.3K 232 10
                                    

Harry burnuna gelen nefis kokularla uyandığında sadece iki saat uyuyabilmiş olmasına rağmen oldukça dinlenmiş hissediyordu. Saatlerce Draco'ya yapılan büyünün ne olduğunu düşünmüş, hafızasını iyice zorlamıştı ama mor ve işitme kaybına yol açan bir büyü hatırlayamamıştı. Sonunda pes edip ertesi gün Hermione'yi aramaya karar vererek uykuya dalmıştı.

"Günaydın."

Harry yataktan kalkmadan sesin sahibine baktı.

"Saat kaç?" diye mırıldandı onu baştan aşağı incelerken. Draco'nun uzun sarı saçları ıslaktı, belli ki yeni duş almıştı. Beyaz bir gömlek ve bej keten pantolon giyiyordu. Bu kadar düzenli görünmesi onu sinir ediyordu.

"Dokuza geliyor." Draco gelip Harry'nin ayakucuna oturdu ve elindeki çorapları giymeye başladı. Harry ona bakması için hafifçe koluna dokunduktan sonra "Bir yere mi gideceksin?" diye sordu. Elbette Draco'nun bir hayatı vardı, pat diye içine dalarken hiç düşünmediği hayatı. Kendisini birden fazlalık gibi hissetti ve gece orada kaldığı için tekrar pişman oldu. Sözde erkenden kalkıp gidecekti.

Draco gülümsedi. "İşe."

Harry ona boş boş bakınca gözlerini devirdi ve açıkladı. "Haftanın üç günü işitme veya konuşma engelli çocuklarla çalışıyorum Potter."

Harry, Draco Malfoy onu daha ne kadar şaşırtabilir merak ediyordu. "Nasıl yani? Öğretmen gibi mi?" diye sordu doğrulurken. Yüzlerinin bu kadar yakınlaşacağını hesaplayamamıştı tabii ama geri çekilmedi.

Draco bu ani yakınlaşmayla refleks olarak biraz çekilse de oturduğu yerden kıpırdamadı. Yutkunmasını gizlemeye çalışarak "Evet Potter, öğretmen gibi." dedi.

Harry Hogwarts'tayken, Draco'nun büyüyünce bir iksir profesörü olacağını düşünmüştü birkaç kere, evet, ama onun kafasındaki öğretmen modeli öğrencilerinin canına okuyan bir öğretmen modeliydi. Şu an aklındaki ilgili ve şefkatli öğretmen modeline hiç uymuyordu. Draco Malfoy'u çocukların arasında düşünmek, buz gibi olmuş kalbinin bir nebze olsun ısınmaya başladığını hissettirmişti.

Kendini tutamadı. "Seni öyle düşünmek çok güzel, Malfoy."

Harry, Draco'nun karşısında neden sürekli düşünmeden konuşuyor anlayamıyordu. Utanarak geri çekildi. Harry'nin uzaklaşmasıyla transtan çıkmış gibi hisseden Draco boğazını temizledi ve ayağa kalktı. Harry Potter onu resmen etkisi altına nasıl alıyor, anlayamıyordu.

"Benim çıkmam gerek." dedi kapıya yönelirken. Harry de yavaşça onu takip etti. Sarışın adam kapının açılma sesiyle fırlayıp gelen Cassandra'nın başını okşadıktan sonra Harry'e baktı. "Kahvaltı masada."

Harry onaylarcasına kafasını salladı, Draco asansörü beklerken de hızla ekledi. "Ben de birazdan çıkarım."

Draco da kafasını sallamakla yetindi. Bir kaç saniye daha ne yapacaklarını bilemez şekilde birbirlerine baktıktan sonra nihayet asansör geldi. Birbirlerine beceriksizce el salladıktan sonra Harry kapıyı kapattı ve mutfağa gitti.

Özenle hazırlanmış sofraya otururken yıllar sonra ilk defa huzurlu hissediyordu, öfke ve acı dışında bir şey hissetmek... ona hala insan olduğunu hatırlatmıştı.


---------------------

😇

silence | drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin