33

1.5K 142 116
                                    

Harry, güneşin ilk ışıkları odalarına düşerken yattığı yataktan doğruldu ve ayağa kalktı. İki gecedir gözüne uyku girmiyordu. Tek düşünebildiği bütün büyü dünyasının onları konuştuğunu sarışına nasıl anlatabileceğiydi ve... korkuyordu.

Draco Malfoy, sekiz sene önce hakkında söylenenleri işitmemek için duyma yetisinden vazgeçmişti. Ona söylenen bütün kötü sözler, atılan bütün kötü bakışlar yüzünden evinden, ülkesinden ayrılmıştı.

Harry şimdi ona bütün bunların tekrarlandığını nasıl söyleyebilirdi? Draco birçok korkusunu onunla yenmişti ama hala iyi değildi. Kendisinin her daim yanında olmasının ona yetmeyeceğinden korkuyordu. Paris'te kalmak isteyeceğinden, kurdukları küçük hayata dönmek istemeyeceğinden korkuyordu.

Derin bir uykuda olan sevgilisine çevirdi bakışlarını. Bileğinde görünen soluk kara lekeye değdi gözleri, orada hiç oyalanmadan iki gün önce taktıkları yüzüğe çıktı. İki gün önce konuştukları her şey inandırıcılığını yitirmişti birden. Canı yanacaktı. Onu herkesten, her şeyden koruyacak bir gücü olmaması Harry'nin kalbini kırıyordu.

Yatağın etrafından dolanıp Draco'nun üstüne eğildi ve saçlarına uzun bir öpücük bıraktı. Beline kadar inmiş yorganı onu uyandırmamaya dikkat ederek omuzlarına çıkardı ve giyecek bir şeyler bulmak için dolaba yöneldi. Eline ilk geçen beyaz tişörtü üstüne geçirdi. Aynadaki yansımasına baktığında kendine engel olamadan güldü. Bu Draco'nun I❤️PARIS baskılı tişörtüydü ve bu evde yaşadıkları zamanlar Harry sık sık giyerdi. Draco'ya bol gelen tişört onu sıkıyordu ama bu görüntü sarışını güldürdüğü için Harry giymeyi seviyordu.

Mutfağa girdiğinde ilk işi kahve makinesini çalıştırmak oldu. Tezgaha yaslanıp beklemeye başladığı sırada telefonunun çalmasıyla salona geçti ve koltuktaki telefonuna uzandı. Hermione arıyordu, son iki gündür sürekli olduğu gibi.

"Efendim Hermione?"

"Ah, günaydın Harry! Uyandırmadım umarım."

"Hayır, uyanmıştım zaten. Günaydın." Mutfağa adımlarken konuştu. "Sen sormadan ben söyleyeyim. Bugün Draco ile konuşacağım."

"Pekala." Derin bir nefes aldı Hermione. "Sana attığım haberleri okudun mu?"

Harry dudaklarını büzdü. "Hayır, ne olduklarını az çok tahmin edebiliyorum ama." Sonra korkarak devam etti. "Yine de kısa bir özet fena olmazdı."

"En yaygın görüş Draco'nun seni büyülediği hakkında. Hatta bu sekiz yıllık yokluğunda seni onun zorla alıkoyduğunu savunanlar var. Senin için bir kurtarma ekibi bile oluşturuyorlar Harry, neyse ki nerede olduğunuz hakkında bir fikirleri yok."

Harry yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarını ovuşturdu gergince. "İnanılmaz gerçekten."

"Bakanlık olarak böyle bir durumun olmadığını açıkladık. Draco'nun sekiz senelik şartlı tahliye halini, kolye taktığını dolayısıyla yaptığı her büyüden haberimizin olacağını, her şeyi açıkladık. Ama insanlar inanmak istediklerine inanıyorlar, biliyorsun. Senden bir açıklama duyana kadar tatmin olmayacaklar."

"Merlin..." diye homurdandı. "Sabahın köründe, hem de bir muggle havaalanında yakalanacağımızı hiç düşünmemiştim."

"Muggle dünyasında yaşayan birçok büyücü var biliyorsun."

"Biliyorum, her neyse." Dolaptan bir kupa indirip demlenmiş kahveden aldı. "Bugün konuşacağım Draco ile. Önce yazılı, sonra gerekirse sözlü bir açıklama da yaparım."

"Tamam, Harry. Kendine iyi bak olur mu? Draco'ya da." Arkadan çocukların ve Ron'un sabah koşuşturmasını duyabiliyordu Harry. Onlara özenmeden edemedi. Birliktelikleri basitti. Ufak tefek sorunlar her evlilikte olduğu gibi onlarda da oluyordu elbette ama önemsizdi. Onları destekleyen binlerce insan vardı. İki tane dünya güzeli çocukları vardı. Harry'nin gördüğü en güzel aile onlardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 15, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

silence | drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin