Oflayarak, çocuk gibi yürüyordum Hadım Lin' in yanında. Bugün evliliğimin ilk günüydü ve artık 'Kral Eşi'ydim. Her Kral Eşi gibi kendi konutum olmalıydı ama Luhan buna izin vermemiş, aynı odada uyuyacağımızı söylemişti. Saraya yeni taşınan zavallı göçebe eşyalarım da kralın yatak odasına taşınmıştı. Aslında bu bir ilkti. Çünkü kralın birçok cariyesi, birçok zevcesi, bir kral eşi ve bir de kraliçesi olurdu. Cariyeler hariç hepsinin ayrı ayrı konutları olurdu ve kral gece hangisiyle kalmak isterse onun konutuna giderdi. Her ne kadar Luhan' ın gözünün benden başkasını görmemesi hoşuma gidip, egomu okşasa da kendime ait bir konut istiyordum. Sarayda geriliyordum. Kraliçe başka bir şehirdeki daha küçük bir sarayda kalıyordu, prens de sanırım soğuk saraya gönderilmişti ama geriliyordum yine de. Saray yerine evim diyebileceğim bir yer olsa güzel olurdu.
"Saygıdeğer Kral Eşi, lütfen yüzünüzü asmayın. Kralımızın sizden başkasını koynuna almak istememesi sizi mutlu etmeli."
Hadım Lin bana üstü kapalı nasihatler verirken hizmet bakanının saraydaki odasına ilerliyorduk.
"O konuda mutluyum zaten ama bir evim olmasını çok isterdim. Saray, ev gibi hissettirmiyor."
Diğer koridora döndüğümüzde hizmet bakanının odası önünde 2 cariye ile bekleyen Zevce Mo' yu gördüm. Beni görünce ellerini kol yenlerine sokup yanındaki cariyelerle birlikte eğildi. Hadım Lin tek kaşını kaldırmış Zevce Mo' yu süzerken kız bizim yanımıza yaklaşıp başını eğdi.
"Saygıdeğer Kral Eşi müsaitlerse biraz yalnız konuşmak isterim. Söyleyeceklerim var."
"Değiller. Konutunuza geri dönün."
Hadım Lin önüme geçince Zevce Mo ağlamaklı gözlerle bana baktı. Bu kızın burada olmak istemediğini biliyordum. Belki de babasının makamını kaybetmesiyle ilgili konuşmaya zorlamışlardı onu. Hadım Lin' in omzuna elimi koydum.
"Herkes dışarıda beklesin. Zevce Mo ile odada yalnız konuşacağım."
"Ama-"
"Hadım Lin, endişelenme. İyi olacağım."
Muhafızlar odanın kapısını açtığında elimi içeriye uzatıp Zevce Mo' ya yol verdim. Onun ardından içeri girip kapıyı kapattım. Ben Hadım Lin' i biraz tanıyorsam Luhan' a her şeyi yetiştirmek için kapıyı dinlerdi. Zevce Mo' ya yaklaşıp eğildim ve sesimi kısık tutmaya özen gösterdim.
"Kısık ve yavaş konuşun lütfen. Sizi dinliyorum."
Genç kız ellerini nereye koyacağını bilemeyerek parmaklarını oynattı ve etrafına bakındı. Söze nasıl başlayacağını bilemiyor gibiydi. Elimi omzuna koyunca başını kaldırdı. Gözleri hüzünlüydü.
"Ben... Ben size karşı bazı duygular besliyordum."
Şokla gözlerim irileşirken ağzım da bir karış açılmıştı. Hadi ama... Zevce Mo, bana? Kim düşünürdü?
"Şaşırmanızı anlıyorum. Hiç belli etmedim çünkü ben bir zevceydim. Ama ilk gün sizi majestelerinin odasında gördüğümde şuramda bir kuş çırpındı sanki."
Elini göğsüne koyup gülümsedi. Yanakları al al parlıyordu. Çok utanmıştı ama ben de utanıyordum. Gerçekten hiç beklediğim bir şey değildi.
"Uzun boylu ve yakışıklısınız. Bilmiyorsunuz ama kralın zevcesi olmayı hiç istemedim. Ama belki zamanla severim dedim. Yine de sevemedim. Kralımız bana hiç ilgi göstermedi, benim de bu durum umurumda olmadı. Hayatımda ilk defa bir erkeğin bana ilgi göstermesini istedim. O erkek sizdiniz."
Elini ağzına kapatıp kıkırdadı.
"Sizi de krala kaptırdım. Ne şans ama, değil mi?"
Bir şeyler söylemem gerekiyormuş gibi hissediyordum. Sanki bu karşımdaki hüzünlü bakışları düzeltmem gerekiyormuş gibi bir his vardı içimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Long Live the King
Fanfiction"...Ama şunu bilmelisin ki Wu ShiXun, yakalamak bizim en iyi yaptığımız şeydir..." Ana Çift: HunHan/HanHun Yan Çift: YiZhan Tür: Tarihi/Dram/Komedi *Geri dönüşümün şerefine... *Smut içerik vardır. *Üç-beş entrika, bir-iki idam falan var.