Günler hızlıca geçiyordu. Kral Luhan'a suikast düzenlenmesi planını duyduğumdan beri çoktan bir hafta olmuştu. Bu süre zarfında olan en ilginç şey ise kralın her öğle yemeğine beni çağırmasıydı. İlk başta atölyedeki amcalar da yadırgıyorlardı ama onlar da benim gibi bu duruma alışmışlardı. Artık o kadar alışmıştım ki tek başıma iştahım kesiliyordu. Her öğle yemeğini birlikte yiyorduk ve o sessizce beni izliyor, kendisi doğru dürüst yemek bile yemiyordu. İlk başlarda çok gergin ve korku dolu hissettiğim bu yemeklerde artık rahattım. Kraldan hala çok korkuyordum, bu bir gerçekti ama eskisi kadar da rahatsız değildim yanında. Nedense bana asla zarar vermezmiş gibi hissediyordum. "Ye, iç, otur, bana bak ve gidebilirsin" dışında konuşmuyordu benimle. Tabii eğer ben bir şey sorarsam kısa cevaplar veriyordu ama o kadardı işte. Oysa ben yemek yerken sohbet etmeyi çok severdim. Dün Hadım Lin beni yine yemek için almaya geldiğinde ona bu rahatsızlığımı söylemek gafletinde bulunmuştum ve dünden beri krala söylememiş olması için dualar ediyordum.
-Hatırlama-
Atölyenin dışında bekleyen Hadım Lin ve yardımcılarını çok bekletmemek adına elimdeki iğneyi ve kumaşı sehpama bırakıp yerimden kalktım ve üzerimi düzelttim. Gao amca güldü bu telaşıma.
"Her gün kralın altın taslarından lezzetli çorbalar içiyorsun, seni gidi şanslı köpek."
Bu dediği utandırmıştı beni. Sanki ben istiyordum böyle yapmasını. Neden beni her öğlen yemeğe çağırdığını bile bilmiyordum ki.
"Yah, sanki ben kendiliğimden mi gidiyorum!"
"Tamam, bağırma oğlum. Bir şey mi dedim?"
Gao amcaya ve gülen Zhou ile Zhai amcalara göz devirip çıktım atölyeden. Hadım Lin beni görür görmez hafifçe eğilip doğruldu.
"Majesteleri sizi emrettiler."
"Biliyorum, gidelim Hadım Lin."
Eskisi gibi gergin hissetmediğim için Hadım Lin ile de rahatça konuşabiliyordum.
"Hadım Lin, sana bir şey sormak isterim."
"Tabii, buyurun efendim."
"Kral neden hiç konuşmuyor? Yani demek istediğim, beni yemeğe çağırıyor ama hiçbir şey söylemiyor bana. İki kelime zor çıkıyor ağzından. Oysa yemek yerken konuşsak belki ben de kendimi daha rahat hissederim. Biraz gergin oluyorum kralımızın yanında."
Hemen elimle ağzımı kapattım. Hadım Lin bu halime güldü.
"Kralımızın konuşmasını mı istiyorsunuz?"
Hemen panikle ellerimi iki yana salladım. Ben kimim de kralın bir şey yapmasını isteyeyim! Sehun, gidiyor kelle!
"Hayır, hayır! Yani ben yemek yerken sohbet etmeyi severim de ondan şey ettim! Kralımızdan bir şey istemek benim ne haddime! Kralımız çok yaşasın!"
Sanki önümde kral varmış gibi Hadım Lin' e doğru dönüp birkaç kez eğildim. Hadım Lin kahkaha atıp beni durdurdu.
"Sakin ol Terzi Wu Shi Xun. Kral burada değil."
"Olsun, korkuyorum kraldan ben yine de."
Sonunda odanın önüne gelince durduk. Hadım Lin krala seslendi.
"Majesteleri, Terzi Wu' yu getirdim."
Sonra da ben içeri girdim ve her şey, her zaman olduğu gibiydi.
-Hatırlama Bitiş-
Sıkıntıyla iç çektim. Hadım Lin, ölse kraldan bir şey saklamazdı. Ama belki bu seferlik saklardı, huh? Daha önce benim eğlenceli biri olduğumu söylemişti. Beni sevdiyse krala dediklerimi söyleyip, ölümüme sebep olmazdı belki? Oflayıp kollarındaki sarmaşık işlemelerini bitirdiğim kıyafeti elimle düzeltip işlemelerin nasıl durduğuna baktım. Bence güzel ve muntazam görünüyordu. Övünmek gibi olmasın da elim çok düzgündür. Kıyafeti kumaş serdiğim yerin üzerine serip iki ucunu birleştirdim. Çizimlere göre bir işleme de karın kısmında olması gerekiyordu. Karın kısmını iple ölçerek karşılıklı 4 tane çizgi koydum sabunla. Kenarda duran kasnağı alıp o çizgiler kasnağın sağına, soluna, yukarısına ve aşağısına gelecek şekilde sabitledim ve kumaşı gerdirerek iç içe geçirdim kasnakları. Buraya da bir ağaç işleyecektim. Hayat ağacı idi. Gümüş ipliği iğneye geçirirken kapı açıldı. Heh, geldi benim kapı hadımları. Yemek vakti gelmiş anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Long Live the King
Fanfiction"...Ama şunu bilmelisin ki Wu ShiXun, yakalamak bizim en iyi yaptığımız şeydir..." Ana Çift: HunHan/HanHun Yan Çift: YiZhan Tür: Tarihi/Dram/Komedi *Geri dönüşümün şerefine... *Smut içerik vardır. *Üç-beş entrika, bir-iki idam falan var.