Kralın çalışma odasında endişeden tırnaklarımı yerken yanlış yaptığımı düşünmeye başlıyordum artık. Acaba kraliçenin yediği haltı söylemese miydim? Ama o zaman kraliçe benim korkup sindiğimi düşünecek ve daha çok üstüme gelecekti. Ona kolay lokma olmadığımı, arkamda güçlü birinin olduğunu ve onunla aşkım için savaşacağımı göstermek istemiştim sadece. Stresten odanın içinde tur atarken kraliçenin odasına gidip bakmamak için kendimi zor tutuyordum. Oflayıp kapısı açık olan kocaman terasa çıktım. Ön bahçe bakan bu teras çok güzeldi. Eski saraylar hep tek katlı oluyordu yanlış bilmiyorsam ama bu sarayın bir katı daha vardı ve burası tamamen Luhan' ın kişisel odalarıyla doluydu. Terasta derin derin nefesler alırken belime dolanan kollarla irkildim. Luhan' dı. Alnını enseme yaslamış olmalı ki saçları tenimi gıdıklıyordu.
"İyi misiniz kralım?"
Enseme koklayarak derin bir öpücük bıraktı. İçim titremişti. Sevmek, sevdiğinin her hareketinden etkilenmek değişik bir duyguydu. Luhan' ın bakışı, konuşması, kokusu, dokunuşu, gülüşü... Her şeyi beni etkiliyor ve içimi titretiyordu. Luhan ufacık dokunsa bile karnım gıdıklanıyor ve göğsümde tatlı bir ağrı oluşuveriyordu. Bunlar o kadar kıymetli hislerdi ki... Luhan ile geçirdiğim tek bir anı, gelecekteki hayatımda geçirdiğim koca senelere değişmezdim. Bu yüzdendi zaten geri gitmeyi aklıma bile getirmeyişim.
"Senin yanındayken kötü olma ihtimalimiz yok Sehun. Sen bizim ilacımızsın."
Söyledikleri kalbime işlerken yavaşça, kollarından çıkmadan ona doğru döndüm. Benden birazcık kısa oluşu çok tatlıydı ama bu adam bir kraldı. Boyu ve yüzü sebebiyle kimse onun bu kadar erkeksi biri olduğuna inanmazdı gelecekte olsak. Ama o Luhan' dı. Bir kraldı.
"Kralım, bunu hiç yüzünüze karşı söylemedim ve ben... İfadenizi görmek istiyorum. Bu yüzden söyleyeceğim: Sizi seviyorum."
Luhan ciddi ifadesi yerini gözlerine ulaşan bir mutluluk tebessümüne bırakırken tüm cesaretimi toplayıp karşımdaki kralın izni olmadan bir şey yaptım: Sağ gözünün altını işaret parmağımla hafiften okşadım. Öyle hafifti ki beni yakan bu dokunuşu o hissetmemiş bile olabilirdi. Elimi indirirken Luhan yarı yolda karşılayıp elimi tuttu ve avucumu yüzüne yasladı. Avucumun altındaki sıcacık teni canıma kastediyordu sanki. Kalbim öyle delice çarpıyordu ki her an ölebilirdim. Ama bu yetmemiş gibi Luhan bir de gözlerini kapayıp yüzünü hafifçe döndürdü ve avucumu yüzünden çekmeden bileğim ile avucum arasında kalan kısma öpücük kondurdu. Titrek nefeslerim ciğerlerimi yakıyordu. Dayanamayıp eğildim ve dudaklarından öptüm. Sadece bastırıp çekmiştim dudaklarımı. Her ne kadar birbirimizi sevsek de krala izinsiz dokunmuş olduğum gerçeği aklıma gelirken yutkunup çektim kendimi. Luhan gözlerini kısıp, dilini sağ yanağının içinde gezdirdi ve hızla beni ensemden tutup dudaklarımı örttü kendi dudaklarıyla. Alt dudağımı emerken ilk defa bu şekilde öpüşüyor olmamızın şaşkınlığını çabuk attım üzerimden ve üst dudağını emerek karşılık verdim. Benim karşılık vermem Luhan' ı daha da tetikledi v sanki mümkünmüş gibi beni kendine daha çok çekti. Dilini dudaklarımızın arasında hissettim ve ona izin verdim. Ağzımı daha fazla araladığım an dili, dilimle buluştu. Öpüşmemiz boyut değiştirmişti. Birbirimizin dudaklarını yiyor gibi, hızlı ve serttik. Dudaklarım acımaya başlarken biraz yavaşladım. Ama Luhan bunu sürdürmeden geri çekildi. Yanakları kızarmıştı. Benim de kızardığından emin olduğum yanaklarımı okşarken düzgün dişlerini göstererek güldü. Gülmek gerçekten bulaşıcıydı. Çünkü ben de yanan dudaklarımın gerildiğini hissediyordum. Luhan ellerini yanaklarıma koyup biraz okşadı.
"Bu gece... Bu gece seni odamıza çağırmak istiyoruz. Gelir misin?"
Luhan aslında sormazdı. O hadımı gönderirdi ve gelmemi isterdi, ben de gelirdim. Ama bu sefer soruyor, izin istiyordu. Çünkü izin isteyecek kadar değer veriyordu bana. Vücuduma dokunmak istiyordu ve bunun için bir kral olarak emretmiyor, bir sevgili olarak izin alıyordu benden. Bu çok hoş bir davranıştı. Onun beni ne için çağırdığını bilmek kasıklarımın sızlamasına sebep oldu. Henüz ilk defa ateşli bir öpüşme yaşamamıza rağmen belki hızlı gidiyorduk ama tenlerimiz birbirine karışsın istiyordum. Bu yüzden başımı olumlu anlamda salladım. Gülüşü büyürken alnını alnıma yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Long Live the King
Fanfiction"...Ama şunu bilmelisin ki Wu ShiXun, yakalamak bizim en iyi yaptığımız şeydir..." Ana Çift: HunHan/HanHun Yan Çift: YiZhan Tür: Tarihi/Dram/Komedi *Geri dönüşümün şerefine... *Smut içerik vardır. *Üç-beş entrika, bir-iki idam falan var.