Bir yanlışlık vardı bunda. Geyikler aslanlardan kaçamazlardı ve neden aslan demiştimki ben bu, kolumu tutan sorumsuz domuza!
"Bırak kolumu çabuk!" Pekte umurunda değildi yakarışım. Hatta biraz daha sıkmıştı. Gıkımı çıkarmadım. Bu sorumsuz domuza dersini verecektim!
"Başın kanıyor hastaneye gitmen gerek!" Yere sert düşmüştüm ama fazla birşey hissetmemiştim. Sanırım ben bir demir kafayım. Hissetmemiştim. İstemdışı gelişen refleksimle elimi kafama götürdüm. Fazla kanıyor olmalıydı. Başımın çaresine bakabilirdim. Bu zengin züppesine gerek yoktu!
"Kolumu bırakta yoluma gidiyim! Evde annemle babam bekliyor!" Sonunada bağırarak ekledim. "Hah! Hastaneymiş!" Kolumuda sertçe çektim. O kadar sert tutuyorduki sorumsuz domuz kolum hala onun elindeydi. Gözlerini gözlerime dikti.
"Ailen senin bu halde, bu saatte dışarıda dolaşmana izin veriyorlar demek!?"
"Arkadaşların yaptı bunları yoksa bu halde değildim!" Biraz ufak atsaydım daha iyi olabilirdi. Fazla büyük salladım. Bu yağlanmış ve süpürge gibi saçların beş dakikada bu hale gelmesi fazla sallama olmuştu hemde. Bende inanmazdım ama şuan sadece kolumu bırakmasını umuyordum.
"Yemem ben bunları basbayağı dilencisin, ve evsizsinde!" Senin gibi bir zengin züppenin beni böyle sapır saçma aşağılaması adaletsizdi.
"Gel o zaman kıçımı ye sorumsuz domuz! Arkadaşlarına sahip çıksaydın sende o zaman! Yeter bırak kolumu!"
"Ne dedin sen! D- domuz mu?! Haddini bil! Alt tarafı dilencisin fazla ileri gitme."
"Sende alt tarafı bir zengin züppesisin bana paranla hava atamazsın. Umurumda değil paran, beni paranlada ezemezsin. Çünkü ben sizler gibi paranın kölesi değilim. Şimdi, izin verirsen kolumu al-"
"N-apıyorsun aptal herif!!" Hızlıca beni sırtına almıştı. Ne olduğunu dahi anlayamadım ne ara aldı beni bu adam sırtına. Resmen sırtından sarkıyordum şuan. Ve başım, şimdi hissediyordum. Dönmeye başladı ve bu sorumsuz domuzun sırtında öne arkaya sarsılmaktan dahada berbat hissetmeye başladım. Ah, hadi ama sorunsuzca atlatamayacakmıydım? Neden yoluna bakmıyorduki bu lanet adam!
"Sarp, Alper'e söyle Recep'i evine bıraksın. Sende Mehmet'i evine bırak. Benim bir işim çıktı." Pis pis gülüyordu altımda. Tabiikide o anlamda altımda dememiştim.
"Şu evsiz kızlamı uğraşacaksın, kokuyordur o şimdi uğraşmana değmez! Saçmalıyorsun. Yada cehennemin dibine git piç herif." Alayla konuşuyordu. İnsan arkadaşına böyle dermiydi? Terbiyesiz zengin züppesi ne olacak?! Benim yaşadığım şartlarda yaşasaydın sende kokardın gerizekalı. Peki bu adam neden beni bırakmıyordu? Benimlemi uğraşacaktı. Sanırım başımın dönme etkisiyle sayıklamıştım bunları.
"Bırak beni.. Bırak sorumsuz domuz." Ve zorla kaldırdığım elimi yavaşca sırtına vurdum. Sert bir vücuda etkisi olmayan yumruğum yeniden aşağı sarktı. Gözlerim gittikçe kapandı, kapandı ve herşey yok oldu birden.....
Yumuşak, evet yumuşak zemin. Hangi çöpte yattım acaba yine. En son o adamın sırtındaydım. Başım şişmişti sanırım. Neden yumuşaktı zemin. Çöp gibi kokmuyordu fakat, çöpte değildi sanırım. Yatak! Evet şuan bir yataktaydım. Lanet herif ne yapmıştı acaba bana! Tecavüz mü? Hayır bu çok ağır olurdu, bana bunu yapmamış olsun lütfen. "Lütfen Tanrım.."
Bir cesaret açtım gözlerimi. Tavandan etrafa kaydırdım, gepgeniş bir oda. Gerçekten geniş ve lüks bir oda. Hadi canım. Evinemi getirmiş beni? Benim gibi pis, evsiz bir kızı. Ama evde böyle şeyler olmazdı, serum gibi mesela. Hastaneydi burası. Hastaneye ait olmak için fazla lüks bir hastane odası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni GERÇEKTEN Sevmiyorum
SpiritualSokaklar benim evimdi. Ben kendime sokak kızı derken insanlar bana yırtık ve kirli kıyafetlerimden dolayı 'dilenci' diyordu. Fakat hiçbiri umurumda değildi. İki yıl önce hayatta ayakta durmam için gereken şartlar sağlanmadığı için bu halde olduğumu...