Evet, okullar açıldı ve ben uzun bir ara vericem felan filan yok bee şaka yapıyorum, yazarım ben yine arada bir ama güzel bölümler olmayacağı için hikayeyi kaldırmayıda düşünmüyor değilim. Dürüst olayım size, ben başından beri seni gerçekten sevmiyoruma alışamadım. İçime hiçmi hiç sinmedi kurgusu olsun, adı olsun -çok gülünç bir addlksfjlkf- ne bileyim işte. Hikayeyi göremezseniz zaten böyle birşey yapmışım demektir neyse, çok uzatmışım görüşürüz.
Giray gülerek geldi eve. Yanında Sarp ve Alper yanında. "La oğlum altına işiyordun lan."
Ne olduğunu sordum felan, olay aynen şöyle olmuş. Nisa uyuşturucu sanıp karbonat koymuş Sarp'ın cebine. Sonrada polisi aramış. Polislerin karşısında altına ediyormuş resmen, ağlayacakmış ta. Yani öyle dediler. Güldük geçtik yani, bu sırada gülerkende karnıma ağrılar giriyordu ve yüzümü istemsizce buruşturuyordum. Giray farketmiş olacakki hiç beklemediğim birşey yaptı.
Salonda oturuyoruz böyle sohbet muhabbet çaylar çerezler felan. Nisa'da hala bizde bu arada. Kıza ısındım biraz. Ay Allah'ım söz bidaha kimsenin günahını boş yere almıcam ya. Çok adice birşey bu günah alma işi ama işte yapmasak daha güzel olur.
Ne diyodum? Heh işte Giray'ında yüzü asıldı, arada bir bana bakıyor. "Neyin var Maral!?" dedi en sonunda. Dedim ne oluyor bu benim içinmi endişelendi bak bak bak felan.
Tabi herkes bir Giray'a bir bana bakıyor. "Önemli birşey değil ya karnım ağrıyor biraz geçer birazdan."
Hala kaşları çatık ikna olmadımı ne? Sarp dedi hastahaneye gidelim istersen bak dahada artarsa söyle hemen gidelim felan. Giray ordan atladı hemen. "Sanamı düştü oğlum ben neciyim burda?"
"Necisin Giray!?" Sinirlendim işte şimdi buna. Sanki kocam, sevgilim. Alt tarafı çocuğumun babası yani salakmı ne..
Kavga etmeye başladık resmen, ayırmaya çalışıyorlardı en son ama karnıma bir anda ağrı girince yere çömelmek zorunda kaldım. Çok sert birşeyle vurdular sanki ama ölüyorum sandım tabirine şu an inandım. Gözlerim kararmıştı. Giray'ın beni kucağına alıp bağırış çağırışın uğultusunu duydum.
Gözlerimi açtığımda, etraf aydınlandığında anladığım kadarıyla hastanedeydim. Ve Giray tam yanımdaydı. Alper, Sarp ve Nisa'da odanın içindeydiler. Kolumda serum. "Giray..."
"Maral... Nasılsın? Hala ağrın devam ediyormu?"
"Bebeğim...." Hemen gözlerim doldu, ağlamaya başladım. Bir dur bir öğren ne olmuş? Ama yok dinlemiyorum burnumu çekiyorum. Giray bir bağırdı. Gözlerimi kocaman açmışımdır büyük ihtimalle. "Kahve içmişsin, o yüzden karnın ağrıyormuş. Karnında değil daha doğrusu. Bebek, yani onun alerjisi varmış kahveye. Doktor sana yememen gereken şeylerin listesini çıkartıcak. Merak etme bebeğimiz iyi.."
Lan gülücem gülemiyorum, şaşırdımda bir yandan. 'Ne dedin lan' bakışı atıyorum. Ne dedin lan bakışı;
Kafa en sona kadar çekili ve gıdık çıkar, gözler büyür ve kaşlar çatılır. Dudaklardada gülmekle gülmemek arasında birşey olur işte o bakış.
BEBEĞİMİZ DEDİ YAHU!
"Ne dedin sen Giray?" Daha fazla tutamadım ama nasıl gülüyorum.
"Demedim birşey, doktorun yanına gidiyorum ben."
Ay, utanırmıymış ya. Allah'ım beni neden böyle birşeyle sınıyorsun demiyeceğim hiç vallahi razıyım. Her halimi güzel olur bir insanın. Yok tabiikide olmaz. Giray'ın çirkin hallerinide gördüm yani şimdi. Sevdiceği hiç övmicem yani şimdi bu satırlarda. Ama görmeye değerdi bu halleride şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni GERÇEKTEN Sevmiyorum
SpiritualSokaklar benim evimdi. Ben kendime sokak kızı derken insanlar bana yırtık ve kirli kıyafetlerimden dolayı 'dilenci' diyordu. Fakat hiçbiri umurumda değildi. İki yıl önce hayatta ayakta durmam için gereken şartlar sağlanmadığı için bu halde olduğumu...