Annemi böyle görmeyi tahmin etmiyordum. Babamıda öyle. Sahi? Bu hale nasıl geldik, zaman neden bu kadar hızlı geçmişti? Ben neden bu kadar vefasız biri olmuştum. Aileme, beni büyüten ve yetiştiren aileme bunu neden yapmıştım?
Insanlar bazen kötü kararlar verir, doğru. Fakat o an farketmezler, sonucu hissetmezler, bilemezler böyle olacağını. Ve sonra eskiyede dönemezler, sürekli ve sürekli yeni bir sayfa açmaya çalışır bazıları. Kimi başarılı kimi başarısız. Bazılarıda tek bir yol seçer o yoldanda dönmez. Ben yalnızlığı seçtim. Bu belkide kötü bir seçimdi. Ama belli bir zamandan sonra bunu düzeltemedim. Sanki vücuduma işlemişim gibi, kalbime buz kalıpları konmuş gibi devam ettim yoluma. Şimdi kalbimi ısıtamıyorum.
Kalbim rahat değil, pişman olduğum şeyler var. Bunu yok edemiyorum. Ne yapsam olmuyor. Hoş bunu yok etmek için yaptığım birşeyde yok. Bugün bu sahneyi görmek beni içten içe üzdü. Bunu nasıl yaptım bilmiyorum ama anneme ve babama soğuk davranarak, misafirmişim gibi geldim sahteden bir sarılma oldu arada. Sonra masalardan birine oturdum. Insanların aralarında konuştuğunu biliyordum. Bana kötü bakışlarını hissetmemek mümkünmü? Bunları umursayanda kim. Neden böyle olduğumu, bu hale nasıl geldiğimi kimse bilmeyecek.
Sadece konuşup yargılayacaklar. Çünkü bunu hep yaparlar. Işin aslını öğrenmek değilde kendi kafalarında hikaye üretmek daha çok işlerine gelir çünkü. Bende onlara istediğini verdim.
Aras'la gözgöze geldik. Acı bir gülümseme yayıldı yüzüme. Bunun sebebi Aras'ın bakışlarındaki tiksinmişlikti. Benden nefret ediyordu. Bunu biliyordum. O benim kardeşim, onu tanırım.
Bunuda içime attım. Ben uzun yıllardır içine kapanık biriyim. Ve bu insanı öldürür. Bazen birileriyle paylaşmak gerekir. Peki ya birileri yoksa? Kimseyle paylaşamadım önceleri, kimseye anlatamadım. Şimdiyse kendim istemiyorum, kimseye birşeyimi anlatmak istemiyorum. Anlatacak birşeyimde yok zaten. Siliğim ben, yokum.
Çok duramadım. Babama ve anneme birkez daha baktım. Kim bilir? Birdaha ne zaman göreceğim onları. Aras ise bana bir daha bakmadı. Bana nefreti büyük. Birşey diyemiyorum. Buna hakkım bile yok. Iyisimi gideyim ben.
Dışarı çıktığımda rahatlamış hissettim. Içeride daralan nefesim şimdi düzene girmişti. Biraz su içtim. Bu rahatlama belkide kısa bir süreliğinedir. Arabama biner binmez eve geldim.
Hava artık erken kararıyordu. 4-5 sularıydı hafiften kararmıştı bile. Eve geldiğimde ise artık akşam olmuştu. Şuan bunu kaldıramam, Berkay'ı görmek istemiyorum.
Ve sanırım o gitmişti. Derin bir nefes aldım. Daha ne kadar dik durabilirim bilmiyorum. Kimseye bu güçsüz yanımı göstermedim. Kimsemde yok halbuki. Ve bunun ne kadar acı veren birşey olduğunuda kimseye söylemedim.
Uzun süredir ağlamıyorum, daha ne kadar tutabilirim bilmiyorum. Daha fazla tutabileceğimi sanmıyorum. Daha fazla ayakta durabileceğimi sanmıyorum. Yapma! Sen güçlü birisin, hep bunu dedim kendime. Kapıdan girdiğimde ayaklarım tutmuyordu. Oraya yavaşca oturdum. Kapıya sürtünerek. Nefesim daralıyor.
Gözyaşlarım çok kolay akıyor. Neden ağlıyorsun Harika? Buna hakkın mı varki? Derin nefesler almaya başlamıştım. Olmuyordu, nefesim daralıyordu.
Berkay.
Karşımdaydı. Hayır beni böyle görmemesi gerekiyordu. Hayır, hayır, hayır. Gitmiş olması gerekiyordu, o hep giderdi.
Yaklaşma, yaklaşma, yaklaşma. Dokunma, sakın dokunma bana, sakın. Silme gözyaşlarımı sakın. Akmayın gözyaşlarım, nolur.
Berkay'a ne kadar süre dayandım bilmiyorum, ona ne kadar vurdum bilmiyorum. Ona ne kadar bağırdım bilmiyorum. Ne kadar süre ağladım bilmiyorum. Beni böyle görmemesi gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni GERÇEKTEN Sevmiyorum
EspiritualSokaklar benim evimdi. Ben kendime sokak kızı derken insanlar bana yırtık ve kirli kıyafetlerimden dolayı 'dilenci' diyordu. Fakat hiçbiri umurumda değildi. İki yıl önce hayatta ayakta durmam için gereken şartlar sağlanmadığı için bu halde olduğumu...