Yani bula bula bunumu buldun Giray? Ciddenmi? Pastacılık kursumu? Bir kezde bana danışsan şaşacağım.
Bide bunun şerefine ekler aldık eve gidip kutlama yapıcaz. Eve gelip herşeyi hazırladım. Yolda gelirkende Giray'ın başının etini yedim birazcık.
Ekler güzeldi, hayatımda ilk kez yiyordum sanırım. Yurtta böyle şeyler olmazdı pek. Yani tatlı olarak ayda yılda bir yapılan sütlaç olurdu onun haricindede hep elma olurdu. Bu, çok güzeldi. Kreması özellikle. Çok güzel bir kıvamı vardı, mükemmel. -YAZARIN CANI ÇEKTİ AMA NEYSE-
Yanı sırf şu kremasını yapmayı öğrensem yeterdi. Paket paket yiyebilirdim. Ekmekle bile yerdim ben bunu. -ABART YAZAR ABART, BİRAZDA ŞUTARAFA ABART-
"Pastacı olcam ben Giray bey!"
"Hızlı çıktın bakıyorumda arabada bıdı bıdı ediyordun."
En masum kedicikler gibi baktım Giray'a. "Ama bu çook güzel."
"İstersen sende yapabilirsin çirkin."
Ağzını eğerdimde şimdi çocuk gibi o ne öyle? Ben biraz daha ekler yiyeyim. -En son bitimine yakın 8 tane felan yemiştim sanırım-
Su arıyordum harıl harıl. Güne böyle başlamıştık işte. Kursa bundan tam bir hafta sonra başlayacaktım. Kafam hala bebeğimdeydi. Sanki o ölmemişti.
"Giray, doktora gidemez miyiz? Sanki o hala içeride biryerlerde."
"Aynen Maral bebeği içerde bıraktılar kızım sen mal mısın? Bizzat gördüm. Bu konuyu birdaha açma canın yanar."
Anlayışlı olamaz mıydı gerçekten? Bu konuda hassas olmamı anlayamıyor muydu? Ben bir anne olacaktım.
"Yapma Maral ağlama. Akşam senle bişey konuşucam."
Hemen bir merak seli geldi en derinimden. Akşama kadar sabredecektim yinede.
"O zaman Giray, romantik bir yemek eşliğinde yapalım bu konuşmayı olmaz mı?"
Yüzüme belkide ilk kez böyle bakmıştı. İster istemez yüzümde birşeymı var diye sorasım geldi. Ama tam tersine sarıldı Giray bana. Uzun kollarıyla bir anda kavradı beni belimden ve bir süre öyle kaldık.
Domuzumuzdan beklendiği gibi bir andada iterek uzaklaştırdı beni. Alışmıştım bu dengesizliklerine. Sadece şu sıralar sebebini bilmediğim bir hüzünle doluydum. Sebebini gayet iyi biliyordum aslında. Giray'dan nefret etmem gerekirken etmiyordum mesela, bebeğimle hasret gidermek isterken gideremiyordum. Giray gittiğinde, yalnız kalacaktım.
Beni istediği gibi kullanmakta özgürdü. Giray'ı seviyorum, onsuz çok zorlanacağımın farkındayım. Buna bir son gerek. Kötü bir son olsa bile, olmalıydı.
"Giray, markete gitmem gerek. İstediğin bir yemek varsa eğer söyle ona göre birşeyler bakacağım."
"Tek başınamı gideceksin markete?"
"Gitmiştim daha önce yani yolu biliyorum sen sadece birazcık para vericeksin."
"Nasıl gittin yolu nereden biliyosun lan sen!?"
"Konuşmaya hakkın yok bence Giray. Sus, artık yeter. Kölen gibimi duruyorum ordan bakınca? İğrenç birisin sen artık sana tahammül edemiyorum. Kötüsün, pisliksin. Hayatım hapishane gibi. Depresyona giricem bu yaşta senin yüzünden. Ulan salak herif sen yokken canım sıkıldı gelmedin ne yapmamı bekliyodunki?"
Sustu demeyi çok isterdim ama benden daha fazla bağırmayı tercih etti. Halbuki sesimi kısık tuttuğumdanda eminim. Haksız yere bağırdı. Bunu haketmediğimi düşünüyorum. Dinlememiştim. Haksızdı, kuru gürültü yapıyordu tamamen. Daha fazla katlanamayacağımı hissettim. Ve çıktım evden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni GERÇEKTEN Sevmiyorum
SpiritualSokaklar benim evimdi. Ben kendime sokak kızı derken insanlar bana yırtık ve kirli kıyafetlerimden dolayı 'dilenci' diyordu. Fakat hiçbiri umurumda değildi. İki yıl önce hayatta ayakta durmam için gereken şartlar sağlanmadığı için bu halde olduğumu...