Gittikçede yaklaşıyordu. Kafasını alnıma dayadı. Keskin gözleri ürpermeme sebepti. Buz gibi bakıyordu. Neden bu kadar kızıyordu, suçlu olan ben miydim!?
"O bebeği aldıracaksın Maral."
"Hıı aldırırım bekle Giray."
Şaşırmamıştım, Giray'ın benden böyle birşey isteyeceğini tahmin etmiştim. Sonuçta kim evsiz barksız bir dilenciyi evine alır, onunla sevişir, onu hamile bırakır ve bebeği doğurmasına izin verirdi ki? Saçma sonuçta yani, hangi salak buna izin verirdi.
Sinirden elim ayağım titriyordu. Az birazda korku. Ve en baskını ise bağırmak isteyişim oldu. "Ben bu çocuğu doğurmak istiyorum" diye bağırmak istedim. "Ben bu çocuğu istiyorum" diye.
Hiçbirşey demedim. Biraz düşünmem gerekiyordu. Giray'ın bu kadar bencil oluşu beni gülümsetmişti. Daha çok hüzünlü bir gülümsemeydi bu.
Bahçeye çıkıp salıncağa oturdum. Yavaş yavaş sallanırken mayışıp uykuya dalmışım. Bir ara sendeleyerek uyandım. Sanırım Giray'ın kollarındaydım. Fakat o kadar uykum vardı ve o kadar halsizdimki.. Sadece kaşınan gözümü kaşıyacak kadar bir enerjim vardı, onuda tüketip tekrardan uyudum.
Uyandığımda çatı katındaki yataktaydım. Giray ise alt katta tıkırtılar yapıp duruyordu. Zaten o tıkırtılara uyanmıştım. Yüzümü yıkadıktan sonra bende aşağı indim. Sanki ciğerlerim yanmış gibi bir susuzluk hissi vardı ağzımda. Sürahiyi kafama diktim.
"Günaydın Giray."
Sen yokmuşsun gibi davranmakla meşgulüm Maral biraz ötede yaşa tavrını takındı resmen. Televizyonu bağlamakla uğraşıyordu.
"Yardım edeyim mi?"
"Gerek yok, hazırlan sende hadi."
"Ne için hazırlanıyorum acaba Giray?"
"Düğünümüz için."
O an öyle bir kahkaha atmışımki, hayatımda ilk kez öyle gülmüştüm. Nefesim kesilip kıpkırmızı olana dek gülmüştüm.
"İyi bari ciddiye alsaydın bu sefer ben gülerdim."
Sanki kanacağım ben bu salağa.
"Ciddiyim, ne için hazırlanıcam?"
"Hastahaneye gidicez, bebeği aldırmak için."
Birkez daha güldüm tüm yapmacıklığımla. Ben bu bebeği istiyordum.
"Öyle mi? Gidelim o halde hastahaneye."
O an aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum. Bildiğim en keskin şey ise, bu bebeği gerçektende istiyor olmamdı. Giray'ın yanımda olup olmaması zerre umurumda değildi. Başımın çaresine bakmalıydım. Bir şekilde bir düzene girmeye çalışırdım, ama bu bebegi aldırmak mı? Kesinlikle olmaz. Ben katil değilim. Üstelik bebeği doğurmamak içinde hiçbir sebebim yok.
Hastahaneye geldiğimizde derin bir nefes aldım. Ben sakindim. Fakat Giray değildi. Dudaklarını ısırıyordu. Bunu yapması gereken benken.
Randevuya tam saatinde yetişmişiz ve hemen odaya geçtik. Burnunun ortalarına doğru inmiş bir gözlüğü olan doktor "Hoşgeldiniz." dedi.
Hoşgeldiniz, bundan birkaç dakika sonra vücudunuza bilmediğiniz cisimlerle kötü şeyler yapacağım ve size büyük bir vicdan azabı kalacak geride. Hoşgeldiniz.
"Kürtaj için geldik biz Canan hanım."
Canan hanım, doktorumuz. Güyya sözde doktorumuz.
Şimdi ayağa kalkma vakti. Giray'a dersini verme vakti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni GERÇEKTEN Sevmiyorum
SpiritueelSokaklar benim evimdi. Ben kendime sokak kızı derken insanlar bana yırtık ve kirli kıyafetlerimden dolayı 'dilenci' diyordu. Fakat hiçbiri umurumda değildi. İki yıl önce hayatta ayakta durmam için gereken şartlar sağlanmadığı için bu halde olduğumu...