"Vicdanını rahatlatmak içinmi karnımı doyuracaksın? Ben neyim kölenmiyim? İstediğin zaman gururunu kır istediğin zaman bağır dalga geç. Şuradan çıkayım başka birşey istemiyorum bakarım başımın çaresine."
"Seni o itlerin elinden kurtarmasaydım şimdi ne haldeydin biliyor musun gerizekalı? Burdan çıkma konusuna gelince, sinirlendirme beni ve benimle iyi geçinmeye çalış. Çünkü o tamamen bana bağlı ufaklık." Elindeki anahtarları salladı birde yüzsüz yüzsüz.
"İticisin bayım. Burada kaldığım süre içinde benimle konuşmazsan memnun olacağım. Ve şimdi uyumak istiyorum. Yemiyorum o yemekleride al sen ye."
Diklenmek denmezdi buna. Daha çok kurtulmak için alttan almak denirdi. Evet, böyle denebilirdi. Umarım gitgide sinirlenmez. Yanıma oturdu. "Alo pizzacı mı?"
Bana bilmiş bir edayla çarpık bir şekilde güldü ve konuşmaya devam etti. Büyük boy karışık diyordu. Peki, dayanabilirdim buna. Hadi ama kimi kandırıyorum. Dayanamazdım.
Neden beni yemekle sınıyorduki? "Neden.. Neden bana işkence etmek istiyorsun! Peki, bende özür dilerim. Dediğim herşey için. Ama bunu yapma! Bu insanlık dışı."
Yine donuk donuk baktı suratıma. Birşey diyecek gibi oldu sonra, sonrası gelmedi. Yine camın önüne oturdu. Benden tarafa bakmıyordu. Yarım saat sonra odanın kapısı tıklatıldı. "Efendim pizzalar size değil mi?"
Hemşirenin elinden aldı pizzaları. Tekerlekli masayı benden yana çekti ve üzerindeki tepsiyi başucumdaki komidine koydu. "Bunu ye tamam mı? Bende yicem. Bitiriceksin bu pizzayı."
"Bak yine bana emir veriyorsun, ve bu hoş değil. Ben kölen değilim!"
"Sadece ye, başımı şişirme. Karnını doyur yeter. Hiçbirşey demem tamam yeterki sus ve ye. Bana meydan okumayada kalkma."
"Önce sen ye." Omuz silkti, ketçap ve mayonez sıktı pizza diliminin üzerine. Güzel oluyor mudur acaba? Bana gözleriyle işaret etti. Hadi ye dercesine. Utana sıkıla bende ketçap ve mayonez döktüm. İlk ısırığı aldığımda deliye dönmüştüm. Mükemmeldi. Tek kelimeyle muhteşemdi. Bu, çok iyiydi. Fazla iyiydi. Bu kadar güzel olması yiyemeyenlere haksızlıktı. Bu çok güzeldi. Kesin dalga geçecekti benimle. Gözlerim öyle bir büyüdüki ilk pizza dilimini on beş saniyede filan bitirdim herhalde. Bir simiti bile on beş dakikada bitiren biriyken şimdi pizzanın böyle bir etkisi olması.. İlginç. Kolada eklenince birde, dahada mükemmeldi. Tanrım!
"Güzel değil mi? Bencede çok güzel, hayır diyemiyeceğim bir ikili bu. Şimdi, bitir bunu."
Dalga geçmedi en azından. Ondan tarafa bakmadan bende devam ettim bu mükemmel pizzaya. Tek kelimeyle harikaydı. Yerken birşey yoktuda, yedikten sonraki ağrıyan karın. Karnıma bastırıyordum.
"Çok hızlı yedin, hazımsızlık çekiyorsun." Telefondan birini aradı. "Dilek benim olduğum odaya iki maden suyu getir."
"Senindemi karnın ağrıdı?"
"Hayır, alışkınım ben ufaklık. -göz kırptı, ah egoist herif- İkiside senin içindi."
Kafamı tekerlekli sandalyeye koydum. Ağrı belki geçer umuduyla. Getirilen sodalar açıktı ve yine emir üzerine içtim maden sularını. Ardından yine dayadım kafamı tekerlekli sandalyeye koydum.
Hiç konuşmuyordu. Beni izliyordu veya dışarıyı. Bilmiyordum, sadece biraz uyumak istiyordum. Ama başım ağrıyordu, karnımda. Uyuyamıyordum. Dışarıda olsam şuan sıkıldığım için gider bir kitap alırdım. Ama şuan burada kapana kısılmış gibi hissediyordum. Lanet herif tüm düzenimi bozdu. Ne vardı sanki izin verseydide gitseydim yoluma. Hemşire girdi odaya. Elindeki demir kısa tepsiyle. Bu şeylerin adını bilmesemde şuan bana iğne yapmak için geldiğini biliyordum. Hissettim. Dur gelme!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni GERÇEKTEN Sevmiyorum
SpiritueelSokaklar benim evimdi. Ben kendime sokak kızı derken insanlar bana yırtık ve kirli kıyafetlerimden dolayı 'dilenci' diyordu. Fakat hiçbiri umurumda değildi. İki yıl önce hayatta ayakta durmam için gereken şartlar sağlanmadığı için bu halde olduğumu...