Aşağı inmelimiydim yoksa gözlemlemelimiydim? Mehmet ve Recep dediği kişilerin nasılda korkarak arkalarına bile bakmadan gidişlerini izledim. Bu adamdan herkes korkuyordu neden?
"Ne, ne bakıyorsunuz lan öyle? Kaç kere dedim size şöyle malları musallat etmeyin başıma diye. Yedikleri bok yüzünden kız hastanelik oldu."
"Hadi ama dostum palavra atma şimdi adamlara. Kız gidecekti sen gitmesine izin vermedin."
"Sarp, konu bu değil. Bidaha böyle mallarla uğraşmak istemiyorum. Duydun mu sende Alper!? Adamakıllı tiplerle takılın bidaha."
"Taman dostum sinirlenme. Kıza n'oldu nerede şimdi hastanedemi hala?"
"Hastanede pansuman yaptılar sonra kız gitmiş nerede bilmiyorum."
Palavra atıyordu adi! Kaçmama izin verdimiki gideyim!? Elime koz verdin domuzcuk. İnmez miyim ben şimdi aşağı? Göstermez miydim kendimi arkadaşlarına? Görürsün sen şimdi. Durun nereye gidiyorsunuz? Lanet olsun gitmişlerdi. Bir anda gelen sinir ve hiddetle inmeye başladım merdivenleri. Aniden kalkınca heryer kararmıştı. Ve yere çakılmıştım yeniden. Hayır yine domuzcuğun kollarına düşmüştüm. Başım, dönüyordu. Domuzcuklarla gözgöze gelsekte onlarda dönüyordu. Beni dizlerine yatırdı. Hafif hafif tokatladı. "Öldün mü yoksa!?"
"Vurmasana gerizekalı! Ölmedim daha, ölemiyorum senin yüzünden. Hep bir kurtarmacılık hep bir kahramanlık. Ölmemedemi izin vermiyorsun?"
"Vermiyorum."
Kendime gelmiştim. Evet kendimdeydim neden hala bunun bacaklarında yatıyordumki. Dikeldim hemen. "Sen niye yalan söyledin arkadaşlarına!?" Yeterince kendimdeydim.
"N-ne yalanı uydurma biyerlerinden."
"Duydum domuzcuk. Kız kendisi gitmiş dedin. Bilmiyorum nerde olduğunu dedin."
"Yanlış duymuşsun."
"Bok yanlış duydum. Recep'in boğazını sıktın, tehdit ettin onu. Herşeyi gördüm işte inkar etme!!"
Kestirip atmıştı sadece. Neyse ne sorgulamayacaktımda. Gidiyordum artık. Yeter bu kadar farklılık.
Kapıya doğru yöneldim. 'Gidiyorum' demeyecektim. Sonra izin vermezdi falan mazallah. Kapıyı açmamla beraber elimi tutup çekmesi bir oldu. Yaralı elim lan o benim napıyosun!?
"İstersen bir daha dene. Paramparça ederim bu elini!"
Aletine bir tane geçiresim geldi hayvanın.
"Tam bir domuzsun."
Kapıyı kilitledi ve anahtarı cebine atıp koltuğa oturdu. Boş boş duvara bakıyordu. Arkasında kalmıştım. Arkasına yaklaştım gitgide. Bir şekilde o anahtarı almalıydım. Hücum edicektim sırtına.
"Ben geliyorum domuzcuuuk!!" Baam! Sırtına zıplamıştım. O can havliylede ayağa kalktı. Sırtını vakumlamıştım resmen yere düşmemek adına. "Anahtarı ver yoksa boğazın tehlikede domuzcuk."
"Diyosun??" Koltuğa biranda oturunca sırtıyla bana doğru bastırdı.
"Hadi ama göğüslerin küçücük kemiklerin batıyor ufaklık."
"Ölüyorum gerizekalı!!" Savurduğu saçlarını çektiğimde dahada bastırdı vücudunu kendime. Öne doğru götürdüm kafama. Ah, mükemmel. Çok yakındık! Biran duraksasamda sertçe baktım gözlerine. Bu pozisyon iyi değildi. Öpüşecektik neredeyse!? Yanağına eğildim ve ısırdım ama haketmişti zengin züppesi!
"Anormalmisin lan sen!? Niye bir hareketin bile normal değilki? Tanrım başıma bela aldım sanırım!"
"Bırakta gideyim o zaman! Sana kaç kez daha diyeceğim? Başımın çaresine bakabilirim sokaklarda. Neden izin vermiyorsunki? Bana bir açıklama yap en azından. Beni burada tutmak için en ufak bir sebebin bile yokki. Sencede yeterince ezmedinmi beni paranla? Buraya alıştım birazda olsa tamam artık bırak beni. Emin ol o dediğin boşluğa düşücem ama kimsesizim ben. Unuturum geçer. Bu kadar aptal mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni GERÇEKTEN Sevmiyorum
SpiritualeSokaklar benim evimdi. Ben kendime sokak kızı derken insanlar bana yırtık ve kirli kıyafetlerimden dolayı 'dilenci' diyordu. Fakat hiçbiri umurumda değildi. İki yıl önce hayatta ayakta durmam için gereken şartlar sağlanmadığı için bu halde olduğumu...