MERHABA... BUGÜN INTERNETE GİREMEYECEĞİM İÇİN BÖLÜMÜ CUMA GÜNÜ PAYLAŞTIM FAKAT TURKCELL SAĞOLSUN HEDİYE INTERNET PAKETİ VERDİ. BENDE SİZİN IÇİN ÇORUM YOLUNDA BÖLÜM YAZIYORUM DEĞERİMİ BİLİN:))) ŞİMDİ SİZDEN SON RİCAM BU ZAMANA KADAR Kİ TÜM BÖLÜMLERDE BEĞENDİĞİNİZ VEYA BEĞENMEDİĞİNİZ HER ŞEYİ YORUMDA BELİRTMENİZİ İSTİYORUM. MESELA BÖLÜMLERİM KISA OLABİLİR. YAZIM YANLIŞIM ÇOK OLABİLİR. BUNLARI SÖYLERSENİZ ÇOK MUTLU OLURUM. TEŞEKKÜR ETMİYORUM. BU BÖLÜMÜ YAYINLADIKTAN SONRA AYRI BİR BÖLÜMDE TEŞEKKÜR EDECEĞİM SİZE. NEYSE ÇOK KONUŞTUM GALİBA. IYİ OKUMALAR.
***
ALAZ'IN AĞZINDAN:
Aşk... Benim için aşk diye birşey yoktu. Sevgi en üstün duyguydu kalbimde... Miniğim ile evlenmeden önce de çok kişiyi sevdiğim söylenemez. Abim Dicle ve Dilan...
Babamı sevmedim. Annemin ölümüne neden olduğu için. Şimdiki eşini severken annem ile evlenmek zorunda kalmış. Annem hamile kaldığında düşük yapması için elinden geleni yapmış fakat hiç biri işe yaramamış. Abimin doğumundan birkaç yıl sonra annem tekrar hamile kalmış ve beni doğururken hayatını kaybetmiş. Babam ise bu ölümü fırsat bilip evlenmişler. Dicle ve Dilan benim öz kardeşim değil ama çok seviyorum onları.
Şu zamana kadar babamın yanında kalmamın tek nedeni de ikisiydi. Eğer gidersem babam ben yokken Dicle veya Dilan'ı sevmediği biriyle evlendirirdi. Fakat Dilan evlenip Dicle de okul için Diyarbakır dan ayrıldığında burada kalnam için bir sebep yoktu. Annemin Eluf'e kötü davranması ile son kararımı verip Istanbul'a gitmeye karar verdim. İyiki de gitmişim.
Belki gitmeseydim şuan Elif ile bu şekilde olmayabilirdik. Kollarımda uyuyan güzelliğe bakıp burnumu saçlarına gömdüm. Bunu yapmayı seviyordum. Kafasını göğsüme yaslamasını seviyordum. Güldüğü zaman yanağında oluşan o iki çukuru seviyordum. Ona dair her şeyi seviyordum.
Saçlarından gelen muhteşem kokuyu içime çekerken elimi karnına götürüp oğullarımı sevmeye başladım. Çok değil bir ay sonra aramızda hiçbir engel kalmayacak ve ben onları ger dakika görüp sevebilecektim.
Biraz büyüdükleri zaman uykusuz kaldığım günlerin acısını da çıkaracaktım. Gecenin üçü yada beşi dinlemiyor en olmadık şeyleri aşeriyordu miniğim.
Çorum leblebisibden Amasya elmasına kadar tüm illerden isteyecek birşey buluyordu. Bana da gecenin köründe gidip istediklerini bulmak düşüyordu. Almazsam da yok doğum lekesi çıkar bebeklerimizin yüzünde, yok sen beni sevmiyorsun diyerek almak zorunda bırakıyordu.
Onun bu halleri aklıma geldikçe gülüyordum kendi kendime. Elif hanım istediği için bir ilke imza atıp erkek sekreter ile çalışıyorum. Yanımda çalışan kırk beş yaşındaki sekreteri kıskanıp kovdurmuştu. Tabiki ben onu kovmak yerine şirkette başka bir iş vermiştim. Sonuçta ben işe başladığımdan bu güne kadar bizim şirkette çalışıyordu ve gerçekten aldığı maaşın hakkını veriyordu. Ayrıca evde bakması gerek üç çocuğu varken onu kovamazdım.
Sekreter aradığım için gelen iş başvurularını Elif ile değerlendirmiş fakat hiçbirini kabul etmemiştik. En sonunda şirketten bir erkeğe mevki değiştirip sekreterliğe ikna etmiştim.
Tabi ki başıma bu kadar iş açmasına kızmamıştım. Beni kıskanması hoşuma gitmiş, beni çok mutlu etmişti.
Elif kıpırdanmaya başladığında gülümseyerek uyanmasını bekledim. Birkaç dakika sonra deniz mavisi gözlerini açıp etrafa baktı. Beni gördüğünde gülümsemesi ile bende gülümsedim.
Her sabah olduğu gibi yarım saat kadar birbirimizi izledik. Daha sonra yanağıma küçük bir öpücük kondurup "günaydın" dedi. Bende dudaklarına küçük bir öpücük kondurup" günaydın" dedim.
Daha sonra eğilip karnına iki tane öpücük kondurup "günaydın" dedim. Geri çekilip elini karnına koyarak beklemeye başladım. Cok geçmeden istediğimi elde etmiştim. Elimin altında iki tane tekme hissetmem ile gulumsemem. Daha da büyüdü. Elife baktığımda oda ışıl ışıl gözlerle bana bakiyordu.
Yataktan kalkarken Elif'inde elini tutup kaldırdım. Üzerimizi değiştirmek için dolabın kapağını açıp baknaya başladım. Üzerine olabilecek beyaz boydan bir elbise çıkarıp eline verdim. Eğer elbisesini ben secmeseydim eski kıyafetlerine bakarak ağlayacak ben susturmaya çalıştıkça da sen beni sevmiyorsun diyerek ağlamasını siddetlendirecekti.
Elif önce elindeki elbiseye bakıp sonra bana baktı. Birkaç dakika durduktan sonra birşey demeden banyoya doğru ilerledi. Bende üzerime birşeyler giyip Elif'in gelmesini bekledim. Bir süre sonra Elif geldi ve beraber kahvaltı yapmak için aşağı indik.
Odaya girdiğimizde Selin yemek yerken abim Eylül ile ilgileniyordu. Yaklaşık bir ay önce Eylül aramıza katılmış ve tatlılığı ile herkesi kendine hayran bırakmıştı. Masaya oturup Eylülü kucağıma aldım. Mis gibi bebek kokusunu içime çekerken Elif'in elini uzatması ile Eylülü Elif'e uzattım.
Elif Eylülü kucağına aldığında tebessüm ederek onu izledim. Bebeklerimizden birinin kız olmasını çok istiyorum ama ikiside erkekti. Elif'e benzeyen küçük bir cadı hiç fena olmazdı. Yinede umursamazlıktan geldim. Arın ve Aras biraz büyüdüklerinde üçüncü çocuk hiç fena bir fikir değildi. Evet isimleri belli. Eymen Arın ve Pamir Aras... Eymen ve Pamir Elif'in fikriydi Arın ile Aras da benim fikrimdi.
Kısa geçen bir kahvaltıdan sonra masadan kalkıp koltuklara oturduk. Abim ile Selin Eylülü severken bizde onları izliyorduk. Birkaç dakika sonra Elif yanımdan kalktığında ne yapacağına baktım. Ben odamıza çıkıyorum dediğinde ayaga kalktım.
Ne olursa olsun son bir vardı doğuma ve ben Elif'in tek başına kalmasını istemiyordum. Doktor ikiz oldukları için erken doğum olma ihtimali var demişti. Elif zar zor beni ikna edip odaya çıktığında aklım ondaydı. Bir süre bekledim fakat gelmeyince hızla merdivenlere dogru ilerledim.
Abim ve Selinin bana baktığını farkındaydım ama umursamayıp hızla merdivenleri çıktım. Son basamakta duyduğum çığlık ile koşarak odaya girdim.
Elif yerde yatarken çığlık atıyordu. Ne olduğunu sormadan Elifi kucağıma alıp koşarak odadan çıktım. Ya doğum sancısı vardı, yada düşüp canını yakmıştı. Merdivenleri de koşarak inip hızlı bir sekilde konaktan çıkıp arabanın yanına ilerledim. Arka koltuğa Elifi yatıracakken ön kapı açıldı ve abim öne binip arabayı çalıştırdı. Hızla arabaya binip Elif'in saçlarını okşarken mırıldanıyordum. Araba hastanesinin önünde durduğunda Elifi kucaklayarak arabadan indim.
Bizi bekleyen sedyeye Elif'i yatırıp arkasından ilerledim. Doktorlar bir odaya girdiklerinde bende odanın yanına oturdum. Yaklaşık bir saat sonra kapı açıldı ve içeriden iki tane hemşire çıktı. Maviler içindeki iki bebek ile yanıma geldiklerinde ilk defa gözlerim yaşardı.
Birini benim kucağıma verip digerini abimin kucağına verdiler. Ben hayran bir şekilde kucağımdaki bebeğe baktım. Bizim bebeğimiz. Sevdiğim kadın ve benden bir parça...
Abimin kucağındaki oğluma baktığımda yumuk gozleri ile uyuduğunu fark ettim. Elimde duran iki muhteşem varlığa bakarken kapı tekrar açıldı ve Elif dışarı çıkarıldı. Peşinden cikan doktor yorulduğu icin uyuduğunu söyleyip gitmişti.
Hemşireler gelip muayene için bebekleri aldığında bende Elif'i götürdükleri odaya doğru ilerledim.
ELİF'İN AĞZINDAN:
Gözlerimi araladığımda boş boş çevreme baktığımda hastanede olduğumu fark ettim. Aklıma son olaylar geldiğinde hastanede rüya mı gördüm diye elimi karnıma gotürdüğümde rüya olmadığını anladım. O anda kapı açıldı ve içeri Poyraz abi ve Alaz girdi. Ellerinde iki bebek ile. Yanıma geldiklerinde omzuma bebeklerimi yatırdılar. Ikisinin de kafasına iki öpücük kondurup mırıldandım.
"Hoş geldin Eymen Arın, hoş geldin Pamir Aras..."
**
YAZIM YANLIŞIM VARSA AFFOLA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE
General FictionElif ve Alaz... Berdelle hayatları birleşen iki yürek... Elif Hayatının baharında olan 18 yaşında bir genç kız... Alaz hayatın büyük darbelerine karşı hala yıkılmamış bir delikanlı... Berdelden sonraki hayatları nasil olacak? Elif Alaz'ın annesine...