BÖLÜM 12

12.9K 695 222
                                    

Selam aşklarım!

Sınavlar nasıl gidiyor?

Umarım düşüğünüz yoktur.

Kitabıma şans verdiğiniz için teşekkür ederim.

İyi okumalar 🤍🐻.

Kedi!

Araba durur durmaz indim ve koşarak arabanın etrafına baktım.

Yok!

Arabanın altına baktığımda orada kıvrandığını gördüm. Şükür ki ezmemiştik. Tam ortada duruyordu. Selim abiye seslendim.

"Arabayı yavaşça geri sür!"

Selim abi bana anlamayan gözlerle baktığında kafamı 'hadi!' der gibi başımı salladım. Arabaya bindi ve ben arabanın altına bakarken yavaş yavaş geri gitti. Kedi dışarı çıktığında gülümsedim.

"Tamamdır!"

Uzanıp kediyi kucağıma aldım. Daha tüyleri bile tam olarak çıkmamıştı. Gözünü açmıyordu. Tupturuncu, çok tatlı bir kediydi.

Arabanın içine kediyle beraber oturdum. Sanki dokunsam kırılacak birşeymiş gibi yumuşak hareket ediyordum.

"O ne Mina?"

Göz devirdim.

"Fil."

Araz kahkahasından sonra konuştu.

"Çok tatlıı."

"Şey, bende kalabilir mi? Eve alınca kızmazlar dimi?"

Diye sordum Selim abiye. Kafasını iki yana salladı.

"Hayır hayır."

Ben kedinin kafasını okşarken uyuyakaldı. Kendi kendime gülümsedim. Birkaç dakika sonra Araz' un okuluna geldik ve o indi. Okullarımızın arasında çok yakın sayılamayacak bir mesafe varmış. Çünkü ben lisedeyken o ortaokulda olduğu için farklı okullarda olmak zorundayız.

Biraz sonra araba yeni okulumun önünde durunca Selim abi konuştu.

"Kediyi bana ver, aşılarını ve bakımını yaptırırım. Gerekli mamaları alırım. Akşam eve geldiğinde veririm sana tekrar."

Kafamı salladım ve kediyi yavaşça Selim abiye verdim. Bu sırada hiç uyanmamıştı. Gülümsedim ve çantamı alarak arabadan indim. Arabanın kapısını kapattıktan birkaç saniye sonra araba hareket etti ve uzaklaştı. Arkamı döndüğümde okulun çok büyük olduğunu gördüm.

Saçımın bir tutamını tek kulağımın arkasına koydum ve küçük adımlarla yürümeye başladım. Bahçede tek tük insan vardı. Telefonumu çıkardım ve saate baktım.

09.05!

Okulun ilk gününe de geç kalmazsın yani!

Adımlarımı hızlandırarak okula girdim ve tam karşıdaki nöbetçi öğrencilerin yanına gittim.

"Şey, merhaba. Müdürün odası kaçıncı katta?"

"3. katta. Hemen karşıda."

Dedi sarışın olan kız. Kafamı sallayarak merdivenlere yöneldim.

Okul güzeldi. Her katta mavi- siyah mozaik şeklinde dolaplar vardı. Duvarlar hafif mavi bir renkti, göz yormuyordu. Sınıf kapıları koyu kahverengi ahşaptı.

'Müdür' yazan kapıya geldiğimde derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. Açtığımda hiç beklemeyeceğim biri vardı karşımda.

Ekrem amca müdürmüymüş!

MİNA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin