Bütün kaygılarımız, zihnimizdeki düşüncelerden doğarmış. Oysa zihnimdeki düşünceleri öylece, iç içe giren demirlerden ve bunların oluşturduğu zincirlerle kaplıydı. And içmişlerdi resmen; Kaygı, korku, mutluluk, hüzün... Hiçbirine yer vermemeye . Fakat şimdi neden böyle araftaydı?
Oysa ben zincirler için çok uğraş vermiş ve dizginlemiştim.
Bunda oldukça da gelişmiş.
Hayata tutunmak için, hayata karşı gelmek yerine kişiliğime karşı gelmiş ve şuan olduğum insanı yaratmıştım kendime.
Kontrolcü.
Her şeyi önceden öngörebilen olmalı.
Hataya yer vereni sınır dışı bırakmalı hayatından. Koruma mekanizması oldukça gelişmiş.
Hem fiziki hem mentalik olarak kendini geliştirmiş. Zekasını sadece kendisi için kullanan. Peki bir gün gerçek kimliğim gün yüzüne çıkarsa? Çoktandır ölü olan kimliğim. Bunu hiç düşünmemiştim. Böyle bir şey olursa bunca yıl kendime olan tüm uğraşım, batardı.
Buna izin veremezdim. Vermemeliydim.
Olması gerektiği gibi.
Kapıyı açıldığında kaşlarım direk havalanmıştı. Sonra da yavaş yavaş indi. Gördüğüm yüz hemen boynuma atlamış ve yüzünü dahi saniye olarak bakabilmiştim. Ona has çocuksu kokusunu içime çekerken bir yandan da yakınıyordum.
"Yeter Ela" diye sitem ettim sonunda. Ellerimi, boynuma dolamış olduğu kollarını indirmek için kaldırdığım da bu sefer o konuşuyordu.
"Çok özledim! Neden telefonlarına bakmıyorsun ki... Sana telefonunu açık tut derken, telefonuna da arada bakman gerektiğini mi söylemeliyim Havva." diye sitem ederken ve şikayet etmeye devam ederken, ben kollarından sıyrılmış ve içeriye adımlamaya başlamıştım. Koltuğa geçip otururken,
"Şu instagram dan zırt pırt bildirim geliyor. Yazan yazana. Kim bana neden yazsın ki diyorum bakıyorum, sonra sinirlerime hakim olamayıp, klavyeyle derin bir münakaşaya giriyoruz. Olmuyor öyle de sinirimi bozuyor. Sonunda instagram'ın bildirimlerini kapatmayı başardım. Yoksa direk silerdim herhalde." dedim bıkkınca.
Onun ise kaşları hayretle havalanmış, "Sen cidden manyaksın..." dedi başını iki yana sallarken. Sonra aklına önemli bir şey gelmiş gibi, "Ay neyse de bugün malum gün biliyorsun... Bende o yüzden erkenden geldim ki beraber buradan hazırlanıp geçeriz diye. Seni de ben hazırlayacağım, çok işimiz var çok... Hadi!" demişti seri seri.
Beni hazırlayacak olması beni tedirgin etse de bugün, onun günüydü. Bu yüzden ses çıkarmadım.
23.09.1996 Ela Su Karataş. Benim bu hayattaki tek ve en yakın dostum. Benden iki yaş küçüktü ve bugün 22'ye girecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FÜSUN
Teen FictionÇin mitolojisinde ; " Kaderin Kırmızı İpi " adında bir inanış vardır. İnanışa göre, Tanrı her insanın ayak bileğine kırmızı bir ip takar ve kaderleri birleşecek insanları, bu ipler sayesinde ezelden bağlarmış. Bu ip zamanlandıkça esner ve kördüğüm o...