12. Bölüm : Eriyen Buzlar

34 5 4
                                    

Bir isim hayatınıza girip, hayatınızın şeklini kendi ismine göre değiştirebilir miydi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir isim hayatınıza girip, hayatınızın şeklini kendi ismine göre değiştirebilir miydi?

Araf.

Bir ismi beni ve tüm planlı hayatımı kendi arafına çekiyor, ve her şeyi bilinmez kılıyordu.

Özgür.

Bir diğer ismi de, arafta sıkıştırdığı, orada tuttuğu tüm netliklerimi bir türlü özgür bırakmıyordu. Bununla artık baş etmenin vakti gelmeliydi. Nasıl olursa olsun. Hangi yoldan olursa olsun. Bunu bugün halledecektim.

Tam da şuan olduğu gibi hayatımda yeniden bir anda belirivermişti. Hayatımda karşı olduğum tüm ideallerim onda toplanmış ve bunu önüme sunmaktan hiç mi hiç çekinmiyordu.

"Böyle konuşmamıştık." dedim bir an önce açıklama yapmasını bekleyerek.

"Biliyorum. Seni eve bırakırken, yarın hakkında bilmen gereken şeyleri söylemeye geldim." dedi kısa ve net bir açıklama yaparak. "Yani işini garantiye almak istedin? dedim alayla sorarak. Yapmak istediği buydu. Zaten konuştuğumuz şeyleri tekrarlamak, ona göre benim için daha kalıcı olacaktı. Ama ben bu tür emrivakileri sevmezdim. Ben aniden olan hiçbir şeyi sevmezdim.

"Birden ortaya çıkmana gerek yoktu." dedim bundan rahatsız olduğumu belli etmekten çekinmemiştim.

"Telefonunu açmayı öğrendiğinde, bir anda karşına çıkmayı da keserim." demişti o da tok sesiyle lafını esirgemeden. Sanki biraz kızgın gibi bir yapısı vardı. Yada bana öyle geliyordu...

"-Hiç acımıyor, yapıştırıyor vallahi cevabı he..." diye lakayıkça konuşan şırfıntının sesini kesmek istesem de sadece Beton Bey' e cevap verdim.

"Sen çık, beş dakikaya geliyorum." dedim oradan ayrılarak. Bunu daha sonra görüşecektim onunla. Hala zamanı vardı. Farkında olmasa da işime geleni yapıyordu. Bu yüzden buna biraz göz yumabilirdim. Eşyalarımı toparlayıp okuldan çıktığımda arabada beklediğini gördüm. Arabaya binip kemerimi bağladığımda yeniden sıkışsa da halletmiştim.

"Bir ara şu kemerini halletmelisin." dedim söylenerek. Çünkü kemerde bir sorun vardı ve bu yeni de sayılmazdı. Her bindiğimde başıma geldiği için biliyordum. Oysa bana cevap vermemişti bile. Kaşları çatık arabasını sürmüştü. Ne yani, geldiğinden beridir takındığı ciddiyet artık sinir bozucu hale geliyordu.

"Yarın asıl adamımızın adı Aras. Ünlü, tanınan bir iş adamı. Eli kolu uzun. Egoistir. Övgülere bayılır. Yalan söylediğini kolayca anlayabilir. O yüzden dikkatli olman gerekecek." dediğinde ben aklıma düşen soruyu sordum direk.

"Bu Aras, Ela'nın doğum gününde var mıydı?" diye düşünerek sorduğumda birden yüzüme bakmıştı.

"Evet, neden?" dedi seri bir şekilde tek seferde sorarak.

"Sanırım biz zaten tanıştık." dedim gözlerimi kısarak. O ise arabayı ani firenle hemen durdurmuştu. Öne doğru sıçramama kemer önlemişti. Yüzünde ise bu defa sinirli olduğunu belli eden dert kemik hatları beli ediyordu.

FÜSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin