|ölümün sindiği bir kalp ve kanın var ettiği bir çift dudakJeongguk ruh gibi yemekhanede dolanırken yemek sırası gözünde uzadıkça uzuyordu. Büyük ihtimalle bugün bulaşıkları yıkayan kişi o olacaktı ve bundan da yorulmuştu. O soğuk suyun altında titremekten de yorulmuştu. Sıcak suyu hissetmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki verdiği hissi unutmuştu. Zaman burada çok daha yavaştı, bu nedenle cehenneme pek bir yakındı. Dün gece olanlarsa tuzu biberiydi. Aklından bir an için çıkmıyordu Kim Taehyung'un çizgileri aşması ve sebebinin kendisi olması. Kim Taehyung çizgileri, Jeon Jeongguk için aşmıştı ve yıllardır kullanılmadığı için yabani otlarla örtülen yollardan Jeon Jeongguk için geçmişti. Artık kendini iyice oyuncak gibi hissetmeye başlıyordu, sanki ruhu olmayan bir cisimdi. Kim Taehyung onu oradan alır oraya koyardı.
Yemeğini alır almaz ezildiği sıradan çıkıp etrafa bakındı. Ona el kaldırmış Yugyeom'u gördüğündeyse yanında bugün Jaebum değil de başkaları olduğunu fark etti. Bir anda ter basmıştı, yeni insanlarla tanışmak artık zor geliyordu. Bunun için fazla yorgun hissediyordu, sonunu gördüğü bir yola çıkmak istemiyordu.
Mecbur ayaklarını Yugyeom'un masasına yöneltmiş, ona ayırtılan yere tepsisini koyup oturmuştu. İki kişi hararetle bir şey konuşuyor Yugyeom ise önündeki yemeğiyle oynuyordu. Jeongguk'un anladığı kadarıyla çok konuşkan bir tip de değildi. Az ve öz konuşuyordu.
"Jeongguk, hoş geldin."
Yugyeom diğerlerini kesmek istercesine Jeongguk'a hitap etti ve diğerleri anında konuşmalarını kesti. Başlarını aynı anda çevirdiklerinde yine aynı anda gülümsemişlerdi.
"Jeon Jeongguk! Ben Byun Baekhyun."
Çocuk anında elini uzatıp ondan tutmasını bekledi. Şaşkınca bakarak elini tuttu diğerinin Jeongguk. Bu cana yakınlığı beklememişti. Bunlar da kimdi? Bu hapishanede olan hiçbir şeyi anlamıyordu. Kim kimdendi, kim kimden ne istiyordu hiç anlamıyordu.
Karşıdaki çocuk ayaklanmış, Baekhyun'ın elini iterek Jeongguk'un elini tutmuştu.
"Ben Kim Woosung, sen de Jeon Jeongguk'sun. Dostum, namın fena yayıldı ortamda. Kim Taehyung'un ilk geldiğin gün söyledikleri hala çınlar kulağımda..."
"...O Jeon Jeongguk ve aranızdaki en cesur kişi."
Baekhyun ve Woosung aynı anda cümleyi tamamlamış, Jeongguk'un kızarmasına neden olmuşlardı. Bu utanç vericiydi, özel hayatı diye bir şeyin kalmamış olması da en az o kadar utanç vericiydi. Kim Taehyung her şeyi açık açık göz göre göre yaşadığı için o da mı bu şekilde yaşamak zorundaydı?
Siyah saçları uzamış ve kıvır kıvır olmuş çocuğun modunun düştüğünü fark etmeyen ikili devam etmekten de kaçınmadı.
"Kim Taehyung'u kodese tıkmak her yiğidin harcı değil. Bizim patron bile şok olmuş-"
"Yeterli, çocuklar. Eminim ki Jeongguk yemeğini yemeyi istiyor fakat nezaketinden söyleyemiyordur."
Yugyeom hafif bir tebessümle konuşur konuşmaz dalgalı saçlarını sallandıracak şekilde başını sallamıştı Jeongguk. Yemeklerini yemeye devam ederken Baekhyun ve Woosung'un tartışmalarını dinliyor, arada çaktırmadan gülümsüyordu. Bu ikili oldukça komikti. Ladese girmişlerdi ve onun üstüne tartışıyorlardı. Birisi yalan söylüyordu ya da daha kötüsü ikisi de yalan söylüyordu.
Yemekleri bittiğinde mahkumlarla birlikte avluya çıktılar, hava da ne güzeldi. Jeongguk bu havayı ömrünün geçtiği sokaklarda yaşamak isterdi ama dört duvar arasında bir hapishanedeydi. Davası da kapanmıştı ve bunun farkındalığı belki de yeni yeni geliyordu, buraya hapsolduğunun farkına yeni varıyordu. Buradan başka kaçışı olmayacaktı ve ilelebet bir katil olarak anılacaktı. Burada bunca kötü insanın içinde hayatta kalması da oldukça zor olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JO 'taekook
Fanfiction"seni yaşatanın tanrı olduğunu mu, bu hapishane duvarları olduğunu mu sanıyorsun? yanılıyorsun. seni yaşatan, benim." bu kitap gerçek kötüleri ve gerçek kötülerin kurbanlarını içerir.