|düşmanımın boynunu parçalamak ve jeon jeongguk'a meftun olmak
(bölüm şarkısı david kushner - daylight)
(250 vote'u geçip, önceki bölümü 200 yapıp, okurken yorum atmayı da ihmal etmezseniz narcissus artık hızlıca tatildeyken final verebilir. hazır ben boşken beni güzelce kullanın dünya güzellerim.)
(ithaf sistemine başladık, devam ediyoruz. geçen bölüm @Janeluty beni yaptığı o detaylı ve iyi analiz edilmiş yorumuyla, diğer yorumlarıyla da çok duygulandırmıştı. kalbimi ısıttığın ve bana destek olduğun için teşekkür ederim güzel prensesim.)
↺
Baş ağrısı.
Hayır, baş acısı.
Beynine saplanan sayısız iğneleri ağrı diye adlandırma ihtimali yoktu. Uzun bedeni uzandığı ofis koltuğu her ne kadar büyük olsa da taşmıştı, bacakları biraz dışarıda kaldığı için diğer her şey kadar sinirini bozuyordu. Tek kolunu gözlerine atmıştı ama sanki buna rağmen ışık içeriye sızıyor gibiydi, sinirli bir hırıltı boğazından çıktı. Kafasına aldığı darbeden sonra düzgün bir tedavi görmediği için doktorlar bunun bir yan etki olduğunu söylüyordu, zaten var olan migreninin üstüne eklenmişti.
Başının sağ yarısını artık hissetmeyi kesmişken kapısı çalınmadan açıldı, kim olduğunu tahmin ettiğinden pozisyonunu bozmadı. Gece yarısını geçmişti, artık şirkette neredeyse kimse kalmamıştı.
"Seokjin'le yeniden konuştum, ağrı kesici iğne kesmezse hastaneye yanıma gelsin dedi."
Yoongi'nin alçak tuttuğu sesi bile kulaklarından beynine kurşun misali ulaşıyordu, hiçbir tepki vermedi. Bir baş ağrısı için hastaneye gitmeyecekti.
"Şşh, kaldır kolunu bir bakayım."
"Yoongi siktir git başımdan, görüşmeyeli baba falan mı oldun?"
"Bana yirmi altı yaşında bir çocuk bıraktın, en azından birini hamile bırakmama gerek kalmadı. Kaldır kolunu."
Taehyung kolunu indirdi ama gözlerini açtığında odasının loş ışığı bile rahatsız etmişti. Yoongi onu özenle inceledi, göz altları oldukça kararmıştı ve cildi sağlıksız bir matlıktaydı. Gözlerinin içi de dışı da kırmızıydı, damarları belli oluyordu.
"Bunun normal olduğuna emin miyiz? Gerçekten sik gibi görünüyorsun. Buradan seni All of Us Are Dead setine götürsek sırıtmaz."
"Yoongi, anlarsın ya, mükemmel bir destekçi değilsin."
İri bedenini koltukta kaldırdı, tekrar oturur pozisyona geçti. Artık aklındaki düşünceleri bile duymayacağı kadar şiddetlenmişti ağrısı. Şu an tek bir istediği vardı ama bunu yapamıyor olması onu ofisine kilitlemişti.
"Eve git en azından, dinlensen hafiflerdi belki."
"İstemiyorum, son kontrolleri de yapmadım daha."
"Ben yaparım, eve git zıbar."
Taehyung ayağa kalkıp yeniden masa başına geçerken daha kısa olan derin bir nefes bıraktı, bu adam onu delirtecekti. Zaten deliliğin kıyısından dönmüştü, bu ihtimal çok da uzak değildi. Belki sonra Namjoon'u serbest bırakır ve onun deli ordusuna katılırdı. Kim Taehyung ile baş edemiyordu, asla dinlemiyordu ve sadece kendine zarar veriyordu. Çalışmaktan başka hiçbir şey yapmıyordu, hapishaneden sonra iyi anlamda çok değişikliğe uğradığını biliyordu ama Yoongi bazen değişmemiş olmasını dilemekten kendini alamıyordu. En azından daha sağlıklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JO 'taekook
Fanfic"seni yaşatanın tanrı olduğunu mu, bu hapishane duvarları olduğunu mu sanıyorsun? yanılıyorsun. seni yaşatan, benim." bu kitap gerçek kötüleri ve gerçek kötülerin kurbanlarını içerir.