1.2: görünmez yoldaşlık ve ilk uyarı

9.8K 1.1K 855
                                    


|görünmez yoldaşlık ve ilk uyarı

İnsan kabullendiği bir çizginin ilerisine geçmek için çabalayabilir miydi? Yeniden, yaşadığı onca şeyi zihninin en kuytu köşelerine saklayarak unuttuğunu dile getirmek kolay bir şey miydi?

Zira Jeongguk unutuyordu.

Yeniden, bu izbe ve karanlık duvarların arasında nefes almaya devam etmek için yaşamaya çabalıyordu. Kurallar basitti, uysal davranmalıydı. Bu süreci daha ne kadar kötü geçirebileceğini bilmiyordu, yorulmuştu. Soğuk su tenini hiç olmadığı kadar incitirken çenesinde hissettiği keskin sızının sahibine ağız dolusu küfretmekten başka bir şey yapamamanın verdiği hıncı elleri arasında kayıp giden tabaklardan çıkarıyordu. Öfkeliydi, kırgındı.

Hak etmediğini düşündüğü bu sonun yeni bir başlangıcı olmalıydı, Kim Taehyung'un ne kadar ileri gidebileceğini kestirememesi her an tetikte olmasını sağlarken elindeki son bulaşıkları durulayarak göz ucuyla etrafa bakınmıştı. Yanında beklemeye devam eden gardiyan dışında kimse yoktu. Saatlerdir lavaboya girmemek için kendisini sıkarken bir yandan elinin hep suda olmasından dolayı büyük bir savaş içindeydi.

Bulaşıklar bittiğinde o da bitmişti, bıkkınlıkla onu izleyen gardiyana dönerken eldivenlerden kurtuldu. Bu sabahki gardiyan değildi ve onun aksine gram anlayış barındırmayan acımasız hareleri onu tüm bu zamanda yargılayıcı şekilde izleyip durmuştu. Ellerini güzelce yıkamış, ardından önünü işaret eden gardiyanı dinleyerek önden yürümeye başlamıştı. Bu sefer bulaşıkları yıkamak tahmini üç saatini almıştı ve herkes koğuşlara çıkmış olmalıydı. Sabahı bekleyemezdi, daha fazla ne kadar tutabilirdi kendini bilemiyordu. Bu nedenle sert bir çıkış almamayı umarak taş zeminde yerinde durdu. Arkasını döndüğünde gardiyanın kaba elini çoktan jopuna attığını görmüştü.

"Efendim, bulaşık yıkadığım için tuvalete gidemedim."

"Ee, ne istiyorsun?"

Umursamazca sorulan soruyla zaten tahammülü azalan Jeongguk sinirlense de tepki vermemeye çalıştı, burada özellikle böyle tenha bir alanda çıakacağı tek sesin başına açabileceği belalar onu elbette ürkütüyordu. Aynı duvarların kalınlığının, zeminin soğukluğunun da ürküttüğü gibi.

"Tuvalete gitmem gerek."

"Olmaz, yürü."

Jeongguk ikna etmek için her şeyi yapardı, tehdite benzer bir uyarı vermekte karar kıldı.

"Koğuşa yapma ihtimalim var."

Ondan iri adam derin bir nefes alarak başını salladı, Jeongguk önden yürümeye başladığında bir an evvel tuvalete gitmek istiyordu. Tüm gün tuttuğu yetmezmiş gibi su kesinlikle yardımcı olmamıştı.

Ortak alanı aşarak tuvalete geldiklerinde Jeongguk hevesle içeri girmiş, bir kabine dalarak işini halletmişti. Nasıl odaklanmışsa, kapının açılma sesini duymamıştı. Tulumunu toparlayıp kabinden çıktı. Gardiyanı çok fazla bekletmek istemiyordu.

Başı yerdeyken gördüğü ayakkabılar onu korkutmuş, irkilerek yüzünü kaldırmıştı.

Kim Taehyung kapıya yaslanmış sigarasını tüttürürken iki adamı önünde durmuş onun çıkmasını beklemekteydi. Kalbine yayılan korkunun haddi hesabı yoktu, gardiyanın işi neydi? Onu koruması gerekmiyor muydu?

Taehyung elindeki sigarayı dudakları arasına koydu, delici sarı gözleri Jeongguk'un kalbini sıkıştırıyordu. Korkuyordu, böyle ve burada ölmek istemiyordu. Yaşamak istiyordu. Evet hayatı güzel değildi ama en azından yaşıyordu.

"Sokaklarda sana öğretmemişler gibi duruyor, ihanetin bedeli ağırdır."

Her bir kelimesi Jeongguk'un korkusunu arttırırken bir adım geriye gitmişti ki Taehyung'un işaretiyle iki iri mahkum üstüne çullandı. Önce sızlayan çenesine yumruk yemiş, ardından burnunun kanamasına neden olan bir darbeyle yere düşmüştü. Sırtına yediği tekme onu geçmişe götürürken o gün o cinayeti gördüğüne bin pişman olmuştu bile. Kurtulmak istediği hayattan daha kötüsüne düşmüş olmanın verdiği pişmanlık ve acı, bedenine geçirilen darbeleri ağırlaştırırken gözlerini usulca kapatarak ellerini bedenine sarmaya çalıştı, bu şekilde üzerindeki adamların ayak darbelerinden kurtulacağını düşünmüştü. Ses çıkarmamalıydı, acıyla çıkardığı her sesin daha büyük bir darbeye yol açtığını uzun süre önce öğrenmişti Jeongguk. Birkaç dakika sonra sıkı sıkıya yumduğu dudaklarını nefes alamadığı için aralarken iki iri yarı adamın yorularak geriye çekildiğini fark etti. Karnındaki acıyla aldığı her nefes ciğerlerine batıyordu gibiydi ve bu istemsizce gözlerini doldurmuştu.

JO 'taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin