2.2: tanrının lütfu olduğuna inanırım o tetiği çekersen

7.4K 852 966
                                    


|tanrının lütfu olduğuna inanırım o tetiği çekersen

(artık beğeni ve yorumlara göre bölüm aralıkları belirlenecek, baştan belirtmek istedim. açıklaması ve nedeni sondaki yazar notunda.)

Dünya hiçbir zaman çirkin gelmemişti Jeon Jeongguk'a, hatta doyamazdı gökyüzüne bakmaya. Parası olmadığı için pek aktivitesi olamamıştı, para gerektirmeyen şeyleri yapabilirdi ancak. Çimlere uzanıp gökyüzünü seyretmek ya da hiç bilmediği sokaklardan geçmek gibiydi bu aktiviteler. Dünyayı ne olursa olsun güzel görmeye çalışırdı, çirkin yanını güzelleştirirdi. İnsanların kötülüklerine bile bir bahane bulurdu çoğu zaman lakin artık güzel kavramı bir yangınla yanıp kül olmuştu belli ki. Ne gökyüzündeki su buharının oluşturduğu bulutlar, ne de kirli havadan dolayı sönük bir halde parıldayan yıldızlar güzel geliyordu ona.

Güzellik mi kalmıştı, o kudretli adam gittikten sonra? Kendisi de çirkinleşmişti bu pis işlerin uğruna. Ne gülümsemesi ne de iyi niyeti kalmıştı arkada.

Şehir manzarasına bakan rahat koltuğunda otururken hareketliliği izliyordu sokaklardaki. Bir zamanlar bu manzarayı Kim Taehyung da mı izliyordu? Onun odasını almamıştı, Yoongi teklif etse de almamıştı. Zaten çok zor baş ediyordu kalbindeki boşlukla, bir zamanlar onun oturduğu koltukta oturmak gelmemişti içinden. Bu şirkete gelmek bile sıkıntıydı oldukça. Düşünceleri arasındayken kapı sesi işitti ardında.

"Gir."

İçeriye büyük ihtimalle asistanı girmişti, başını çevirdiğinde tahmini doğrulandı. Güzel, genç kadın gülümsedi patronuna.

"Bay Jeon, bugün yapılan toplantı notlarını getirdim. Ayrıca akşam da NO1'de toplantı olduğunu hatırlatmak istedim. Bay Min bunun çok önemli olduğunu söyledi."

Yerinden kalkmadan başını salladı sessizce, gereksiz kelimeler etmeye tahammülü yoktu, karşısındakinde de bu potansiyeli görmek isterdi. Asistanı da bu huyunu bildiğinden başını sallayıp çıkmıştı kasvetli odadan. İki yılda alışamamıştı Jeon Jeongguk'un bu tavırlarına, hala çok geriyordu kendisini.

"Chaeyoung, iyi misin?"

Dalgınca masanın başında dikilen güzel, zarif kadına sordu sorusunu Eunwoo. Jungkook ile akşam toplantıya gitmeden konuşmak istiyordu, bu nedenle uğramıştı. Chaeyoung duyduğu sesle irkilip iri gözlerini kaldırdı oldukça yakışıklı olan adama. Cha Eunwoo çok nazik, çok düşünceli ve bir o kadar yakışıklıydı. Kendisine her zaman iyi davranmıştı.

"Ah, Bay Cha. Evet, evet iyiyim. Bay Jeon'un geleceğinizden haberi var mıydı?"

"Var, var da sen iyi değilsin gibi. Otur istersen, su getirmemi ister misin?"

Tebessüm etti kadın, bu düşünceli sözlere. Sadece patronundan biraz ürküyordu, o kadar. Sandalyesine oturup iç çekti, omuzları da düşmüştü.

"İşi bıraksam, çok mu kötü biri olurum?"

Kendi kendine sormuştu ama bunu işiten Eunwoo hafifçe çatılan kaşlarıyla, kadının yanına ulaşıp masasına kalçasını dayadı.

"Bir sorun mu var? Biri seni rahatsız mı ediyor?"

Kadın hızlıca başını iki yana sallayarak elleriyle yüzünü kapattı anlık, utançtan. Cha Eunwoo, Jeon Jeongguk'un arkadaşıydı ve ona anlatması başına bela açabilirdi.

"Konu Jeongguk mu?"

Yakalanmanın verdiği suçluluk hissiyle başını eğdi güzel kadın, salladı hafifçe onaylar şekilde. Kendisini azarlar diye de korkmuyor değildi.

JO 'taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin