|bunların bir rüya olmasını sağlayacağımTaehyung genç olanı serbest bıraktığı gibi yere doğru süzülmüştü tuğla duvara sürtünerek. Gözleri iri iri açılmış, az önce dediği şeyin gerçekliği karşısında çaresizce suskunluğu kendine hak görmüştü. Bir eliyle ağzını kapattı, ne demişti öyle?
Çünkü hoşuma gitti.
Bunu mu demişti sahi?
Ölüm kokan bu dudaklar, verdiği his.. Jeongguk'un hoşuna mı gitmişti? Kanla kirlenmiş eller, güçle lanetlenmiş omuzlar..
Avuçlarıyla yüzünü kapattı, utanç içindeydi. Düştüğü durumsa içler acısıydı. Ona yaşattığı şeyler az buz değildi ki hoşuna gidebilsindi öpücüğü. Kanatlarını kırmıştı, şimdi öpücüğü onu iyileştirir miydi? Tekrar uçmasını sağlar mıydı ya da gülümsemesinin sebebi olur muydu?
Önce kanatlarını, sonra bacaklarını ve şimdi de kalbini kırmaya yeltenmişti bu adam. Onunla oynuyordu, onunla top oynar gibi oynuyordu. Buna izin veremezdi.
Kanatlarını kırabilirdi,
ama kalbini asla.
Taehyung az önce işittiği itiraf yüzünden sessizlik yemini etmişçesine suskunluğunu korumuştu. İlk defa birinin önünde diz çökerek ağlaması ona zevk vermiyordu, ağlama nedeniyse sadece egosunu zedeliyordu.
Konuşmayı pek sevmeyen adam, ilginç bir hamle yaparak duvara sinmiş olanın önünde diz çöktü. Şokla arkasında bir yerlere bakan gözler, sarı gözlerini bulduğunda Taehyung bir şey yapma ihtiyacı hissetti. Arada bir vakit arttırır, eskiden Jaebum ile yaptığı aktivite olan film izlemeyi tek başına yapardı. İzlediği bir sahnede adam kadının saçlarını nazikçe seviyordu ve nedenini sorgulamadan bunun için yöneldi. Eli kalktı, ama saçlarıyla kavuşamadı. Taehyung'un gözleri defalarca kez kirli kanla bulanmış halde gördüğü elinde takılı kaldı.
Elbette karşısındaki çocuğun da günahları olmuştu, belki saç okşamadan fazlasını almıştı ama hiçbiri Taehyung'a seçilen yol kadar karanlık değildi, bundan emindi.
Bahsettiğim gibi, Kim Taehyung sevmek nedir bilmiyordu. Çünkü bu ona hiç öğretilmemişti. İstese de öğrenemediği bir şeyi uygulayamazdı.
Elini indirdi, sırf öpücüğü hoşuna gitti diye ağlayan çocuğu daha fazla izlemek istemiyordu. Görmek istemiyordu, bakmak istemiyordu. İstemiyordu. Bu çocuk içinde farklı duygulara sebebiyet veriyordu, otuz dört yıl boyunca kafasının bu denli dumanlı olduğu tek bir dönem bile olmamıştı. Ona öğretilen yolla bu dumandan kurtulmalıydı.
Ayağa kalktı, duvarla bir olmuş çocuğu kısaca izlemişti kararını vermeden önce. Genç transa girmiş gibiydi ve onu izlediğinin bile farkında değildi. Kafasındaki dumanın sebebi Jeon Jeongguk ise, onu ortadan kaldırmalıydı.
Ama ona öğretilen yöntemi biraz değiştirerek.
Kapıyı sertçe açtığı gibi iki gardiyan döndü patronlarına.
"Çocuğu alın, bir daha gelmeyecek buraya."
Jeongguk duyduğu şeyle girdiği transtan kurtuldu ve başını uzun adama bakmak için kaldırdı. Ama onun kendi eceli olmuş suratını görmeden, bir kere daha göremeden gardiyanlar onu alıp çıkarmıştı bile. Arkasına bakmaya çalıştığında sırtını gördüğü adam, net emrini vermişti.
Taehyung kapı kapatılır kapatılmaz penceresine doğru ilerleyip damla sakızlı tütününden bir dal daha çıkardı. Dudaklarına bu zehri koymaya ihtiyacı vardı, kötü adamlar da zora düşebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JO 'taekook
Fanfiction"seni yaşatanın tanrı olduğunu mu, bu hapishane duvarları olduğunu mu sanıyorsun? yanılıyorsun. seni yaşatan, benim." bu kitap gerçek kötüleri ve gerçek kötülerin kurbanlarını içerir.