|oğlumun ince beline haset duymuş olmalılar(bu bölüm beni o kadar uğraştırdı ve yordu ki, umarım güzel yorumlarınızı görüp yorgunluğumu atabilirim. güzel okumalar güzellikler.)
( bölüm şarkısı crazy in lovely - beyonce.
erotik playlistiniz varsa tam bölümü.)Unutulan hatıralar bambaşka bir ruhu getirir miydi ya da seni daha evvelde burun kıvırarak girmeyi reddettiğin sokaklardan geçirir miydi? Kim olduğunu hatırlamamak önemsediğin bir insana tehditmiş gibi bakmana sebebiyet verir miydi? Adını, soyadını unutunca insan prensiplerinden vazgeçer miydi ya da korkularından arınır mıydı? İnsan yeniden mi doğardı unutunca yoksa kaçar mıydı? Ona verilen yeni fırsatta daha iyisi mi olurdu ademoğlu yoksa en kötüsüne gitmeden durmaz mıydı?
Yoongi tekli koltuğa oturmuş elindeki kristal viski bardağına bakarken Jeongguk da geniş koltukta diken üstünde endişeli gözleriyle birlikte pencereden dışarıyı izleyen Taehyung'un geniş sırtına bakıyordu. Onlara sırtını dönmesi güvendiğini gösterseydi keşke, pencerenin yansımasından her şeyi gözlemleyeceğinden emindi Jeongguk.
Kim Taehyung her zaman tetikte ve kontrolü elinde tutmayı seven biriydi fakat güvendiği insanlar ya da gözlemleri olurdu. Güvendiği insanlara sırtını dönebilirdi, bu Yoongi ve tuhaf olsa da Jaebum ile başlıyordu, ya da en azından bunun bana zarar vermeye cesareti olmaz gibi gözlemlerde bulunabilirdi lakin artık insan ayırt etmeksizin her an tehdit yaklaşacakmış gibi tetikte olması tersliklerden yalnızca biriydi.
Kim Taehyung'un aksine JO prensiplere de sahip değildi, Jeongguk bunu gözlememişti zaten fakat şimdi daha devasa bir boyutta gibi gelmişti gözlerine ortaya atılan tehditle birlikte. Kim baş kaldırabilirdi ki kudreti dillerde gezinirken bile hazıra geçilen bu adama karşı?
"Onun kim olduğunu biliyorsun hatta tanıyorsun yani, öyle mi?"
Min Yoongi kalın sesinin konuşmamaktan boğuklaşmasıyla geniş salonu dolduracak kadar sert bir tınıyla giriş yapmıştı, her şey üst üste gelirken bunları nasıl sindireceğini bilmiyordu ve midesinde sadece alkol varken kusma düşüncesi de pek hoş gelmemekteydi.
"Onu tanıyorum tanımasına da,
seni tanımıyorum."Sıkıca yumdu gözlerini Yoongi, duymamış olmayı diledi bu birkaç kelimelik istemsiz ihaneti. Sağ elindeki kristal bardağı öyle bir sıkıyordu ki zaten normal vakitlerde bile belirgin olan damarları öfkesiyle birlikte daha baskın bir görüntü veriyordu.
"Düzeltme."
Bardağı sertçe masaya koydu sinirlerine hakim olamadan, dizlerinden de destek alarak ayaklandı. Kim Taehyung pencerenin önünde yan profilini verdi ona bu hareketi sebebiyle, ilgisini çeken şeylere verdiği tepkiydi bu ve Min Yoongi iyi bilirdi. Yıllarını bu adama adamış, onun yoluna ve amaçlarına sadık kalmıştı.
"Beni tanıyorsun,
onu tanımıyorsun."Adımlarını koltuklar arasından geçmek adına kullanarak pencereye doğru yaklaştı, ve yan profilini değil tamamını göreceği bir açıya girdi.
"Eğer onu tanısaydın emin ol,
şu an böyle baktığın kişi ben olmazdım."Jeongguk sessizliğini korumaya çalışsa bile ne olur ne olmaz diye ikiliyi izliyordu, özellikle Taehyung'u, en küçük tehdit durumunda konuşmayı durdurması gerektiğini hissedebiliyordu. Sarı gözlü kendini bilmezken daha büyük bir tehdit olduğunu kanıtlamıştı.
"Ona nasıl baktığımı biliyor musun da sana bakışlarıma yargıda bulunuyorsun?"
Yoongi sıkıntılı bir nefesle tek elini siyah saçlarına geçirdi, parmakları sert ama yavaş bir şekilde tutamları sarsarken bunun zor olduğunu düşündü, Kim Taehyung ile yeniden tanışmanın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JO 'taekook
Fanfiction"seni yaşatanın tanrı olduğunu mu, bu hapishane duvarları olduğunu mu sanıyorsun? yanılıyorsun. seni yaşatan, benim." bu kitap gerçek kötüleri ve gerçek kötülerin kurbanlarını içerir.