AŞK MEŞK VE SAÇMA SAPANLIKLARI (#2)

1. Bölüm

Bu hikaye Aşk Meşk ve Saçmalıkları'nın devam hikayedir. Olayların bu hala nasıl geldiğini öğrenmek için önce okuyunuz.

💔💔💔💔

Güneş bulutların ardından ısrarla çıkmaya çalışırken, rüzgâr onun ısısını engellemek adına sertçe esiyordu. Bulutlar gri olmuşken, gökyüzü maviliğini sergilemek adına güneşi öne itiyordu adeta... Bulutlar sanki aralarında anlaşmış gibi griliğini bir ton daha koyultmuştu. Güneş yavaştan ısısını kaybetmeye başlamış,  rüzgâr daha da sert esmeye başlamıştı. Ve beklenen yağmur damla damla düşmeye başlamıştı yeryüzüne...

Arabasına damlayan yağmur taneleriyle, sileceğini çalıştırdı. Kışı sevmediği yetmezmiş gibi birde üzerine bu lanet trafiğe maruz kalmıştı. İş çıkışı sahil yolu kilitlenmiş ve anahtarı denize atılmıştı sanki... Dikiz aynasından arkasındaki arabalara baktı. Seçebildiği yüzleri seçti. Hepsinin yüzleri genel ve tabii haklı olarak gergindi. Tıpkı kendi yüzünden de anlaşıldığı üzere... Şu anda bulduğu yerden memnun değildi. Bu saatte Levent'te gitmek cidden akıl karı değildi. Ama işte bir kere girmişti bu yola... Üstelik tüm Twitter halkı bu buluşmayı bekliyordu. Komikti. Hatta eğlenceli... Eğlence diye düşündü. Uzun bir süredir hayatında eğlence adına yakışır bir şey olmamıştı. Evet, özgürlüğünün tadını çıkartıyordu. Hatta gününü gün ediyordu, tıpkı bekâr günlerinde olduğu gibi...

Tam üç ay geçmişti. Üç aydır özgür bir adamdı. Hayatında birçok şey değişmişti. Yeni evi, yeni hayatı ve işindeki yeni düzen... Hepsi tam anlamıyla güzel gidiyordu. Tek sorun Yiğit'ti şu an için... Ama emindi ki bu sorun çözülecekti. Ve diliyordu ki bu sorun oğlunun okuluna yansımamasıydı. Şu an için oğlunun okul hayatında problemi yok gibiydi. Tek sorunu; öğretmenin verdiği, Yiğit'in gereksiz olduğunu düşündüğü ödevlerdi.

Neyse ki Gül Oya bu konuda fena katı davranıyordu. Büyüyünce istediği mesleğe ulaşmak için okuması gerektiğini hatırlatıp duruyordu her defasında... Tam üç yadır Gül Oya'dan ayrı bir evde kalıyordu. Buna alışmak zamanını almıştı. İlk önceleri sırf gideceği evde o ve oğlu yok diye, eve gitmek yerine arkadaşlarıyla dışarı çıkıyor ve sarhoş olana kadar içip dönüyordu. Zamanla bunu alışkanlık haline getirmişti. Ve şimdi her gece olmasa da haftanın belirli günleri bekâr arkadaşlarıyla dışarı çıkıp delicesine eğleniyordu. Tabii artık eğlence anlayışı çok değişmişti.

Sonra iş hayatında hızlı yükselmeye başlamıştı. En son yaptıkları reklam projesinden sonra birçok firma kapılarını çalar olmuştu. Ve iki ay içinde ajansın kasası fena halde dolmuş, ajansın çalışanları projelere yetişemediğinden eleman alınmıştı. İş konusunda Mert'in hayatını kurtaran biri vardı. Nazlı... Mert ona ne kadar teşekkür etse azdı aslında... O pratik zekâsıyla işleri yoluna sokuyordu ve firmalara mahcup etmiyordu ajansı. Mert'in yetişemediği her şeye yetişiyordu. Kısacası Nazlı, Mert'in hem sağ hem de sol kolu olmuştu. Birlikte güzel vakitler geçirmeye de başlamışlardı son bir aydır.

Öndeki arabanın hareketlenmesiyle derin bir nefes alıp "Nihayet!" diye söylendi. Üç gün önce yine Twitter'dan @Evitaask birbirlerine girmişlerdi. Sonra Mert Twitter'dan DM atmıştı. Ve o sırada Mert "Acaba kim bu? - Erkek olmasın? - Belki de bir gayle konuşuyorum?" tarzında düşünceler içine girmişti ve sonra da gaza alıp, @Evitaask'a buluşma teklifi etmişti. Aradan geçen bir günün sonunda da buluşmayı kabul etmişti.

Yolun sağ tarafına yönlendirdi arabasını... Nedense içini garip bir heyecan sardı. Bekâr bir erkek olduktan sonra ilk buluşmasını yapmak üzereydi. Ne kadar doğruydu bilmiyordu ama @Evitaask'la tanışmayı fena halde istiyordu.

***

Taksi Levent'te doğru girerken, elindeki küçük aynadan kendisine bakıyordu. Kıvırcık saçlarını biraz daha kabartmak için elinin birini kullandı. Parlak şeffaf rujunu çantasından çıkartıp tekrardan sürdü. İş çıkışı trafik berbattı. Hatta bugün günü baya bir berbattı. Gelen iki sorunlu hastasından sonra yaşama amacını düşünüp durmuştu. Yani biri sevgilisinin vurdumduymazlığından şikâyetçi olmuştu bir diğeri de işkolik olmaktan dert yanmıştı. Bugün belki de sorun dinleme günü değildi. Regl olmasına az kala bu durumları yaşıyordu. Zaten nasıl geçtiğinin bilmediği bir üç ay sendromu vardı.