28. Bölüm / Part 2 / Her Sevda Bir Veda

11.9K 857 412
                                    

"Mert... Uyandı hadi!" dedi sakin bir sesle...

Fakat Mert öyle derin uyuyordu ki, değil Gül Oya'yı top patlasa duyacak hali yoktu. Gül Oya onun haline gülüp, onun daha uykuya sarıldığını görünce tekrardan onu dürterek uyandırmayı denedi. Lakin pek başarılı olamadı. Kesin kaşıntılı yüzünden uyku hapı almıştı, sırf yüzünü ellerini kaşımasın diye... Yüzünü buruşturduktan sonra yerinden kalkıp da mutfağa geçmek için hareketleneceği o zaman diliminde kapının eşiğinde durmuş, kollarını göğsünde birleştirmiş ve memelerinin 'bakın buradayım' demesine izin vermiş halde duran sürtük Nazlı'yı gördü.

Bu kahpe Bizans'ın burada ne işi vardı? Mert'in evine hala böyle rahat bir şekilde girip çıkabiliyor muydu yani?

Nazlı tek kaşını kaldırıp güzel yüzüne hiç de yakışmayan gülümsemesini kullanarak, "Bakında burada kimler varmış?" dedi alaycı bir sesle...

Gül Oya o zaman içinden 'Memeleriyle mi konuşuyor, yoksa bana mı öyle geliyor?' diye düşünürken ona cevap bile vermeden sehpadaki tepsiyi aldı eline...

"Hımm... Cevap bile vermemeyi tercih ediyorsun yani?"

"Pardon benle değil de tam üstünde o neler, tombul tombul memelerle konuştuğunu düşündüm." dedi gülümseyerek. Ona laf dokundurmanın hazzını yaşarken, yüzündeki gülümseme yüzüne daha bir parlak daha bir hoş yayıldı.

Nazlı yine alaycı bir ifadeyle "Ne komiksin sen ya. Hatırlat da güleyim buna sonra... Ve ayrıca hayırdır ne işin var senin burada?" dedi hesap sormaya hakkı varmış gibi...

Gül Oya tam o noktada onun hesap sormasına gözlerini devirdikten sonra tepsisini daha da sıkı tuttu. "Asıl senin ne işin var burada? Hatırladığım kadarıyla, pek hoş olmayan bir şekilde Mert'le ayrılmıştınız?" dedi. Sağ olsun Can bir ara dedikoducu kadınlar gibi takıldığı için pek güzel dedikodular alabiliyordu ondan. Çok şükür ki bu ayrılma haberini de öyle bir dedikodu arasında ondan öğrenmişti.

Nazlı gözlerini kısıp dudaklarını büzdü. "Hatırladığım kadarıyla sizde öyle bir ayrılık yaşamıştınız. Yine hatırladığım kadarıyla sen haftalar sonra evlenecek bir kadınsın. Hak verirsin ki insan merak etmeden duramıyor. Nişanlı ve haftalar sonra evlenecek bir kadının, eski kocasının evinde işi ne?" derken silahını tam on ikiden vurmuş bir şekilde dudaklarını yukarıya kıvırdı.

Gül Oya yavaştan sinirlenmeye, sağ gözünün hafiften titreşmeye başladığını hissediyordu. Bu kadından nefret ediyordu! Saçını başını şuracıkta yolsa anca rahatlardı. Tüm hıncını ondan alırdı pek güzel de... Ne var ki orusbuya yüz veren, kabarık babafingolu Mert'ten başkası da değildi.

"Biz senin sandığın gibi bir ayrılma yaşamadık. Bilinçli insanların mantıklı yollarla verdikleri bir kararı uyguladık. Kaldı ki, Mert benim oğlumun babası. Ve yine kaldı ki, o burada tek başına hastayken insani duygulara sahip biri olarak, ona altında hiçbir çıkar olmadan çorba yaptım." diyerek elindeki tepsiyi onun gözüne soktu.

Aslında demek istediği bariz açıktı; 'ben senin gibi memelerimle hasta bir insanın ilgisini hareketlendirmeye değil de, hasta bir insana el uzatmaya geldim' idi. Nazlı da zeki bir kadındı. Evet Mert'in aşkı yüzünden aptallaştığı olmuştu, fakat bir kadının karşında hep zeki olmayı tercih ederdi. Gül Oya'nın da ne demek istediğini anladı haliyle...

"Ben de bu sebeplerden dolayı buradayım işte! Mert'in tek başına olduğunu sanmıyordun herhalde? Sana kim ne demişse, birazcık şaşırtmalı sorular gibi kafanı karıştırmış senin. Ben Mert'le ilgileniyorum, merak etme sen insani duyguları olan özel kadın. Sen düğününle ilgilen. Bir an önce evlen. Yoksa eldeki bulgurdan da olacaksın."

AŞK MEŞK VE SAÇMA SAPANLIKLARI (#2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin