28. Bölüm / Part 1 - Ağustos Rüzgarı

11.5K 775 301
                                    

Yarım saat önce biten toplantısı sonrasında odasından çıkmadan öne sürülen kararı düşünüyordu Mert. Kafası zaten cacık olmuşken, şimdi cacığı çok daha salatalık dolu olmuştu. Doğru düşünme kapasitesini iki gün önce kapatmıştı artık. Geçen aydan beri attığı her doğru adım, hatalı sonuçlar bırakmıştı. Uzattığı el geri çevrilmiş, iyice çıkmaz sokak adamı olmuştu.

Biliyordu kolay olmayacağını, biliyordu hemen affedilmeyeceğini lakin Şarkılı Kadının her uzaklaşmasında o adama daha da yakınlaştığını görmek canını acıtıyordu. Hak ediyor muydu, sonuna kadar ediyordu aslında, bunun bilincindeydi. Ama onun o adama çekilmesine hakkı yokken tahammül edemiyordu işte. Kendini hemen affetmese bile o adamla da aynı yolda devam etsin istemiyordu.

O sıcak akşamdan sonra pes etmeden Gül Oya'nın karşısına birçok defa yeniden çıkıp, onu bırakmayacağını ve aşık olduğunu, pişman olduğunu içinde ne varsa hepsini önüne sunmuştu. Ama Gül Oya o inatçı tavırlarıyla, baş edilmezlik kraliçeliğine resmen adaydı. Kendine yeniden güvenmesini istiyordu, lakin Gül Oya'nın izin vermemesinden dolayı buna beceremiyordu.

Acaba doğru olan bu muydu? Belki de birbirlerine uzak kalmaları gerekiyordu? Evlilikleri boyunca birbirlerine yıpratmaktan başka ne yapmışlardı ki zaten? Evet doyasıya bir aşk yaşamışlardı, hatta çok ötesinde onların bir oğulları vardı, ama sekiz yıllık evliliklerinde sürekli kavga eden, birbiriyle anlaşamayan çiftlere dönmüşlerdi. Bunun nedeni ikisinin de hatalarıydı.

Fakat bir gerçek vardı ki, Mert'in vurdumduymazlıkları olmasaydı, Gül Oya başkalarına da özenmezdi. Ya da Gül Oya Mert'i istediği adama dönüştürmek için uğraşmasaydı, Mert belki de vurdumduymazlık yapmazdı.

Aslında sonuç her iki kapıya da çıkıyordu. Lakin şimdi ki durumları acısıyla yaşanıyorken, Mert'in başta yaptığı hatanın aynısı, Gül Oya yapıyordu. Neden yeniden evleniyordu Mert bunu bir türlü anlamıyordu. Hoş Gül Oya'nın da anlamadığına adı kadar emindi. Kendini uzun zamandır, huzurlu hissettiğini söylemişti geçen haftalarda. Mert onun yine peşine bırakmadığı sıralarda... Israrla ona kendini anlatmaya çalıştığı o anlar da Gül Oya'nın "Senin veremediğin huzuru bana o verdi. Evet belki acele edilmiş bir karar, fakat ben onunla huzurluyum, senin evlendiğimizden beri olmadığım kadar huzurlu..." dediği ve içini paramparça eden o zamanda...

İşte şimdi dakikalar önce toplantı masasının verilen karara daha da bir olumlu yaklaşıyordu Mert. Şarkılı Kadınına verebileceği bir huzuru yoktu, sadece aşkı vardı ve onu da o istemiyordu. Artık bundan daha emindi. Onun istemediği kişi kendiydi; onun huzurunu da kalbini kıran kendisiydi. Şimdi yeniden onun aklını karıştırıyordu ve onu üzmek için an kolluyordu sanki.

En iyisi gitmekti. Ondan uzak, onu görmeyeceği bir yere... Zamanla kabullenip belki geri dönerdi, ama şimdi gitmeliydi.

Düşünceleri olumlu olduğunu her ne kadar belirlese de kalbi bunun olumsuz bir düşünce olduğunu söylüyordu. Kalbinin ağzını bantlayıp, kafasını dağıtmak üzere işinin başına dönmeye karar verdi.

Birkaç dakika sonra kalbinin sesi daha da yükselmeye başlarken, odanın kapısı çalındı. Mert kafayı yemek üzere olduğundan bu andan kendisini hangi Süpermen kurtardığını merak ederek, "Gel!" diye seslendi anında.

İçeriye yeni baba ve koca olmuş Kutay girince, Mert hafifçe tebessüm etti. Artık erkekliğinin hakkını vererek, kocalığın ne demek olduğunu anlamıştı Kutay. Hülya bu işe her ne kadar deli olsa da kocasının sözünden çıkmayan bir kadın olmuş ve Kutay da sırtını koltuğa yaslayıp, keyif çatan bir koca olmuştu. Tabii bu demek değildi ki, hıyarın teki olmuş da, karısını çığırından çıkartıyordu. Her şey eşit derece devam ediyordu ama Hülya'nın kölesi olmak yerine adam gibi kocası olmuştu.

AŞK MEŞK VE SAÇMA SAPANLIKLARI (#2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin