5. Bölüm

9.9K 799 199
                                    

Havaların giderek soğumasına tahammül edemiyordu Gül Oya... O yazın ortasında üşüyen bünyesi kışın ortasında buz oluyordu ve ısınmıyordu. Petekle sürekli yapışık ikiz gibi bir yanaydılar zaten. Hani 'sözde' boşanmıştı ama petek sayesinde kendisini yeniden evli gibi hissediyordu. Ne ironiydi ama! Neyse ki petekciği onu sadece ısıtıyordu. Saçma sapan huyları yoktu.

Kolunun tekini peteğin üzerinden çekip saatine baktı. Neden erken gelmişti sanki? Sözde takıntılı huylarından vazgeçecekti, peh nerede, hala geçemiyordu işte, bu apaçık ortaydı. Daha içeriye girmesine on dakika vardı! Ah, neden kırk beş dakika önce gelmişti ki? Kafasına tükürmek istiyordu bazen ama bunun mümkün olmayacağını bildiğinden uzatmıyordu bu konuyu...

Birazdan psikologu neden seanslarını aksattığını soracaktı kesin. Kendisi de az sormuyordu ne de olsa... Hatta bazen arayıp zorla çağırdığı bile olmuştu, neyse ki kendi psikologu kendisi gibi manyak değildi. İnternet alemine girmeye karar verip telefonunu çantasından çıkarttı. Hemen ilk sırasında olan favori sosyal medyasına girdi ve tweetlere bakınmaya başladı. İşine yarar gördüğü birkaç tweeti retweetledi.

On dakikasının hepsini sosyal medyada harcayıp, sıkıldığına dair bir fotoğraf çekip, instagramında da paylaştı ve ilk beğenenin Mert olduğunu görmek gözlerini yaşartmadı. Adam resmen instagramda yaşıyordu. Evet evet kesinlikle bu böyleydi.Omuz silkip, saçlarını geriye doğru attı. Etrafına birazcık bakınmaya başladı ve psikologunun asistanı içeriye geçmesini kibar bir dilde söyleyince, hemen ayaklandı ve içeriye girdi.

Kendisini ayakta bekleyen psikologuna gülümseyerek onun yanına doğru ilerledi Gül Oya... Onun elini sıkarken, "Merhaba Sezgin Bey..." dedi, kibar sesiyle...

Sezgin de onu kibar bir şekilde selamladıktan sonra karşısındaki koltuğu işaret etti oturması için. Gül Oya'nın oturmasından sonra adam ona geniş bir gülümsemeyle birlikte "Kaç seanstır yoktunuz, özel bir sebebi var mı?" diye sordu.

Özel bir durumu var mıydı? Yoktu. Sadece gelmek istememişti. Psikologunun erkek olmasından kaynaklanabilirdi bu durum aslında... Onunla tam anlamıyla dertleşemiyordu ki... Ah, keşke zamanında Karya'yı dinlememiş olsaydı da bir kadın psikolog bulsaydı kendisine... Şimdi iki lafın belini kırarken, Mert'in kafasını da kırıyor olabilirlerdi.

Omuzlarını silkip "Hiiç özel bir sebep yoktu. Sadece gelesim yoktu ben de gelmedim." Dedi masum bir sesle...

Sezgin gülümsedi bu cevaba... "Peki bugün gelmenizin sebebi neydi?" diye sordu.

"Size ayıp olmasın diye geldim vallahi de... Bir de birkaç şey söylemek istedim. Ama psikolog olarak değil, hasta olarak. Ya da hasta olarak değil, derdini anlatmak isteyen biri olarak."

"Dinliyorum sizi..."

"Sizce gerçekten de güçlü müyüm yoksa güçlü imajımı veriyorum." Dedi Gül Oya... Birkaç gündür de buna takmıştı işte. Okuduğu dergide güçlü numarası yapma, güçlü ol yazısını okuyunca kendinden şüphe etmeye başlamış ve kendi kendisinin bir türlü psikologu olmadığı için de psikologuna gelmeye karar vermişti.

Sezgin karşındaki kadına baktı birkaç dakika... Boşandıktan sonra buraya gelip ağlamamıştı. Sürekli eski kocasından bahsedip duruyordu ama onun kafasını kırmak istediği yöndeydi hepsi...

"Bunu düşünmenize ne sebep oldu peki?"

En sevmediği anlara giriş yapılmıştı işte. Soruya soruyla karşılık veren psikologlardan hiç olmamıştı fakat birçok psikolog arkadaşları bunu severek yapıyordu. Yahu kendisinin sorunları vardı işte ama ne olduğunu bilmiyordu, kendisi bilmediği soruları yönlendiriyordu, e bu karşındaki saati bilmem kaç TL'lik olan psikolog neyine daha soru yöneltiyordu. Önce bir kendi sorusuna cevap verseydi ama değil mi?...

AŞK MEŞK VE SAÇMA SAPANLIKLARI (#2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin