2. Bölüm

15.1K 792 336
                                    

Bunun bir şaka olduğuna inanmak için hazırlamıştı kendisini... Tüm bu hazırlıklar, yemekler ve gelen dansçılar... Kesinlikle şu anda rüyadaydı! Yoksa arkadaşları bunu kutlamak için böylesine bir organizasyonu yapamazlardı değil mi? Üstelik kendisi hala dün gördüklerini hazmedememişken! Kendini her geleneksel Türk kadını gibi bu anın gerçekçiliğini test etmek amaçlı, çimdikledi. Gözlerini kapattı. Tekrardan çimdikledi ve tekrardan kapattı gözlerini... Ve bu olay bir süre devam etti. Psikologu alışkanlık hastası olduğunu söylediğinden beri, yaptığı birçok harekete dikkat ediyordu. Yine etti. Ve çimdikleme olayına son vermeye karar verdi ne var ki verdiği karara uymak için verdiği süre zarfında kendini hala çimdikliyordu.

Beyaz koltuğunda oturmuş, arkadaşlarının yemek masasına sürekli bir şeyler getirdiğini izliyordu. Onların masa hazırlayışı ve sürekli kahkaha atıp her şeyin normal rutin bir günmüş gibi eğlenmelerine anlam veremiyordu! Evet, üzerinden dört ay geçmişti ama hala kendisini toparlayamamıştı ki... Üstelik... Dün gördüklerinden sonra uzun bir sürede toparlayacakmış gibi görünmüyordu. Nasıl olurdu ki öyle bir şey? Dememiş miydi saçmaladığını? Kendisi ona âşık olduğunu söylediğinde terslememiş miydi? Ah kör olası adam! Sürekli terslemiyor muydu zaten kendisini!

Sinirle yumdu gözlerini ve sırtını koltuğun arkasına yasladı. Derin bir nefes aldı. Aldı verdi, verdi aldı. Gözlerini kırpıştırarak açıp kapattı. Lanet olsun! Sürekli bir şeye uymak zorunda mıydı? Keşke nefes alıp da vermeseydi yahut verirken almasaydı! Bu mümkün değildi ama onun artık alışkanlık takıntısından kurtulmalıydı. Bir saniye bunu bu akşam yapabilirdi. Mesela o gününü gün ederken, kendisi her akşam eve gelip dizi izlemeyebilirdi! Veya bu akşam şu lanet olası dün gördükleri yüzünden depresyon hapları içip mayhoş hallere girmeye bilirdi. Belki de bu parti bir dönüm noktası olacaktı.

Birden gözlerinin önünü parladı. Havai fişekler! Ah olamaz! Renkli ışıklar! Ve bir sahne! Bu sahne... Olamaz! Biri onu sahneye çağırıyordu. Yavaşça yerinden kalktı. Sarı düz ve kabartılmış saçlarını düzeltti. Elleriyle, neredeyse kaşlarına değen kırpıklarını hafifçe havaya kaldırdı. Kırmızı ruj etkisiyle iyice olgunlaşan dudaklarını ıslattı. Evet hazırdı! O sahneye çıkacak ve yeniden özgür oluşunu kutlayacaktı!

"Biz bile ayrıldıysak durum gerçekten vahim

Aşk acısı ne kadar sürer kalbim yok mu tahminin?

Aklımda hala cevapsız bazı şeyler

Hiç ummadığım çiftler rekor kırıyor

Doğru insanı arıyor yanlış kişiler

Aşkın içi boşalmış rekor duruyor"

Kesinlikle şarkı da dediği gibiydi. Ayrıldıktan en kötü çiftler, yılın en iyi çiftleri seçilmişti! Rekora koşuyorlardı. Biri onları durdurmalıydı zira kendisi elinde maşayla kovalayacaktı onları!

"Bu geçici hevesin tadını çıkar

İkinizden birisi yarın bıkar

Gözünün kamaştığına sakın aldanma

Yıldızların ışıltısı ay çıkana kadar"

Evet, kesinlikle hevesini çıkartabilirdi. Hatta o kadının vazgeçeceği aşikârdı. Sonuçta Mert genç bir delikanlı değildi ve kendisini öyle sanmasına devam edebilirdi. Çok yakında motoru soğuyacak ve sulayacak bir çiçeği olmayacaktı!

Şarkının o hafif oryantal yerinde sahneye adımları daha da yaklaşmıştı. Tam havai fişekler onun için patlayacak iken birisinin dürtmesiyle sahne gitmişti. Ev dekoru yeniden gelmişti. Gözlerini evinin içinde gezdirdi ve tekrardan bu evde yaşanmışlıkları her akşam olduğunu gözünün önünden film şeridi gibi geçirdi. Ya o koltukta oje sürmüştü o hıyar! Sonra o duvarda sıkıştırmıştı, pislik herif! Sonra o masada kendisi masayı hazırlarken, o gelip tüm ihtişamıyla kendisine sarılmış ve kokusuyla mest olmuştu.

AŞK MEŞK VE SAÇMA SAPANLIKLARI (#2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin