29. Bölüm / FİNAL

19.5K 1K 689
                                    

Gerginlikten çatlayan ilk gelin olarak tarihe geçecekti Gül Oya. Gerçi şu anda hali hazırda tam anlamıyla gelin sayılmazdı. Hala evde ve yatağının içindeydi ne de olsa... Ama birkaç dakika sonra yatak odasından dışarı çıkacak ve evdeki kargaşaya bulaşıp, tam anlamıyla gelin olma yoluna girecekti. Gözleri odasının dört bir yanında gezerken, kendisine daha çok sokulan oğlunun sıcaklığıyla bakışlarını hemen ona yöneltti. Yakışıklı prensi mışıl mışıl uyuyordu. Öyle çok özlemişti ki oğlunu... Onun kendine sarılmasından faydalanıp, kolları arasındaki oğlunu daha çok kendine çekip sıkıca sarıldı. Mis gibi kokusunu içine çekerken, oğlunun dün akşam babasından aşındırdığı şampuanla yıkanmasına gülümsedi.

Dün Mert'in gittiğini Karya'dan öğrenmişti. O da en az kendisi kadar şok olmuştu Mert'in gidişine... Gül Oya bunun olmasının mantığını, kaderinin bu şekil yazılmasına bağlarken, beyni de bunu doğruluyordu her zamanki gibi... O gün annesi ve babası, tabii bir de oğlu İzmir'den gelince, tek başına kalamadığı için pek üzerinde duramadı bu konunun. Çünkü bir yandan annesi düğün için bir şeyler anlatıyordu, sonra Gaye, Karya, babası... Herkes o kadar telaşlıydı ki, Gül Oya bir o yana, bir bu yana çekilip duruyordu.

Lakin kendisini en çok şaşırtan da Yiğit olmuştu. Çünkü oğlu İstanbul'dan gittiğinde inanılmaz kızgın ve kırgındı. Ama dün tüm o kızgınlığı ve kırgınlığı; hokus pokus olmuş gibiydi. Gülüyordu, şarkı söylüyordu, Kar'la oynuyordu. Kendisine sürekli sarılıp, çok özlediğini dile getiriyordu. Haliyle Gül Oya da şaşkınca oğlunun verdiği tepkilerden ötürü bu durumu onun kabullendiğini düşünüyordu. Dün oğlunu güzelce yıkarken, onun, babasının şampuanını çantasından çıkartıp onunla yıkanmak istediğini belirtirken Gül Oya önce şampuanı yeni aldığını düşünmüştü. Sorunca da Mert'in geçen haftalarda İzmir'e gittiğinde Yiğit'in ısrarlarına dayanamayıp ona bıraktığını öğrenmişti.

İşte Gül Oya da tüm gece o kokuyla yatarken, gerim gerim gerilmiş ve olmadık rüyalar görmüştü. Neyse ki şimdi oğlunu bilinçli bir kafayla koklarken, kendini rahatlamış hissediyordu.

Düşünmemeye çalıştığı o konu üzerinde direniyordu da... Artık her şeyin geç olduğunun farkındaydı. Mazhar'la evlenecekti. O adama bir söz vermişti. Sözlü olmasa bile onun elini tutup, evlenme teklifine evet demişti işte! Bu saatten sonra dönmesi için hiçbir engeli de yoktu.

"Anneciğim günaydın," diyen Yiğit'in tatlı sesiyle kafasındakini yine rafa kaldırdı Gül Oya.

Oğlunun saçlarına bir öpücük bırakıp, kokusunu çok daha içine çekip "Günaydın bebeğim." dedi içten bir sesle.

Yiğit annesinin koynuna biraz daha sokulup "Bugünden sonra başka evde yaşayacağız artık, değil mi?" dedi burun kıvırarak.

Gül Oya dün bunu konuyu oğluyla yatmadan evvel yine konuşmuştu. Ona gerekli açıklamaları yapmıştı ve Yiğit anlayışla başını sallayıp kabullenmişti.

"Evet bir tanem... Ama sen istediğin zaman yine babanın yanına gelebileceksin."

"Ama babam balkona çıktığımdaki yakınlığımda olmayacak. Şimdi de gitti zaten. Keşke gitmeseydi..." derken masumca boynunu büktü Yiğit. Babasının iş için yurtdışına çıkmasına daha da deli olmuştu çünkü.

Gül Oya o anda ne diyeceğini bilemedi. Yiğit'in babasının döneceğini bilmesi şu an için doğru bir süreçti. Alıştıra alıştıra ona söyleyeceklerdi, gün ilerledikçe... Ama şimdi Mert yanlarında değilken, bu konuya giriş yapmayacaktı. Zaten kendisi bile hala inanamıyordu Mert'in gittiğine...

"E baban büyük bir iş adamı oluyor ya... Hani sen demiştin hatırlıyor musun 'babam televizyona da çıktı, benden havalısı olmaz artık' diye... Onun da işinde başarılı olabilmesi için arada böyle yurtdışı seyahatleri de olmak zorunda."

AŞK MEŞK VE SAÇMA SAPANLIKLARI (#2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin