Gecenin karanlığında gözümü yavaşça açtım. Yerimde doğrulup etrafıma bakındım fakat Doğan yoktu. Işıklar kapalıydı ve içeride de görünmüyordu. Yavaşça yataktan kalkıp ışığı yaktığımda etrafıma yeniden bakındım. Gecenin bir yarısı beni bırakıp nereye gitmişti?
Daha sonra dış kapının ardından gelen konuşma seslerine kulak kesildim. Nefes alışlarım değişerek hızlandığında kaşlarım çatıldı. Sesler sanki tanıdıktı ama çıkaramamıştım. Hâlâ ayakta dikilmiş kapıya bakarken kapı açıldı ve karşımda Doğan'ı görmemle birlikte rahat bir nefes aldım.
Elimi kalbimin üstüne koyarak, "Korkuttun beni." dedim. "Neredeydin?"
Doğan gözlerime buz gibi bakıyordu. Araladığı kapıdan önce tanımadığım bir adam girdi. Ardından biri daha ve gözlerim Doğan'ı buldu. Gecenin bir yarısı neler oluyordu Allah aşkına?
Bana cevap vermediği hâlde, "Bu adamlar kim?" diye sordum. Yüreğim kaygıyla dolarken, içimde bir sıkıntı oluşmuştu.
Takım elbisesiyle kapıdan en son giren kişiyi, yani karşımda Orhan'ı gördüğümde ise irkilerek geriye adımladım. Korkuyla gölgelenen yüzümün ağır ağır değişimini izledi ve her zamanki korkunç ifadesiyle bana baktı.
"Yağmur?"
Sonra evin içine göz gezdirdi. Bakışları tekrar beni bulurken, "Her yerde seni aradım, güzelim." dedi o kaba sesiyle. "Doğan akıllı biri olmasa seni bulamayacaktım."
Titremeye başladığımda korku dolu gözlerim yeniden Doğan'ı buldu. Öylece bakıyor, gözlerinin soğukluğu beni ürkütüyordu.
Orhan yanıma adım adım gelirken duyduklarıma hayret ederek panikle Doğan'a baktım. "Niye yaptın böyle bir şeyi?" dedim öfkeyle. "Bana yardım edeceğini söylemiştin."
Tam önümde duran Orhan tüm dikkatimi ona vermemi sağladığında, "Seni benden kimse alamaz, Yağmur." diye fısıldadı. "Herkesin bir fiyatı vardır. Onu da satın almak zor olmadı. Tıpkı anneni ve babanı satın aldığım gibi."
Nefesim kesildi. Çaresizlik dört bir yanımı sararken, "Allah senin belanı versin." dedim. "Sen de paran da yerin dibine girsin."
Orhan sanki hiç konuşmamışım gibi gülümsedi. "Sadece seni paramla ikna edemedim ama artık bunun da bir önemi yok." Belinden silahını çıkardı. "Güç bende olduğu sürece alamayacağım hiçbir şey yok."
Silahı bana doğrultmasına karşın geriye doğru adımladım. Orhan güldü, kaçmayacağımı bildiği için rahat görünüyordu. Doğan? O zaten rahattı.
Beni satacak kadar da insafsız!
"Seninle evlenmeyeceğim!" dedim titreyen sesimle. "İstersen öldür beni ama gelmeyeceğim, götüremeyeceksin beni!"
Orhan başıyla işaret ettiğinde Doğan hareketlendi ve ağır ağır bana gelmeye başladı. İster istemez geri adım attım. Yüz hatları sertleşmiş, gözleri donuk bakıyordu. Tamam Doğan'ı doğru düzgün tanımıyordum ama tanıdığım kadarıyla bu, Doğan değildi.
"Onu bana getir, Doğan." dedi, Orhan. "Ellerinle teslim et ki, bir daha benden başka kimseye güvenmemesi gerektiğini anlasın."
Doğan üstüme gelmeye devam ederken, "Hayır!" diye fısıldadım. "Beni ona verme Doğan, yardım edecektin. Söz vermiştin."
Doğan yanıma gelip kolumdan sıkıca tuttuğunda, kulağıma yanaşıp, "Amerika'ya dönmek için paraya ihtiyacım var." dedi fısıltıyla. "Seninle birlikte olmayı bende isterdim ama biliyorsun, öncelikler her zaman önce gelir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIR BENİ ✓ (TAMAMLANDI)
ChickLitSiz. Bak ya cevap da vermiyor Siz. Sildim desene Siz. Ama sildikten sonra sildim demen lazım silmeden dersen değişen bişey olmaz 0532... *Bir şey Siz. Ona mı takıldın TDK mısın sen Siz. Ben sana sildin mi diye soruyorum sen ne diyorsun Siz. Lan var...