37. ✓✓

55.4K 3K 1K
                                    

Görüş alanım bulanıklaşmış, devam eden alkışların arasında imza atmam için Orhan'ın kalemi bana uzattığını görmüştüm. Kafamı kaldırıp ona baktım. Yanaklarıma süzülen damlalarla kaşlarını çattı.

"İmzala sevgilim."

Başımı iki yana usulca sallayıp, "Yapamayacağım." diye fısıldadım. "İstemiyorum."

Orhan'ın kaşının seğirdiğini fark ettim. Dişlerini sıkmaktan çenesi yana kaydı ve gözleri çok kısa denilebilecek bir zaman diliminde etrafı taradığında yapmacık bir şekilde gülümsedi. Yeniden bana döndüğünde yüzü kaskatı kesilmişti.

"Dalga mı geçiyorsun?" dedi. "İmzala şurayı, Yağmur!"

Beni sevdiğini başından bu yana savunan adam buydu işte. Benim sevgim olsun olmasın önemli değildi, sadece takıntısıydım. Saplantısı. Mutsuzluğumu göremeyecek kadar kördü. Ben de aptal gibi, sırf kurtulma ümidiyle ona imkânsız vaatlerde bulunmuştum.

"Seni sevemem, yanıldım." dedim kurtulmak için. Kimse duymasın diye fısıltıyla konuşuyordum. "Bırak beni, lütfen."

Orhan kalemi bana tekrar uzatıp kulağıma yanaştığında, "O Doğan denilen piçi bulur öldürürüm." diye tehdit etti. "Gözlerinin önünde beynini patlatırım, imzala şunu! Yoksa nikâhsız da olsa karım olursun. İnan hiç hoşuna gitmeyecek şeyler yaşanır aramızda! Pişman ederim seni, Yağmur."

Geriye çekildiğinde ona hem inanamazmış gibi hem de iğrenerek baktım. O ise sadece gülümsedi. Kalemi üçüncü kez uzatıp, "Al, aşkım." dedi. Sesi biraz daha yüksekti. "Heyecanlanma lütfen." Ruh hastası, şizofreni!

Elime aldığım kalemle önce derin bir nefes aldım. Doğan yoktu. Gelemeyecekti. İmzayı attığımda ise bir hıçkırık koptu dudaklarımdan. Herkes gelinin ağlamasını buruk bir sevince yorabilirdi ama benim gözyaşlarım en çok da biten hayatıma, solan gençliğime akıyordu. Bu gece onun yatağına girip bana dokunmasına müsaade etmektense kara toprağa girmeyi tercih ettiğim için ağlıyordum. Çünkü onunla yaşayacak kadar güçlü değildim.

Attığımız imzalardan sonra güçlü bir alkış daha koptu. Bana uzatılan evlilik cüzdanını almadığımı gören Orhan ise evlilik cüzdanını alıp önüme koydu. Ardından parmaklarının ucuyla başımı ona çevirip, dudaklarında sağlıksız bir sırıtış belirdiğinde, "Artık karımsın." diye konuştu. "Mutluluktan ağladığını biliyorum. Üzülme seni çok mutlu edeceğim, bu gece korkulacak bir şey olmadığını sen de göreceksin."

Sözleriyle midem alt üst olurken başımı bilinçsizce iki yana salladım. Yaklaşıp beni öpeceğimi anladığım sırada ise kendimi geriye çektim. Gülen yüzü yavaşça dondu. Çenesi gerildi, çatılan kaşlarından öfkeli olduğunu da anladım fakat umurumda bile değildi. Nasılsa bugün her şey tamamen bitecekti.

Bozuntuya vermeden gelen tebrikleri kabul etmeye başladığında oturduğum yerden zorlukla kalktım. Bacaklarım beni taşıyamayacak hâle gelmiş, titriyordu. Orhan'dan nefret ediyordum. Sadece fiziksel anlamda güçlü olduğu için kadınlara bu şekilde baskı uygulayan tüm erkeklerden nefret ediyordum. Gönül bağı olmadan kurulan evlilikten hayır gelmeyeceğini ne zaman idrak edebileceklerdi?

Konukların yanından geçip merdivenlere doğru ilerlemeye başladığım sırada sırada dışarıdan bir gürültü koptu ve ardı ardına patlayan silah sesleriyle, insanların çığlıkları arasında içeriye dalan adamlar ortalığın karışmasına neden oldu.

KAÇIR BENİ ✓ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin