Poyraz ve Metin klinikten çıkıp arabaya bindiler. Metin arabayı sürmeye başladı. Poyraz uzun zamandır çok fazla hareket etmediği için biraz vücudu tutulmuştu ama yavaş yavaş açılıyordu. Poyraz başını cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladı. O dışarıyı izlerken aklına bir şey takıldı, Kazım Müdür ondan uzun bir süre haber alamamıştı acaba şuan ne yapıyordu?
Poyraz bunları düşünürken Metin arabayı bir binanın önüne çekti. Poyraz binaya bakınca bir lokantaya falan benzemiyordu. Metin arabadan indi ve binanın önüne geldi, daha sonra Poyraz'da yavaşça arabadan inip Metin'in yanına geldi. Poyraz binayı baştan aşağı süzdü fakat hala bir yere benzetememişti. Binanın giriş katında farklı farklı dükkanlar, ikinci katında spor salonu, diğer katlarda 7 Tepe Sahne adında bir yere ait idi. Poyraz, Metin'e doğru döndü.
Poyraz: Burası neresi?
Metin: İşte yemek yemeye geldik.
Poyraz: İyi de, buranın yemek yiyebileceğimiz bir yer olduğunu sanmıyorum.
Metin: En üst kata çıkacağız. Hadi gel.
Binanın apartman kapısına benzer bir girişi vardı, merdivenlerden üç kat yukarı çıktılar ve yavaştan bir restoran görünmeye başlamıştı fakat hala etrafta bir masa bile göremiyordu. Lavabo katındalardı, duvarlar siyah renkteydi, duvarlarda çeşitli aksesuarlar ve bir piyano vardı, oldukça etkileyiciydi. Yukarıdan müzik sesleri geliyordu, büyük ihtimal asıl yer üst kattı. Üst kata siyah demir bir merdiven ile çıkılıyordu, sorun şuydu ki merdiven biraz dik olduğu için Poyraz çıkmakta biraz zorlanıyordu.
En üst kata çıktıklarında Poyraz etrafa bakınca şaşkınlık geçirmişti. Asıl olay üst kattaydı, bambaşka bir atmosfer vardı. Restoranın çok lüx bir görünümü yoktu fakat lüx restoranlardan bile daha iyi gözüküyordu. Metin ve Poyraz terasa geçtiler ve bir masaya oturdular. Buranın en güzel özelliği şuydu ki, İstanbul'un en güzel yerleri terastan gözüküyordu, gerçekten muazzam bir manzaraya sahipti.
Metin: Beğendin mi burayı?
Poyraz: Bayıldım, oldukça güzel bir mekan.
Metin: Eee, ne yersin?
Poyraz: Valla şuan ne olsa yerim.
Metin: Pirzola yer misin?
Poyraz: Olur olur, yerim.
Metin kolunu kaldırıp sipariş vermek için bir garson çağırır. Garsona iki pirzola siparişi verir. Poyraz o sırada manzaraya dalar, gerçekten çok iç açıcı bir manzara vardı, bulundukları ortamda oldukça nezih bir ortamdı.
Birkaç dakika sonra garsonlar siparişleri getirip masaya koydular. Yemekler oldukça nefis ve güzel gözüküyordu, insanın baktıkça iştahı kabarıyordu. Poyraz çok aç olduğu için daha içecek siparişi vermeden direk yemeğe daldı. Metin ve garson gözlerini bir anda Poyraz'a çevirdi.
Garson: İçecek olarak ne alırsınız?
Poyraz: (Ağzında yemek varken) Ben bir açık ayran alayım.
Metin: Ben bir su alayım.
Garson: Bir açık ayran ve bir su, hemen geliyor.
Garson içecek siparişlerini almak için geri çekilir. İçecekleri aldıktan sonra geri gelir ve siparişleri verir. Poyraz içecekler gelene kadar önünde ki yemeği çoktan bitirmişti.
Poyraz: Pardon, ben bir porsiyon daha alabilir miyim?
Garson: Tabi efendim.
Poyraz: Sağ ol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV
БоевикYalnızca bir komiser hayatını hiçe sayarak bir göreve girebilir mi? Eğer o Aras ise girebilir. Bu kitapta komiser arasın her şeyi hiçe sayarak kabul ettiği bu görevde neler yaşadı, kimlerle tanıştı, ne gibi engeller çıktı, neleri yapmak zorunda kald...