Ahsen: Ne oluyor, bunlar kim?
Metin: Ahsen Hanım sakin olun.
Poyraz: Ne yapacağız?
Metin: Maalesef hiçbir şey, eğer bir şeye kalkışırsak delik deşik oluruz.
Ön taraftaki arabadan bir adam aşağı indi fakat o mesafeden kim olduğunu göremiyorlardı. Arka taraftaki adamlar arabanın kapısını açtılar ve inmelerini istediler. Metin, Poyraz ve Ahsen yavaşça arabadan indiler. Az önce arabadan inen adam onlara doğru yaklaşmaya başladı. Poyraz ve Metin o adama iyice dikkat ettiler ve onun Yaşar olduğunu fark ettiler. Yaşar yanlarına geldi ve konuşmaya başladı.
Yaşar: (Kendi adamına bakarak) Ahsen Hanım'ı alalım.
Yaşar'ın adamları Ahsen'in başına çuval geçirip kendi arabalarına bindirdiler.
Metin: Yaşar onu bırak, ne yapacaksan bize yap. Karşındayız işte.
Yaşar: Merak etme, sizinle daha sonra çok güzel ilgileneceğim.
Poyraz: Ahsen'e ne yapacaksın?
Yaşar: Merak etmeyin, ona bir şey olmayacak.
Yaşar onlarla konuştuktan sonra arkasını döndü ve arabaya doğru yürüdü. Tam o sırada adamları ise Metin ve Poyraz'ın silahlarını alıp başlarına çuval geçirdiler. Daha sonra ikisini de alıp arabaya bindirdiler. Arabaya biner binmez araba hareket etmeye başladı. Poyraz ve Metin hiçbir şey görmüyordu, sadece kafalarını hareket ettiriyorlardı.
Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra araba bir yerde durdu. Kapıyı açıp Poyraz ve Metin'i arabadan indirdiler. Onları arabadan indirdikten sonra başlarında ki çuvalları çıkardılar. Poyraz başında ki çuval çıkarılınca önce biraz gözleri kamaştı, daha sonra rahat görmeye başladı. Bulundukları yeri incelemeye başladı. Bir deponun dışındaydılar, oldukça büyük bir alana sahipti. Etrafta birkaç tane tır görüyordu.
İki tane silahlı adam silahları Metin ve Poyraz'ın beline doğru tutup yürümeleri için dürtüyorlardı. Yavaş yavaş yürüyerek deponun içine girdiler. Deponun içi bomboştu, sadece etrafta ufak tefek koliler vardı. Onları alıp deponun tam ortasında ki iki sandalyeye oturttular. İki silahlı adam onlara silah doğrulturken, diğer iki adam ise onları sandalyelere bağlıyorlardı. Onları bağladıktan sonra ağızlarını da bantladılar.
Poyraz şansını deneyip ipi gevşetmeye çalıştı fakat çok sıkı bağladıkları için hiçbir faydası yoktu. Daha sonra içeri Yaşar ve adamları girdi. Adamları deponun güvenliği için çeşitli yerlere yerleştiler. Yaşar, Poyraz ve Metin'in karşısına geçti. O sırada bir adamı ona oturması için bir tabure getirdi ve onun üstüne oturdu. Yaşar adamlarına el hareketleriyle emir verdi ve ağızlarında ki bantları çıkarttı.
Yaşar: Şimdi beyler, size tek bir sorum olacak. Eğer söylerseniz sizi öldürmem.
Metin: Boşuna şansını deneme Yaşar, fazla uzatma bu işi.
Yaşar: Denemekten zarar gelmez.
Yaşar yanındaki adamlarına işaret verdi. Yaşar'ın adamlarının biri Poyraz'ın diğeri Metin'in karşısına geçip beklediler. Poyraz ve Metin ne yaptıklarını anlamadılar ve karşılarında ki adamlara baktılar.
Yaşar: Başlayın.
Yaşar'ın bunu demesi ile adamları Poyraz ve Metin'i sert bir şekilde dövmeye başladılar. Yaşar'ın adamları onları adeta yumruk manyağı yaptı. Yüzlerine ve karın bölgelerine vuruyorlardı. Biraz hırpaladıktan sonra durup geri çekildiler. İkisinin de yüzü kan içindeydi, güzel bir dayak yediler. İkisi de dayak yemekten halsiz düştüler ve göz kapakları yarı kapanmış durumdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV
AksiYalnızca bir komiser hayatını hiçe sayarak bir göreve girebilir mi? Eğer o Aras ise girebilir. Bu kitapta komiser arasın her şeyi hiçe sayarak kabul ettiği bu görevde neler yaşadı, kimlerle tanıştı, ne gibi engeller çıktı, neleri yapmak zorunda kald...