Bundan sonra Poyraz için yeni bir dönem başlayacaktı. Oraya sadece ortaklar ile anlaşmaya gidiyor olabilirdi lakin oradan geri dönemeyebilir. Afganistan'da savaş hala devam ediyor vaziyetteydi. Poyraz cehennemden farkı olmayan bir yere gidecekti.
Poyraz oldukça stresliydi. Afganistan ile ilgili hiç bir bilgisi yoktu bölge isimleri, stratejileri, savaş taktiklerini, coğrafi yapısı vb. Poyraz kalp atışlarını duyuyordu, ne yapacağı konusunda en ufak bir fikri yoktu. Bir an önce her şeyi Kazım Müdür'e anlatmalı ve bir karar almalıydı. Poyraz'ın aklında Kutay'ı artık tutuklamak vardı fakat Kazım Müdür'ün ne söyleyeceği önemliydi.
Poyraz bir şeyler düşünürken Kutay onun kararsız yüz ifadesini ve içinde ki tedirginliğini fark etti. Kutay aslında Poyraz'ın bu işi direkt onaylayacağını düşünmüştü, Poyraz'ın bunu bu kadar düşünmesi onu biraz şaşırtmış ve düşündürtmüştü.
Kutay: Neyin var?
Poyraz: Hiç.
Kutay: Gitmek istemiyor musun?
Poyraz: Bu benim için zorlu bir şey, bana biraz zaman lazım.
Kutay: Zaman verebilirim ama bu iş acil olduğu için akşama kadar vaktin var, kararını çabuk ver.
Poyraz: Peki. (Ayağa kalkar.)
Poyraz tam odadan çıkacakken telefonunu hala bulamadığı aklına geldi, çıkmadan önce son bir kez geriye dönüp masanın üstünü bir inceledi fakat bulamadı. Odadan çıktı ve kapıyı kapattı.
Fabrikanın bahçesine çıktı ve arabaya doğru yürüdü. Arabasına bindi ve sürmeye başladı. Bir telefona ihtiyacı vardı ve bu yüzden Arnavutköy sokaklarında dolaşmaya başladı. Arabayla sokak sokak, cadde cadde dolaşırken bir köşeden döndü ve biraz ilerde bir telefoncu olduğunu fark etti. Arabayı caddenin üzerinde arabaların park etmesi için ayırılmış bir yere park etti ve arabadan indi. İçeriye girdi ve telefonları incelemeye başladı. Çok iyi bir telefon aramıyordu yalnızca konuşma yapabileceği ideal bir telefon bakıyordu. Aralarından aradığı gibi uygun fiyatlı bir telefon buldu ve onu seçti. Telefon ile birlikte birde yeni bir hat aldı kendine. Parasını ödeyip dışarı çıktı. Hemen arabaya bindi ve yavaş yavaş ilerlemeye başladı.
Araba ile ilerlerken telefon ile konuşacağı için bir yerde durması gerekiyordu. Biraz ilerledi ve bir sokaktan girdi, arabayı hemen bir köşeye çekti ve durdu. Daha sonra telefonu eline aldı ve Kazım Müdür'ün numarasını hatırlamaya çalıştı. Biraz aklını yordu ve numarayı hatırladı. Hemen Kazım Müdür'ü aradı.
Kazım M.: Alo?
Poyraz: Müdürüm benim Poyraz.
Kazım M: (Biraz bağırarak) Poyraz, oğlum neredesin sen, kaç gündür sana ulaşmaya çalışıyoruz!
Poyraz: Müdürüm kusura bakmayın ama zor durumdaydım.
Kazım M.: Neler oldu?
Poyraz: Bunları şimdi anlatamam, buluşmamız lazım.
Kazım M.: Şuan neredesin?
Poyraz: Arnavutköy.
Kazım M.: Tamam, benim evime gel. Adresi şimdi gönderiyorum.
Poyraz: Tamam.
Telefon konuşması bitti. Poyraz biraz bekledikten sonra telefona bir adres geldi, adres Bahçeşehir'de bir siteyi gösteriyordu. Poyraz hemen navigasyonu açtı ve yola koyuldu.
Aradan 40 dakika geçti ve Poyraz gönderilen adrese ulaştı. Siteye girdi ve arabasını sitenin otoparkına park etti. Arabadan inip müdürün evine doğru yürümeye başladı. Site oldukça büyüktü ve düzenli bir yapıya sahipti, evlerin dış yapısı da oldukça hoş duruyordu. Poyraz biraz ilerledikten sonra müdürün evinin önüne geldi. Kendine biraz çekidüzen verdi ve kapı çaldı. Kapıyı Kazım Müdür açtı, hemen içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV
AksiYalnızca bir komiser hayatını hiçe sayarak bir göreve girebilir mi? Eğer o Aras ise girebilir. Bu kitapta komiser arasın her şeyi hiçe sayarak kabul ettiği bu görevde neler yaşadı, kimlerle tanıştı, ne gibi engeller çıktı, neleri yapmak zorunda kald...