Poyraz hemen kafasının içinde bir plan kurmaya başladı. Bir yandan ise aynalardan arabaları gözetliyordu, arabalar hala peşlerindeydi. Hızlı düşünmeye başladı, hemen navigasyonu açtı ve ileride ki yolları inceledi. Daha sonra Ahsen'e baktı.
Poyraz: Ahsen Hanım, ııı şuan da takip ediliyoruz ve büyük ihtimalle sizi almayı planlıyorlar.
Ahsen: Ne diyorsun?
Poyraz: Arkada ki 3 araç havalimanından beri bizi takip ediyorlar ama merak etmeyin sizi sağ salim babanıza ulaştıracağım.
Ahsen: Babamı aramalıyım.
Poyraz: Ahsen Hanım babanızı aramanıza gerek yok, merak etmeyin ben halledeceğim.
Poyraz ana yoldan çıkıp rastgele bir mahalleye girdi, korumalar da arkasından geliyorlardı ve tabi ki onları takip eden araçlarda. Poyraz telefonunu aldı ve korumalardan birini aradı.
Poyraz: Beni iyi dinleyin, arkada ki 3 araç Ahsen Hanım'ı almaya geldiler. Dikkatli olun!
Koruma: Ne yapacağız?
Poyraz: Şimdi beni iyi dinle, en arkada bulunan koruma aracı yavaşlatacak ve böylece takip eden araçlarda yavaşlayacak. Biz hemen bir sokağa gireceğiz sen Ahsen Hanım'ı alıp Kutay Bey'e götüreceksin, Ahsen Hanım'ın benim arabada olduğunu biliyorlar.
Koruma: Peki siz ne yapacaksınız?
Poyraz: Beni boş ver sen, yalnızca dediğimi yapın.
Koruma: Peki efendim.
Poyraz telefonu kapattı. Ahsen içinde bulunduğu durumdan dolayı endişeye kapılmıştı. Poyraz onun bu endişesini fark etmişti, kendisi de biraz endişeliydi. Korumalar Poyraz'ın dediğini uygulamaya başladı. En arkada ki koruma aracı yavaşlattı ve arakadaki araçlar da yavaşladı. Poyraz hızlandı ve rastgele bir sokağa girdi, diğer koruma hemen yanına geldi ve durdu.
Poyraz: Ahsen Hanım siz bu araçla devam edeceksiniz.
Ahsen: Siz?
Poyraz: Merak etmeyin, ben daha sonra geleceğim.
Ahsen: Tamam.
Ahsen hızlıca Poyraz'ın arabasından indi ve korumanın aracına bindi. Ahsen araca biner binmez koruma hızla oradan uzaklaşıp Ahsen'i götürdü. Diğer koruma da gelmişti ve tabi arasında ki arabalarla. Poyraz hemen arabayla ilerlemeye devam etti. Diğer koruma Poyraz'ın arkasına takıldı. Poyraz hemen telefonunu aldı ve arkada ki korumayı aradı.
Koruma: Buyurun efendim.
Poyraz: İyi dinle, senin yanında otomatik silah var mı?
Koruma: Aracın bagajında var.
Poyraz: Güzel, bak şimdi ileride sağda bir sokak var, sen o sokaktan gireceksin o sokaktan tekrar bu yola bağlanıp bizi takip eden araçların arkasına geçeceksin. Sen arkalarına geçtiğinde ben arabayı durduracağım, sen hemen bagajdan silahı alıp ateş etmeye başlayacaksın. Bende diğer taraftan ateş etmeye başlayacağım.
Koruma: Sizde otomatik silah var mı?
Poyraz: Hayır, ben tabanca ile idare edeceğim. Bak amacımız hepsini öldürmek değil, ben sana işaret verdiğimde arabana bin ve uzaklaş.
Koruma: Peki bunu burada nasıl yapacağız, sokak arasındayız.
Poyraz: Başka şansımız yok. Bir fikrin varsa söyle.
Koruma: Peki.
Poyraz telefonu kapattı. Aynalardan arkasını kontrol ediyordu. Koruma sağdan başka bir sokağa saptı. Arabalar Poyraz'ın arkasına geçmişti. Koruma uzaklaşmasın diye Poyraz biraz yavaşladı. Koruma tekrardan yola bağlandı ve arabaların arkasına yerleşti. Poyraz silahını hazırladı ve frene bastı. Tüm arabalar yol üzerinde durdu. Arkadaki koruma hızla bagajdan silahı aldı. O sırada diğer araçlardan adamlar çıkmaya başladı ve koruma ateşe başladı. Üzerlerine mermi yağıyordu. Çevredeki insanlar korkuyla etrafa kaçışıyorlardı. Etrafta neyse ki çok fazla insan ve çocuk yoktu kimseye bir şey olmamıştı. Poyraz hemen silahını alıp arabadan çıktı ve karşı taraftan ateş etmeye başladı. Hızlıca arabanın ön tarafına geçti ve arabayı kendisine siper aldı. Koruma hala ateş etmeye devam ediyordu. Adamları bir bir indiriyorlardı. Etraf savaş yerine dönmüştü. Poyraz artık yeterli olduğunu düşündü ve yavaşça kolunu kaldırıp işaret verdi. Koruma işareti fark etti ve ateşi kesti. Hemen ikisi de arabalara binip uzaklaşmaya başladılar ama Poyraz başka koruma başka yoldan gittiler.
Uzaklardan polis sesleri geliyordu, Poyraz şuan da gizli bir polis olabilirdi fakat yakalanırsa bir şey ifade etmiyordu bu yüzden polislere yakalanmamaya çalışacaktı. Arabasında kurşun izleri olduğu için bu araba ile devam edemezdi. Hemen arabayı bir köşeye gizlice bıraktı ve sokakların içinden koşarak kaçmaya başladı. Koşa koşa bir caddeye çıktı. Hemen etrafa baktı ve ileriden gelen bir taksi gördü. Hemen önüne atladı ve taksi ani bir fren yaptı. Poyraz hemen taksiye bindi.
Taksici: Ne yapıyorsun?
Poyraz: (Silahını doğrultarak) Sür çabuk hadi!
Taksici: Tamam tamam gidiyorum, lütfen bir şey yapma.
Poyraz: Merak etme, hadi hızlı hızlı.
Poyraz taksiciyi silahla korkutmuştu, hızlıca oradan uzaklaşmaya başladı. Diğer korumadan bir haber yoktu. Taksici sürekli Poyraz'ın karnına bakıyordu. Poyraz sürekli taksicinin kendisine bakmasını anlayamamıştı, korku ile bakıyor değildi. Poyraz taksicinin neden baktığını merak edip midesine baktı. Baktığında fark etti ki çatışma sırasında vurulmuştu. Yaralandığını fark etmeden önce hiç bir şey hissetmemişti sadece bir sıcaklık vardı ama dikkat etmemişti. Durumu şuan iyi gözüküyordu ama kanaması vardı ve bir an önce müdahale edilmesi gerekiyordu.
Taksici: Abi, hastaneye mi gidelim?
Poyraz: ( Hızlı nefes alıp vererek ) Hayır, sen ilerle.
Taksici: Abi bak durumun kötü.
Poyraz: Ben iyiyim, devam et.
Poyraz'ın ağrıları devam ediyordu, çok hızlı terlemeye başlamıştı ve kanaması artmıştı. Her geçen dakika durumu kötüye gidiyordu. Poyraz kendi eli ile yarasına tampon yapıyordu fakat pek bir işe yaramıyordu. Poyraz yarasına baktı ve kurşunun dalağa isabet ettiğini gördü. Bir an önce bir şey yapılması lazımdı aksi taktirde hayatını kaybedecekti. Poyraz artık parmak uçlarını hissetmemeye başlamıştı. Vücudu yorgun düşmüştü, nabzı azalıyordu. Poyraz artık dayanmakta güçlük çekiyordu. Yolda ilerlerken pencereden dışarıyı izliyordu fakat gözleri biraz bulanık görüyordu, yavaş yavaş görme duyusunu kaybediyordu. Artık durumu çok kötüydü.
Taksici: Abi bak öleceksin, hastaneye gidelim.
Poyraz: Neredeyiz?
Taksici: Göztepe.
Poyraz: Tamam dur, ineceğim.
Taksici arabayı sağa çeker. Poyraz cüzdanını taksiciye verir ve taksiden iner. Ayakta durmakta büyük zorluk çekmekte. Eli yarasının üstünde, vücudu eğik, gözleri yarı kapalı ve titriyordu. Etrafta ki insanlar Poyraz'a bakıyorlardı. Poyraz rastgele bir taraf doğru çok yavaş adım adım ilerliyordu. Ağzından kan gelmeye başladı. Yürürken vücudundan çıkan kanları tek tek yere damlıyordu. Biraz ilerledikten sonra durdu, artık ayaklarını ve bacaklarını hissetmiyordu, her tarafı uyuşmuştu. Gözleri karardı ve bilinci yavaş yavaş kapanıyordu. Durduğu yerde bir anda önce dizlerinin üstüne düştü, bedeni yavaşça yana doğru kaydı ve tamamen yere yığıldı. Bu andan itibaren kurtulması çok zordu. Uzaklardan ambulansın sesi geliyordu. Artık gözleri kararmıştı.
Artık bir umudu kalmamıştı, öleceğini hissediyordu. Hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçip gidiyordu. Artık tek yaptığı şey ölmeyi beklemekti. Hiç bir yerini kıpırdatamıyordu, acıdan bütün vücudu uyuşmuştu. Acı ve kanlar içinde yerde kıvranıyordu, hissettiği tek şey acıydı. Artık dayanamıyordu ve gözlerini kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV
AksiYalnızca bir komiser hayatını hiçe sayarak bir göreve girebilir mi? Eğer o Aras ise girebilir. Bu kitapta komiser arasın her şeyi hiçe sayarak kabul ettiği bu görevde neler yaşadı, kimlerle tanıştı, ne gibi engeller çıktı, neleri yapmak zorunda kald...