24. Bölüm: Cehennem

12 3 0
                                    

Aras aniden yüzüne soğuk suyun dökülmesiyle uyandı. Dudağının çevresindeki su damlalarını hemen emerek biraz susuzluğunu gidermeye çalıştı. Maskeli adamlardan biri yere bir tas suyu koydu ve arasın yanına çömeldi. Elindeki pamuğu suya bandırdıktan sonra Aras'ın çenesinden kaldırdı ve ıslak pamuk ile Aras'a yavaş yavaş su vermeye başladı. Bunu yapmasının sebebi Aras'ın hücrelerine uzun süredir su gitmediği içindi, eğer bir anda büyük miktarda su tüketirse bu çok zararlıydı, bu sebeple bu yöntemi uyguluyordu. Aras susuzluktan diliyle adeta pamuğu yemeye çalışıyor gibiydi. Islak pamuğu emerek susuzluğunu gideriyordu. Aras bir süre pamuğu emdi ve susuzluğunu biraz azalttı. Maskeli adam Aras'a su vermeyi bıraktı ve tası yerden alıp ayağa kalktı. Dışarı çıktı ve kapıyı kapayıp kilitledi.

Aras yavaş yavaş kendine geliyordu. Yerde uzanırken yavaşça kendi biraz kaldırdı ve sırtını duvara yasladı. Biraz etrafa bakındı ama bulunduğu oda bom boştu, dört duvar arasındaydı. Aras aynı bir sarhoş gibi etrafa bakmaktan başka bir şey yapmıyordu, daha doğru yapacak başka bir şeyi yoktu.

Aras: Lan nereden düştüm ben buraya!

Aras artık bir an önce buradan kurtulmak istiyordu, artık dayanamıyordu. Tam o sırda maskeli iki adam içeri girdi. Aras'ın iki kolundan tutup yerde sürükleye sürükleye odadan çıkardılar. Dışarıya çıktılar ve açık kasa bir kamyonetin arkasına geldiler. Aras'ın iki bileğini birleştirip bir ipe bağladılar. İpin diğer ucunu ise kamyonetin arkasına bağladılar. Aras kendisine az çok nasıl bir işkence uygulayacaklarını tahmin ediyordu. Aras'ı bağladıktan sonra kamyonetin arkasına iki silahlı adam bindi. Daha sonra aracı çalıştırıp ilerlemeye başladılar. Araç ilerlediği zaman Aras'ta arkadan yürümeye başladı. Aras ne kadar gideceklerini bilmiyordu ve yavaş yavaş yorulmaya başlamıştı. Köyün içinden geçerek asfalt yola çıktılar. Asfalt yola çıktıktan sonra araç biraz hızlanmaya başladı ve Aras'ta mecburen biraz daha hızlı adımlarla yürümeye başladı. Yaklaşık 2 km yol gittiler. Aras artık oldukça yorulmuştu, ayak tabanlarında ağrılar başlamıştı. Daha sonra araç daha da hızlandı ve Aras artık koşmaya başladı. Aras koşarken oldukça zorlanıyordu. Artık tek isteği ölüp bu işkenceden kurtulmaktı. Aras biraz daha koştuktan sonra artık gücü kalmadı ve topallamaya başladı ve koşmayıp yere düşüp sürünmeye başladı. Sıcak asfalt yolda sürüne sürüne gidiyordu ve bu çok acı vericiydi. Aras elinden geldiğince gücünü toplayıp ayağa kalkmaya kalksa da başaramayıp tekrar düşüyordu. Artık pes etti sürüne sürüne devam etti. Artık acıdan vücudu uyuşmuştu ve acı hissetmemeye başladı. 

Yaklaşık 6 km yol gittikten sonra Afganistan'ın Abi Jan isimli bir kentine girdiler. Biraz ilerledikten sonra büyük binanın önüne geldiler. Binanın etrafında silahlı adamlar ve kapının önünde birkaç araç vardı. Bina tek katlı, uzun ve genişti. Betondan yapılma bina oldukça eski ve kelepir görünüyordu. Herhangi bir yerinde bir pencere dahi yoktu.

Araç durduktan sonra aracın arkasında ki iki adam araçtan indi ve Aras'ı çözüp kollarından kaldırdılar. Sürükleye sürükleye içeri götürdüler. Aras yorgunluktan gözlerini bile açamıyordu. Aras'ın iki kolunu tavana asılı zincirlere bağladılar ve bıraktılar. Aras ayakta duramıyordu, zincirler onu havada tutuyordu. Aras biraz kendine geldi ve yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı. Gözleri etrafı biraz bulanık görüyordu. Karşısında bir adam vardı ama yüzü tam belli değildi. Yavaş yavaş yüzü belirgin olaya başladı ve Aras onun kim olduğunu gördü. Karşısındaki kişi Rashid'di. Rahid, Aras'a doğru biraz yaklaştı.

Rashid: Komiseer, seni biraz kötü gördüm. Bizimkiler sana kötü mü bakıyorlar yoksa?

Aras: Çok komik bir adamsın.

Rashid: (Gülerek) Tabi tabi. Sormayı unuttum, aç mısın?

Aras: Menüde ne var?

Rashid arkasını döndü ve arkasında ki tabureye oturdu. Önünde de yanan bir tüpün üstünde bir tava vardı. Bir yemek pişiyordu, yuvarlak bir et yemeğine benziyordu. Rashid kafasını kaldırıp arasa baktı.

GÖREVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin